|
Yayın Tarihi: 31.7.2007
|
|
4.Uluslararası Foça (Phokaia-2007) Festivali Başlıyor
Phokaia tanrılarının kutsadığı geceyi ardıma alıp uzun uzun düşünüyorum... Bağdayım, Foça Karası bağında. Phokaia üzümlerinin dolunayla öpüşeceği o sihirli an'a misafirim. Ardıma aldığım geceyi, yağ kandillerinin ürkek şavkı kurumuş asma çubuklarıyla resimliyor sanki. Ne misafirlikler var oysa, aşağı kentte bütün odalar dolu, bütün konukhanelerin istihab haddi aşılmış, yaz festivalinin eli kulağında. Kentin uğultusu, Phokaia perilerinin tatlı mırıltılarına karışıyor asma dallarını yırtarak. Gece, sıcak ve ıslak. Gece dolanmış aya, gece ürkek ve sarsak... Şu asılı kandillerin içindeki akışkan sıvı, gerçekten zeytinyağı mı ? Son derece estetik, büyük cam bardakların içindeki kısa fitil ile, üzerine kapatılmış delikli metalin tasarımı çok hoş. Poseidon'un güçlü nefesi bile camdan içeri sızıp söndüremiyor yağ kandillerini. Zeytinyağı kandilleri, birer ateş böceği naifliğiyle ritmik salınımlar içindeler asma çardağının tonozları altında... Poseidon'un serin nefesini özlemişiz günlerdir. Afrika mı çöl sıcağı mı her ne ise adı, pek çetin geçti Phokaia sırtları üzerinden. Günlerin bunaltan sıcağı günahkarları oradan oraya savurup inlettikçe, yakarış ve haykırışlara kayıtsız kalamayan Poseidon serin ve güçlü soluğunu nihayet üfürdü! Üfürtük sarsak ve püfürdetik bir serinlik sardı sanki bağ yamacını! Kutsal zeytin ağaçlarıyla kaplı tepeleri seyrediyorum bağ çardağının altında, derken masanın üzerindeki yemek çanaklarına ilişiyor gözüm. O da ne; çanakların her biri tepeleme kutsal zeytin yağıyla dopdolu. Sebebini soruyorum bağın perili hizmetkarına; Şifa bekleyenleri gösteriyor işaret parmağıyla, "bak onların uykuları yok gecelerdir, iniltileri Olimpos'u dolanıp Zeus'a ulaşmış!" Sus pus olup ilişiyorum tahta sekiye. Zeka kıvılcımları saçan Tanrıça Minerva beliriyor tüm masumiyetiyle, "alın alın" diyor avucundaki zeytin ve kekik yapraklarını, "kaselerin içine atın ki zeytinyağının sihirli gücüyle birleşsinler" Minerva'nın söylediğini yapıp yağ dolu kaseleri zeytin ve kekik yapraklarıyla dolduruyoruz. Cılız bir ses yerin altından, cılız ve bilge; "Mercanköşkümün en taze sürgünlerini veriyorum alın, alın atın kutsal yağın içine" Güneş yanığı serkeşler birer ikişer çöküyorlar yağ kandillerinin aydınlattığı bereketli sofraya. Ekmeklerini şifalı yağa bandırıp, şaraptan da bir yudum ve bolca ay ışığı sessiz cömert gecede... Dolunayın aydınlatamadığı yerlere konan yağ kandillerinin ışığında hazırlandı tanrıların bereketli sofrası, gelen oturdu geçen oturdu ve tükenmez pınarın kutsal suyu gibi hiç dibi görünmedi çanakların. Bağdayım, Foça Karası bağında. Phokaia üzümlerinin dolunayla öpüşeceği o sihirli an'a misafirim. Çıt çıt seslerine kiriş kulak tutuk solukla dikkatim pür. Keskin bir çığlık böğürleri delip geçti sessiz ve ürkek gecede... Gece, bağ ve üzümler, haa bir de yağ kandilleri. Gece yırttı mavi atlasını dolunayın koynundan çıkıp, şehvetin balını sıvadı bütün phokaia üzümlerine bir bir. Bir anda şerbete döndü şıranın şımarık karası. Festival başlayabilir! Kandilleri güçlendirin, kupaları şaraplayın Tanrılararası festivalimiz başlıyor eyy ahaaalii... Festival Programı 1. Gün 3 Ağustos 2007 Cuma
2. Gün 4 Ağustos 2007 Cumartesi
3. Gün 5 Ağustos 2007 Pazar
Nurdan ÇAKIR TEZGİN |
| 3099
|
|
|