ISSN 1308-8483
DOST ACI SÖYLER... / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 11.9.2009    


DOST ACI SÖYLER...

Geçtiğimiz ay Foça iki etkinliğe evsahipliği yaptı. Hem Foçalılar hem de belediye deneyim kazandılar. Foçalılar Rock festivaliyle ister istemez içli dışlı oldular. Televizyonlarda belki de hayretle izledikleri, Rock diye bir müzik için taa nerelerden gelen bu siyah giysili gençlerin hiç de ÖCÜ olmadıklarını gördüler, alıştılar. Bir iki kişi dışında arkalarından kötü konuşan olmadı, hatta sevimli anekdotlar anlattılar. Bu onlar için iyi bir deneyim oldu.

Belediye ise gelecekte böyle büyük organizasyonları hem katılanları hem de belde sakinlerinin sabrını taşırmadan gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini gördü. O da gücünü sınadı.

Bence her deneyim bir kazançtır. Burada en kazançlı çıkan ise esnaf oldu. Yaz-kış kazanmadıklarından yakınan esnaf bol bol kazandı. Bir parça da deneyim kazanmıştır inşallah; ve hemen soralım: Esnaf bu günlerde satış yaparken çöplerini toplamada, temizlikte belediyeye yardımcı oldu mu? Yalnız böyle günlerde değil her zaman halkın, esnafın temizlik konusunda belediyeden daha duyarlı olması gerekemez mi? Yere atılan bir çöp torbasının çevresi hemen çöplük haline gelmiyor mu? Kıyıları kaplayan çöpler balıkçıları da rahatsız etmiyor anlaşılan. Esnaf dükkanlarının önündeki sandıkları torbaları v.s. günlerce bırakıyorlar. Herhalde çirkinliğe dayanıklılar. Kumsal ve plajlarda çiğdem kabukları, şişeler, kutular arasında denize girenler alışmış olmalı. Hepimizin bildiği kirlilik nedenlerini uzatmayayım. Ancak, ben her kirliliği insanın yaşadığı yere ihaneti olarak algılıyorum.

Diğer bir etkinlik Aliağa’da kurulması planlanan termik santral konusunda hazırlanan panele Foçalıların ilgisi azdı. Acaba canları yandıktan sonra mı harekete geçecekler? Aliağa’ya uzanmadan Foça’ya şöyle bir alıcı gözüyle baksak diyorum. Açık seçik gördüklerimizi dile getirsek. Hani dost acı söylerle başladık ya.. Foça’nın görüntüsü maalesef olumsuz yönde değişiyor. Ağaçlar, yeşillikler, yeşil alanlar azaldıkça, plastikle tıklım tıklım doldurulmuş dükkanlar, internet kafeler, (Foça’da bu kadar internet kafeye gerek var mı diye bir düşünülse), yiyecek satan bakımsız dükkanlar çoğalıyor. Bir beldenin en önemli yeri sayılan belediye meydanı, çarşı ülkemizin doğusundaki köyleri andırıyor..

Başta halka temizlik sorumluluğu vermiştik ya işte o halk, yani Foçalı günlük yaşamında Foça’da ne gibi zorluklarla karşılaşıyor, nasıl sabrı taşıyor, isyan ediyor. Ona kim yardımcı oluyor veya olmuyor, o da söylenip söylenip bir deneyim daha kazanıyor.. İşte en can alıcı neden.. Arabalar, motorlar.. hızla arttıkça egzoz krallığını kuruyorlar.. Zaptediyorlar sevimli beldemizi. Daracık sokaklardan kocaman jipler geçerken ben zavallı bisikletli reverans yaparak yol veriyorum. Hepsi anarşizmi savunuyorlar herhalde. Kural, yasak tanımıyorlar. Onlar için her yer park, kaldırımlar, bahçe kapılarının önü, hastanenin bahçesi. Saymakla bitmez. Ya motorlar. Yürüyüş yolunda onlar biz yayaları iki yana savurarak geçiyorlar. Geçerken de söylenenlere (yani Ben) ters ters bakıyorlar. Ne mana çıkaracağımı bilemiyorum doğrusu. Ama şuna karar verdim Ben -Yaya- hatalıyım.! Bir daha uyarmamaya karar verdim. Bu görev trafik polisinin hatırladığım kadarıyla. Onları da hiç görmüyorum, acaba iyiler mi?

Ben yayayım ya hep onlardan söz etmek istiyorum. İşte bir yayanın yürüme çabası. Yaya bozuk yollarda (hani araları ben diyeyim 5 cm. Eşim daha fazla, daha derin dedi) ayağını kırmamak için hoplaya zıplaya yürümeğe çalışırken arkasında beliren ve teğet geçen arabanın altında kalmamak için kaldırıma sığınmayı planlar. Ancak kaldırım esnafın malzemeleriyle doludur. Deneyimli olan yaya bir boşluğa iki ayağını hünerli bir şekilde sıkıştırır. Bugünlük kurtulmuştur. Kafasında yarın belediyeye, trafik polisine gitmeyi planlar. Bir iki kişiye söyler bu parlak düşüncesini. Cevap hazırdır. Amaan sen mi değiştireceksin, yıllardır böyle, canına bir şey gelmedi ya..

Foça gibi beldelerin bir tanımı vardır. Sevimli, sakin, küçük kıyı beldesi. Onlarca beldenin yaşanır olmaktan çıktığını görünce üzülüyoruz. Oradakiler şimdi pişman. Keşke keşke diyorlar.. Akılsızdık, duyarsızdık diye itiraf ediyorlar. Kendi kendimize soralım: Foça sevimli, sakin, küçük kıyı beldesi niteliğini yitiriyor mu? Bence, artık daha güzel bir Foça için bile değil, olanı yitirmemek için hemen.. şimdi harekete geçmeli.

Gidişattan rahatsız olanlar, trafiğe alışamayanlar, yere çöp atmayanlar, duyarlı Foça sakinleri, varsa çevre örgütleri, güzelleştirme dernekleri ve diğerleri işbaşına.

Yukarıdaki özellikleri saydığım bizler Foça’yı yaşamak için özgürce seçtik. Burada nefes alıyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz, üzülüyoruz, dostlar ediniyoruz, çocuklar doğuyor, büyüyor
Foça da.; "O" da bize karşılıksız güzellikler sunuyor. Ancak doğa, hoyratlığın, akılsızlığın, ihtirasın, ihmalin cevabını bir gün veriyor.

Çok yeşillikli, çok ağaçlı,az egzozlu, yayaların arabalardan daha değerli olduğu, insanların Foça’yı gözü gibi koruduğu günlere..


Zuhal ÖZÜGÜL



1653











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)