|
Yayın Tarihi: 21.8.2009
|
Gİ-Dİ-YO-RUM İŞTE
Güneş derin uykuda. Az kaldı uyanmasına. İçimde daralmalar, Ay gecede dolaşıyor... Zorlanıyorum artık bu yaralı yüreği taşımaktan. Yollara daha sert basıyorum. İntikam alıyorum kendimden. Gücüm yaşamaya değil; yalnızca sevmeye yetiyor. Sevilecek kalmamış, sevilenler erken göçe zorlanmışlar. Yüce yücelendirmiş onları kanatlarıyla... Bu öykünün sonunu bildiğimden midir bunca aymazlık, bunca yaşama duyarsızlık? Başladım, oynadım; bitiremiyorum. Perde kapanmıyor! Farkındalıklarımın farkına varmam zamanımı alıyor. Çok geç! Keşkelere dönüp, bakmayı yasakladım. Ce -cak larla uğraşmıyorum. Meli-malı kuralları gri yerine mor yükledim. Onları sevemedim. Se-sa lar geçmiş oldu. Bilinmeyen, akla- hayale bile gelmeyen yolların yolcusuyken; gerçeklerin kahramanı olmak yordu beni. Sen sıcacık koynundayken annenin, ben ağustoslarda buz kestim. Onlarca yılı ayrı yaşadık aynı evde. Duygularımızı hoyratça savurduk başkalarına; dilimiz kemikleşti, lal olduk... Sen bana, ben sana ulaşamadık. Odalarımızın rengi ak-kara oldu. Hiç kimse olamadık birbirimize... Şimdi gidiyorum işte! Taktım, takıştırdım sevda sözcüklerini yüreğime. Gidiyorum bak? Gidiyorum. Gi-di-yo-rum İşte... 18 Şubat 2005 Oberhausen Tülin DURSUN |
1568
|
|
|