ISSN 1308-8483
Yapabildiğinin en iyisini yap / Sedat YALÇIN
Sedat YALÇIN    
  Yayın Tarihi: 26.12.2009    


Yapabildiğinin en iyisini yap

Yaşantımızın her anında yapabildiğimizin en iyisini yapmalıyız. Uyurken bile; en iyi uyuduğumuz zaman tam dinlenmiş olarak kalkarız. Sabah kalktıktan sonra bilinçli yaptığımız her davranışın hakkını vermeliyiz. Ne daha çok ne daha az.

Hiçbir zaman hiçbir şey tam mükemmel olamaz. Her zaman daha iyisi vardır. Ama elimizden gelen tüm gayreti sarf edersek -ne daha çok ne de daha az- içimizdeki yargıç bizi suçlamaz, yargılamaz ve de cezalandırmaz.

Yapabildiğimizden daha azını yaparsak sonuç iyi olmayınca içimizdeki yargıç kendimizi suçlar. Daha çoğunu yapmaya kalkarsak enerjimizi boşa harcamış oluruz.

Kendimizi yargılamadığımız zaman suçluluk veya pişmanlık duymayız. Yapabildiğimizin en iyisini yapmaya başlayınca, işimizden zevk almaya başlarız. Herhangi bir karşılık veya ödül beklentisi içinde olmayız. Sadece işimize odaklanırız. Yapabildiğimizin en iyisini yaptığımız zaman, içimizdeki yargıç bizi suçlayamaz. Yargıç yasa kitabına göre bizi yargıladığında savunmamız hazırdır.

YAPABİLDİĞİMİN EN İYİSİNİ YAPTIM. Bu şekilde davrandığımızda kendimizi büyük bir özgürlük içinde buluruz.

Yapabildiğimizin en iyisini yaptığımız zaman, sonuç bizim beklediğimiz şekilde olmasa dahi içimizde olumsuz duygular uyanmaz. Hatalarımızı görür bunlardan dersler çıkarırız.

Herhangi bir şeyi yapmak zorunda kalmışsak, ki bu şeyi en iyi şekilde yapmak mümkün değildir; belki korku belası başarırız yaptığımız işi, ama yaptığımızdan tatmin olamayız bir türlü. Çünkü yaptığımız işte ruh yoktur. Sanki bizim dışımızdadır. Ama bir şeyi yaparken en iyisini yapmaya çalışmak alışkanlığını edinirsek; hem içimiz huzur içinde kalır hem de tatmin duygusunu yaşarız. Kendimizi iyi hissederiz.

Doğduğumuz andan şu ana kadar öğrendiğimiz her şeyi tekrar ederek öğrendik, hem de defalarca tekrar ederek. İçimize yerleşmiş olan alışkanlıklarımızı terketmek zaman alacaktır. Ama yapa yapa, deneye yanıla elimizden gelenin en iyisini yapmayı alışkanlık haline getireceğiz. Yürümeyi, yüzmeyi, yazmayı… öğrenirken defalarca başarısız olduk. Ama her yere düşüşümüzde tekrar ayağa kalkarak devam ettik. Şimdi de elimizden gelenin en iyisini yapana dek, her yere düşüşümüzde tekrar ayağa kalkalım ve de başaralım

Her şey hareket ile mümkündür. İstediğiniz kadar hayal edin, düşünün eğer bunları davranışa dönüştüremezseniz sonuca asla ulaşamazsınız. O an, yapabildiğimizin en iyisini yaptığımız zaman gönlümüz rahattır. Belki belli bir sure sonra o yaptığımızdan daha mükemmelini yapacağız. Önemli değil! Sadece o an elinden gelenin en iyisini yapın. Unutmayın hiçbir zaman tam anlamıyla mükemmel yoktur. Sadece anlık mükemmellikler vardır.

Yapabildiğimizin en iyisini yapınca, anda yaşamış oluruz. O; anın adeta somut bir halidir, yaptığımız her ne olursa olsun. Zaten hayatın anlamı da hayattan keyif almak değil midir? Eğer yaşadığımız her anda yaptığımız her ne ise, elimizden gelenin en iyisini yapıyorsak ANDA yaşıyoruz demektir. Her anın tadını çıkardığımız zaman hayattan keyif aldığımızı hissederiz. Yapabildiğimizin en iyisini yaparken yaptığımız işe yoğunlaştığımızdan o anı tam anlamıyla yaşıyoruz demektir. Çoğu kez yaptığımız şeyle hiç ilgisi olmayan düşüncelere kayarız. Bir bakarız ki yaptığımız şeyi bilinçsizce, otomatikman yapmışız ve o zaman süresince ne yaptığımızdan ne de dalıp gittiğimiz bambaşka düşünceden bir tat almışız.

Doğa her zaman en iyisini yapar. Tüm canlı veya cansız, evrenin her zerresi, yaptığı işin en iyisini yapmaktadır. Dere akarken, yanardağ patlarken, taşlar çözülürken, bitki yaprak dökerken, çiçek açarken, hayvanlar avlanırken… örnekleri istediğiniz kadar çoğaltabiliriz. Doğada her olay gerçekleşirken bu yasa ile karşılaşmaktadır. Sadece en iyisini yapmak, .ne daha az ne de daha çok. Sadece en iyisini. Burada tek istisna belki de insanoğludur. İnsanoğlu bu yasaya aykırı davranarak hem doğaya hem de kendisine zarar vermekte; ancak bunu anlayamamaktadır.

Aslında günümüzde her şeyin kolayına kaçmak hastalığına yakalandık. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak fazladan bir çaba gerektirecektir. Bu da kolayca tercih edilen bir yol değildir. Belki de işe öncelikle rol yapmakla başlamalıyız. Yaptığımız iş için elimizden geleni yapmışız gibi davranalım. Bu şekildeki düşünce tarzı bile, bir süre sonra düşünce sistemimizi değiştirmeye yardımcı olabilir. Bu sefer elimden gelenin en iyisini yapayım diyebiliriz. Yapabildiğimizin en iyisini birkaç defa yaptıktan sonra, yaşadığımız tatmin duygusu ve iç huzuru bizi bu yeni tarza yönlendirebilir. Zamanla da her olayda elimizden gelenin en iyisini yapmaya başlarız.

Sakın en iyisini yapmanın sadece iş hayatı ile sınırlı olduğunu düşünmeyin. Yaşadığımız her an, her saniye, her dakika… En iyisini yapalım. Örneğin banyo yaparken bir görev yerine getiriyor gibi olmayalım. Suyu tüm bedenimizde hissedelim. Suyun ılıklığını veya serinliğini, yumuşaklığını, her organımızdan süzülüp giderkenki kıvraklığını, su damlalarının derimiz üzerindeki duruşlarını, suyun sesini… duyalım.

Suya ve bedenimize hakkettiği saygıyı yüreğimizden verelim. Banyodan çıkınca sadece fiziksel temizlenmediğimizi manevi olarak ta temizlendiğimizi, hafiflediğimizi hissedelim. Bu şekilde bir banyo yapmaya ne dersiniz?


Sedat YALÇIN

syalcin50@yahoo.com


1834











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)