ISSN 1308-8483
NARKİSSOS-ECHO AŞKI VE NARSİZM / Gürbüz SEZGİN
  Yayın Tarihi: 20.2.2007    


NARKİSSOS-ECHO AŞKI VE NARSİZM

      “Yutma” motifi, diğer mitolojilerde olduğu gibi, Yunan mitolojisinin de ana temalarından biri. Yutma motifinin kullanılmasındaki ortak nokta, yutulanın yok edilmesinin aksine, sonsuzca yaşamasının sağlanmasıdır. Zira, yutulan, yutan tarafından oldukça sevilmektedir. Ayrıca araya korku duygusu da karışmıştır.
      Bir bilicinin, doğacak çocuklarının tahtına el koyacağını bildirmesi sonucunda Kronos, iktidarını kaybetme korkusuyla çocuklarını yutar. Kronos’un bu eyleminde evlat sevgisinin olmadığı söylenemez. Çocuklarını Tartaros’a hapsetmeyi değil, yutmayı yeğlemişti. Bu seçim de onun sonunu hazırlamıştı. Zeus iktidara geldiğinde de ilk olarak Metis’le, zeka tanrıçasıyla evlenmiş, onu o kadar çok sevmişti ki, yutmaktan başka çaresi kalmamıştı. Buradaki yutma motifinde “aşk” ve “yok etmeme” duygusu dışında Metis’in sahip olduğu zekanın kendisine geçmesi arzusu da rol oynuyordu. Ancak, bu yapay zeka Zeus’un beyninde daha fazla kalamayacak, bir süre sonra yapay zeka gerçek kimliğiyle, yani Athena’yla dışarı çıkacak ve bağımsızlaşacaktır.
      Latin şair Ovidius, çağdaş psikolojinin önemli bir kuramı olan narsizme temellendirilen “Narkissos” öyküsünü “Echo” öyküsüyle birleştirerek bir aşk hikayesi sunmuştur bizlere. Öyküde Narkissos, ıssız bir kırda av dönüşü yorgun, bir pınarın dingin sularında kendini seyrederken şöyle betimleniyor, Can Yücel çevirisiyle:
      …..
      kımıldamaksızın, bakıyordu kendine, kendi şaşkın şaşkın…
      Bilmeden kendini arzuluyor, severken onu, kendini seviyor,
      İsterken kendini istiyordu, içini yakan ateşi tutuşturan da, kendisiydi.

      Echo, bir kenarda gizlenmiş seyrediyordu Narkissos’u, aşkla dolu yüreği, fark etmeden Narkissos’un çektiği acıları. Narkissos’un Echo’yla uğraşacak hali yoktu. Fark etmişti başına gelen belayı, kendi kendine olan tutkulu aşkını ve yine kendi kendine yakınıyordu:
      …….
      Anlıyorum, o benim, aldatmıyor beni artık hayalim.
      Tutuşturan da ben, yanan da. Kendime olan sevgiyle yanıyorum.
      Ne yapayım? İsteneyim mi? İsteyeyim mi? İstenecek ne kaldı artık?

      Ayırmak ister kendini kendinden, garip bir istek olduğunu bile bile bir aşk için. Ama artık dayanacak gücü kalmamıştı acılarına, sevenin de sevilenin de aynı bedende olmasına. “Ve şimdi can verelim ikimiz bir solukta” diyerek kıydı canına. Öldüğü yerde, pınar başında, bir çiçek buldular sarı göbekli, beyaz yapraklı bir çiçek, nergis adında. Echo, seyrediyordu sevdiğini gözlerinde yaşlarla ve tekrarlayabildi ancak son sözlerini: “Elveda”.
      Ovidius’un “Narkissos-Echo Aşkı”nı modern psikolojiye taşıyan iki öğe; Narkissos’un “gurur” duygusuyla birleştirilmesi ve Echo’nun Narkissos’u yutması gerektiği. Böylece iki ayrı varlığın tek varlığa, bir öykünün bir kavrama dönüşmesi gerçekleşecektir. Echo’yu narsist bir kişilik, Narkissos’u narsizme kaynaklık yapan gurur sistemi olarak düşünürsek, dönüşüm rahatlıkla kavranacaktır.
      Duygular bilinç düzeyine gelirken ilk olarak Narkissos’u (gurur) karşılarında bulur. Narkissos, bu duyguları ya yasaklar ya da şımartır. Narkissos’un söz konusu denetim gücünü ele geçirmesiyle Echo narsist bir kişiliktir artık. Böylece Echo’nun her tepkisi; hoşlanması veya tiksinmesi, doyuma ulaşması veya doyumsuz kalması, kibri kırılmış veya sevindirilmiş olma duygusu Narkissos’un belirlediği tepkilerdir. Echo’nun gerçek özü bir kenara atılmış, hatta ses geçirmez bir hücreye hapsedilmiştir. Fakat Echo, verdiği tepkilerin gerçek benliğinden geldiğini sanır ve her ne kadar içinde Narkissos’u hissetse de onun denetiminden habersizdir. Başarısızlıkları, yalnızlığı, suçluluk duyguları, karşılıksız sevgisi nedeniyle çektiği acılar, gerçekte kendinin değil, Narkissos’un çektiği acılardır. Ama bütün şiddetiyle kendi bedeninde hisseder.
      Echo, üstün başarıyı, kusursuzluğu, dayanılmaz bir çekiciliğe sahip olmayı, herkes tarafından sevilmeyi, popüler olmayı ister. Aslında bütün bunları isteyen Narkissos’tur. Başarısızlık karşısında acıyı çeken de. Kendisinin çektiği gerçek acı ise, Narkissos’un incitildiği, zayıflatıldığı andır. Narkissos’un devre dışı bırakıldığı, kendi kendiyle baş başa kaldığı an, aküsü bitmiş bir araba gibi olduğu yerde çakılıp kalır. Böyle bir durumda bütün değerleri altüst olur, neden-sonuç ilişkisini yitirir, bütünlük duygusu kaybolur, statükocu olur, sevgiyi ve acıyı abartır, dürüstlükten uzaklaşır, kendine yabancılaşır, hırs, kin, nefret duygularıyla dolar, kendini sürekli aldatılmış, kullanılmış, kandırılmış hisseder, zevk alma duygusunu yitirir, sınırları, becerileri, yetenekleri, sosyal etkinlikleri, hatta kendi zayıflıklarını küçümser. Kendinden nefret etmeye yol açacak olan iç buyrukların, ödün vermez isteklerin etkisi altına girer.
      Artık Narkissos’un gücü yaşamın her alanında, bütün eylem kararlarında kendini gösterir. Echo konuşamaz, eyleyemez hale gelir, sadece Narkissos konuşur, buyurur. Echo’nun yapabileceği tek şey, bu buyrukları tekrarlamak olacaktır. Bütün tümceyi tekrarlayacak gücü de kalmamıştır, sadece son sözler çıkar ağzından. Bu sözler de sonsuz boşluk içinde yiter gider.


Gürbüz SEZGİN

anteros59@hotmail.com


2043











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)