ISSN 1308-8483
KİTLE SANATI / Oğuz ÖZÜGÜL
Oğuz ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 31.1.2010    


KİTLE SANATI

Kitle sanatı medyası son teknik gelişmelerin ürünüdür; kitle iletişim araçlarında sundukları eserler(!) mekanik yöntemlerle üretilir ve rasgele herhangi bir durumda tekrarlanabilen etkilerin üretilmesine elverişlidir. Kuşkusuz her tablo ya da müzik parçası yeniden üretilebilir, ama bunlar yeniden üretilmeleri için tasarlanmaz; kitle sanatı, sinema ve televizyon eserleri ise yalnız yeniden üretilmekle kalmaz, üstelik mekanik yeniden üretim anlayışıyla yaratılır ve yeniden üretilmek üzere imal edilir. Bu eserler tüketim metalarının sanayi karakterini taşır ve “eğlence sanayisi” denilen kategoriye kolaylıkla dahil edilebilir.

Sanayi üretimi, mesafe koyucu mekanikliğin özelliklerini ve de kişiliği ortadan kaldıran homojenliği beraberinde getirir. Her toplumun kültürünün birleştirici bir etkisi, taşıyıcılarının ve araçlarının bireysel farklılıklarını kısmen dengeleyen bir etkisi vardır; modern kitle kültürü ise düzleştirici, törpüleyici etkilerde bulunur, bireysel duruşların ve başarıların özel kurallarını, değerlerini eşitler, tesviye eder. Geçmişin yığınsal olmayan toplumunda bireylerin ve özel grupların koruduğu özgürlük, televizyon izleyicisine aygıtı açmak ya da kapatmaktan başka bir seçenek bırakmayan bir buyurganlığa boyun eğer. İzleyicilerin isteklerini mazeret göstermek gülünç bir bahane haline gelir.

Egemenler için yaratılan sanat tarih boyunca hiçbir zaman özerk ve özgür olmamıştır. Egemen ideolojilerin ve geleneklerin baskısı zaman zaman artmış ya da azalmıştır, farklı bireylerin ve grupların sırtına yük olmuştur. Günümüz kitle toplumunda ve kitle kültüründe şimdi biçimler ve formüller egemendir; bu biçimlere ve formüllere, emredilenler ve ücret alanlar gibi emredenler ve ücret ödeyenler de bağımlıdır. Demek ki egemenlik, gücü elinde tutan tek tek bireylerde değil, sistemlerdedir ve bu bireyler bile sistemlerin hizmetindedir.

Kendiliğindenlik ve maddi koşullar arasındaki diyalektiğin sonucu olan ideolojiler ve gelenekler, taşıyıcılarının durumları üzerinde egemenlik kurar. Popüler sanatta başlangıcından bu yana hissedilen uysal gelenekçilik kitle kültürü sanatında ağır basar ve etkili olur. Geçmişteki gelenekçilik her çeşit yeniliğe ve buluşa açıktı, kitle kültürünü üretirken yararlanılan mekanikçi ilke ise doğru seçimin ya da bulunacak çözümün nasıl olması konusunda açık kapı bırakmaz.

Tarih öncesi dönemler ve halk sanatının doğuş koşulları bir yana bırakılırsa, sanat eserleri hep birer meta olarak üretilmiştir; çünkü bu eserler sanatçının kendi ihtiyacı için değil, genellikle bir alıcı için yaratılır. Sanat eserlerinin bugünkü anlamda “meta” haline gelme süreci adım adım ilerlemiştir. Belirleyici adım ise, alıcı ile sanatçı arasında yeni bir ilişkinin ortaya çıkması, yani sanatçının genel olarak alıcıyı şahsen tanımaması olmuştur. Sanatın tam anlamıyla meta haline gelmesi, sanat eserlerinin, sanayinin kitlesel üretimine uygun olarak üretilmesi ve piyasaya sürülmesiyle başlar. Kitlesel üretim çağında popüler sanat da kolayca ve çabucak tüketilen metalar gibi ve elden geldiğince kısa sürede üretilir, ticari ve rasyonel biçimler alır. Bu tür bir pratiğin en önemli koşulu modelin standart hale getirilmesidir. Başarının gizi, sınanmış örneklerin saptanmasıdır, kazanç umudu vaat ettiği sürece bunlara bağlı kalınmasıdır, verimliliğinde azalma tehlikesi baş gösterince de vazgeçmektir. Sanayide verimlilik, üretimi standartlaştırma ölçüsüne bağlıdır ve bu durum insan faaliyeti alanındaki yabancılaşmanın kaynağıdır; buna bağlı olan şematizm sanatta yabancılaşmayı teşvik eder.

Sanat tüketicilerinin heterojen bileşimi ve neredeyse sınırsız kapsamı kitle sanatının niteleyici özelliğidir. Sinema ile televizyon izleyicileri gerçi toplumun hemen hemen her katmanından oluşur, ama izledikleri programlar aynı değildir; hoşlandıkları şeylerde değerli ve ilginç buldukları nitelikler de aynı değildir. Sanata ilgi duyanların sayısı arttıkça ve bu ilgi bağdaşmaz bir hale geldikçe sanat tüketicileri giderek hatları belli olmayan bir kitleye dönüşür. Kitle büyüdüğü zaman kitlenin içgüdülerinde ve ilgisinde ortak olan noktayı daha alt düzeyde arama zorunluluğu doğar.


Oğuz ÖZÜGÜL

oguzozugul@hotmail.com


2051











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)