ISSN 1308-8483
O’nlar aslında BİZ’leriz / Kevser YALÇIN
Kevser YALÇIN    
  Yayın Tarihi: 25.6.2010    


O’nlar aslında BİZ’leriz


Makro ve Mikro kosmos boşluklardan meydana gelmiştir. Madde alemi boşluklardan oluşmuştur. Bu boşlukları anlamlı kılan tek bir şey vardır. O da bizleriz. Kendimizi OL'mamız gereken değerde ve yerde görelim artık. Bunu ancak tek tek birey olarak biz yapabiliriz.

Gece gökyüzüne baktığımızda, milyonlarca ışık bize göz kırpmakta. Alabildiğince serpilmişler sanki gökyüzüne. Hangi göz kırpma gerçek? Hiçbiri. Çünkü bizim gördüğümüz o ışık binlerce ışık yılı uzaklıktan yola çıkmış ve bizim görüş açımıza denk gelmiş. Belki de çoktan yok olmuş bir yıldızın, bir galaksinin ya da yıldız kümesinin ışığı. Şu anki zamanda artık yerinde yok belki. Ama bizim görüş açımızda biraz daha duracaktır. Zamanı gelene kadar. Milyonlarca ışık kümesi içerisinde bir ışığın artık zamanın dolması üzerine yok olmasını takip edemeyeceğizdir belki de. O zamanını doldurup yok olmuştur. Biz diğerlerini seyretmeye devam ederiz. Fakat en son ne zaman onları gözledik? En son ne zaman gökyüzüne baktık? O engin derya ışık kümesini alabildiğince seyrettik.

O kadar meşgulüz ki. Cep telefonları konuşmaları, bedavaları bitirme telaşı. Karşıdan karşıya geçerken bile mesaj yazma telaşı. Alış veriş yapıp, dolabımızı tıka basa doldurma telaşı. Uzun zamandır duran ve küflenmeye yüz tutmuş, hiç ihtiyacımız olmayan yiyecekleri çöpe atma telaşı. İnternette oyun oynama, sanal tarlalar ekme ve sanal tavuk yetiştirme telaşı içinde değil miyiz? Uzun zamandır giymediğimiz onlarca kıyafetimiz varken, hala bir önceki benzerinin farklı kesimlerini alma telaşı. Hem de fazla da ihtiyacımız yokken. Sürekli sürekli bir telaş içindeyiz. Fakat en son ne zaman bir arkadaşımızı cepten aramadan, gidip onunla sohbet edebildik? Bir kitabı satın alıp onun ağaç kokusunu hissederek okuyabildik? Ya da köşede duran, ve yiyeceklere bakan ama alamayacak güçte olan bir çocuğa tost alabildik? Onlarca giymediğimiz kıyafetleri yıkayıp ütüleyip ihtiyaç sahiplerine ulaşması için ilgili yerlere ulaştırdık?



Ne kadar uzaklaşıyoruz hayattan hiç farkında değiliz. Çünkü üst üste olan 8 şiddetindeki depremlere bile duyarsız kalabiliyoruz? Olağandışı şeyler bile bizi etkilemiyor artık. Kimseyi göremez olduk.

Teknolojinin binlerce yararının yanısıra, ufak tefek handikaplarını gözardı etmemeliyiz. İnternet inanılmaz faydalı ama tüm gün, dünyayla ilişkimizi kesecek kadar olmamalı. Neden oyunda tarla ekeceğimize, bahçemize domates ekmiyoruz? Ya çok uygun fiyata bir fide alıp saksıya ekmiyoruz? Cep telefonlarıyla konuşarak hal hatır soracağımıza, o fiyata binip bir otobüse gitmiyoruz arkadaşlarımıza, annemize, sevdiklerimize kavuşmuyoruz?

Sanal alemde posta güller çiçekler yollayacağımıza, bir mektup yazıp göndermiyoruz postayla?

KOCA EVRENDE YALNIZ OLDUĞUMUZU DÜŞÜNÜYORSAK,
BU BÜYÜK BİR ALAN KAYBIDIR.
VE YARADANIN GÜCÜNÜ SINIRLAMAKTIR.


Makro ve Mikro kosmos boşluklardan meydana gelmiştir. Madde alemi boşluklardan oluşmuştur. Bu boşlukları anlamlı kılan tek bir şey vardır. O da bizleriz. Kendimizi OL'mamız gereken değerde ve yerde görelim artık.

Bu sonsuz boşlukta yalnızsak, büyük bir alan kaybı olur.

Onsuz evren zerre kadar küçük bir dünya için ve orada yaşayan insanlar için var edilmedi. Yalnız değiliz!!!!

Yalnız değiliz. Yalnız bırakıldık. Kayıbız. Yalnızız. Tüm arayışlarımız içerisinde anlamlı olan tek şey Bizleriz. Biziz. Bizim sevgimiz, bizim aşkımız. Bizi bir arada tutan sevgi enerjisi, atomları bir arada tutan sevgi enerjisi, gezegenleri bir arada tutan sevgi enerjisi. Tüm sevgililer olarak tüm kainatı anlamlı kılan Bizim Sevgimiz ve Aşkımız. Arayışa olan aşkımız, yaradana olan aşkımız, bilinmezliğe olan aşkımız, bilgiye olan aşkımız. Tüm boşluğu anlamlı kılan biziz.

Yalnız bırakılmamızın bir nedeni olmalı. Bir anlamı olmalı. Neden bu kadar arayışlar içerisindeyiz? Kendi yaşadığımız gezegen hakkında bile bilgiye sahip değiliz? Neden bu kadar yalnız ve kayıbız... Arayışlarımızın kesin ve net bir cevabı hiçbir zaman yok. Rölatif ve değişken. Bulduğumuz tek şey boşluk. Ve bu boşluğu biraz olsun anlamlı kılan yine bizleriz.

Gerçek bir yerlerde saklı. Gerçek bilgiye sahip değiliz.

Yalnız bırakıldık çünkü korkularımız var. Gerçeği görmekten korkuyoruz. Çünkü bize böyle öğretildi. Empoze edildi. Bir gerçek diyor ki, ruh yok, bir gerçek diyor ki uzaylı yaşam yok, bir gerçek diyor ki uçsuz bucaksız evrende tek başınayız. Bu yaptırımlarla biz kendi kendimizi yalnız bıraktık. Yalnızlık egosu gerçekleri görmemizi engelliyor. Yalnız değiliz, yalnız olmayı seçiyoruz.
Bütünü görmek sadece tüm insanların bütün olduğu gerçeğini kabul etmek değil, tüm kainattaki yaşam formlarıyla bir bütün olduğunu idrak etmektir.

Sadece uçsuz bucaksız evrende yalnız değiliz ki, biz bu dünyada da yalnızız. Hatta binlerce insanın içinde de yalnızız. Kendi evimizde, yuvamızda, arkadaşlarımızlayken de yalnızız. Çünkü yalnız olmayı seçiyoruz.

Oysa yalnız değiliz. O’nlar aslında BİZ’iz. Evrende binlerce hayatın içerisinde yer alıyoruz. Milyonlarca yaşam içerisinde. Tek yapmamız gereken görmeyi seçmek.

Yalnız olduğumuz gerçeğini seçmek egosu, bize gerçekte kim olduğumuzu ve nasıl olduğumuzu ortaya koyacak. Bununla yüzleşmekten korktuğumuz için yalnız olduğumuz gerçeğini seçiyoruz ve seçtiriyoruz. Bunu bir düşünelim.


Kevser YALÇIN



1612











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)