ISSN 1308-8483
ATAM, NİNEM NERELERE GİDEM.<br>KİME OY VEREM! / Nilgün ÖZARAR
Nilgün ÖZARAR    
  Yayın Tarihi: 25.2.2009    


ATAM, NİNEM NERELERE GİDEM.
KİME OY VEREM!


Bu ülke neleri neleri yaşadı, aradaki tezatı görmeniz, bir kez daha hafızalarınızı tazelemeniz için aşağıda yer alan bu yazıyı okurken duygulanan veya ağlayanlar varsa, hala umut var demektir..
Bambaşka bir zihniyetin başımızda var olduğu bir dönemdeyiz,
Acaba kendisini 2 kilo şekere, 5 kilo kömüre satan, bugünkü Türk insanına mı benziyor bu NİNEM..
Ya da ülkeyi babalar gibi satan “Ananı da al git” diyen siyasilere benziyor mu, ATAM...
Ne dersiniz? ..

* Atatürk’ün yaverinin anılarından;
“…Gazi, çiftliğinde atla dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
Hemen attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.
- Merhaba nine.
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
- Merhaba dedi.
- Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Kadın şöyle bir duralayıp;
- Neden sordun ki, buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?
Paşa gülümsedi.
- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim ninem. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?
Kadın başını salladı.
- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gâvur
(bu kelime emperyalist işgalciler için kullanılırdı) harbinde şehit düştü. Memleketi gâvurdan gurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Ben de gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet aliverip saldı Angara’ya, giceleyin geldimdi. Yolu neyin de bilemediğimden işte ağsamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.
- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı?
Kadının birden yüzü sertleşti.
- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki.. O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden gurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşiyoz. Sunun bunun gâvur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver.
Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek;
- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.
Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum “anacığım, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Pasa yani Atatürk işte karsında duruyor.”
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp
Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;
- Tek ineğimin sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.
Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi;
-'Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin, benim armağanım olsun.'..”

Şimdi boğazınıza düğümlenen şeyi yutmaya çalıştığınızı biliyorum. Yerel seçimler yaklaşıyor, ortalık toz duman şu günlerde, kirlenmiş siyasetin bütün aktörleri ellerinde bulunan kirli ne kadar argüman ve jargon varsa hepsini kullanıyorlar, herkes birilerine ya inanıyor veya herkes birilerini haklı görmeye çalışıyor.
Ama lütfen aklınızdan şunu hiç ama hiç çıkarmayın, çevrenizdeki bütün söylemlere kulaklarınızı tıkayın. Kim ki size birilerini savunuyor, hemen şunu düşünün “sistemden beslenenler sisteme karşı çıkamazlar”
Siz sistemden beslenmiyorsanız, şu veya bu şekilde çıkılacak katınız, imarı çıkacak arsanız, kaçak balkonunuz, kaçak kuçak bir işiniz yoksa bunu becerebilirsiniz.
Yani; Sağ duyunuza güvenebilirsiniz.
O size en doğru seçimi yaptıracaktır. Eğer siz öncelikle insani değerlere önem veriyorsanız oyunuzu bu değerlere sahip çıkan partiye ve adayına verirsiniz, eğer siz bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın ben işime bakarım diyorsanız ona uygun olanı bulursunuz.
Ama şunu unutmayın! Kullandığınız oy bir aynadır ve ona baktığınızda kendinizi görürsünüz, herkes kendine benzeyeni seçer bunu hiç aklınızdan çıkarmayın.
KİME OY VEREM!
Karar sizin.


Nilgün ÖZARAR

nilgun.ozarar@gmail.com


1703











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)