ISSN 1308-8483
ÇOCUKLAR MI KORUNUYOR (!?) / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 7.2.2010    


ÇOCUKLAR MI KORUNUYOR (!?)

Oğuz Atay 1973 yılında “Korkuyu Beklerken” isimli hikâyesini yazmıştı. Bunun, ya tartışmalara yol açacağını ya da görmezden gelineceğini bilmekteydi. Ama 2010 yılında böyle bir uygulamaya neden olacağını aklının ucundan bile geçirmezdi herhalde. Bugünlerde hikâye tiyatroya uyarlanıyor ve “Öteki Tiyatro”da sahnelenmeğe başlıyor. Oyundan, oyunculardan önce “Sigara Yasağı” ile giriyor gündeme. Eyvah sahnede sigara içiliyor! Ya salonda çocuk varsa!

Yerinde incelemek için bir gün iki amca “Öteki Tiyatro”ya geliyor. İki bilet alıyor önlerden. Perde yavaşça açılıyor. Amcalar heyecanla sahneyi tarıyor gözleriyle. Sigara arıyorlar. İşte kahraman sigara paketini çıkardı. Yak, yak, hadi yak. Ooooh yaktı. Biir.

Amcalar oyunda sıkıldı, ama kaç sigara içildiğini tespit etmek için sonuna kadar kalmak zorundalar. Ertesi gün: Yaz kızım! Gereği düşünüldü; görülen lüzum üzerine şu yasanın şu maddesinin şu paragrafına istinaden YASAKTIR. Çocukları koruyoruz ya. Durum, oyunu kaldırmaya, tiyatroyu kapatmaya kadar varıyor.

Anlatılan, toplumdan uzaklaşan, evine kapanan, dört duvar arasında korkuyla korkuyu bekleyen bir kişi. Başta dış dünya ile tek teması bakkaldan sigara almak. Sigara ne övülüyor ne de özendiriliyor. Sadece diğer eşyalar: bardak, sandalye, kalem, ayna gibi bir araç.

Geçenlerde bir söyleşi izledim. Özetle, bir gazete yazarı tiyatroya, sinemaya hiç gitmediğini, çok da tehlikeli bulduğunu arz etti. Şaşıran sunucu neden tehlikeli olduğunun yanıtını mantıklı bulmayınca, kurtuluşu soruyu değiştirmekte buldu. “Neyse, şu ‘Balyoz’ planına ne dersiniz?” “Öteki Tiyatro” işte bunlarla uğraşıyor.

Bazı TV kanallarında ise filmlerde ağızlarında çiçeklerle dolaşanlar var. (Yakında izleyicilerin kafalarına huni takma zorunluluğu gelecek bu gidişle!) Oyuncuların sigaraları ya çiçeklerle kapatılıyor ya karartılıyor. Çete reisi odaya giriyor. Tabancasını ateşliyor, karşısındaki yere yıkılıyor. Cebinden çakmağını çıkartıyor, sigarasını yakıyor, hop ağızda bir çiçek. Ancak yandan ince bir duman kıvrıla kıvrıla yükseliyor. Çok şükür hiç anlaşılmadı. Çocuklar korunuyor.

Anne ve çocuk film izliyorlar. Çocuk: “Anne, adamın ağzında neden çiçek var?” Anne: “ Şey o oğlum. Çocuklar etkilenmesin diye Şeyi kapatıyorlar” Çocuk: “Babamda yok ama..” Anne: “Yeter artık sorduğun. Kapatacağım şimdi.” Çocuk: “Sen hep sor diyorsun.” Anne düşünüyor: “Çocuk bile anlıyor sigara olduğunu. İnsanı aptal yerine koyuyorlar!” Çocuk düşünüyor: “Hemen anladım sigara olduğunu. Ben aptal mıyım.”

Bazı filmler vardır. Sigarası, dumanı bol. İlk aklıma gelen Godart’ın “Serseri Aşıklar”ı. Jean Paul Belmondo sürekli sigara içer, dumana boğulurdu. Bugünlerde ise Mad Men dizisi. Oyuncuların bir elinde sigara, bir elinde içki kadehi. Onlar da zincirleme tiryaki. Bu filmleri çiçeklerle, karartmalarla, kapatmalarla izlemeyi düşünemiyorum bile, gözlerim kararıyor!

Oğuz Atay yaşama dönse, bugünlerdeki tartışmaları nasıl karşılardı acaba? Üzülür müydü? Sinirlenir miydi? Yoksa şaşırır mıydı? Romanlarını, hikâyelerini yazarken yasaksız, özgür, hoşgörülü bir gelecek, sanata değer veren bir toplum düşlemişti ama. Şaşırmazdı, “33 yılda. hiçbir şey değişmemiş” derdi.

Bendeniz de dumansız bir yaşamı tamamen destekliyorum. Ama böyle değil !!

Oğuz Atay kitapları : Tutunamayanlar- Tehlikeli Oyunlar- Korkuyu Beklerken- Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan- Oyunlarla Yaşayanlar.


Zuhal ÖZÜGÜL



1701











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)