ISSN 1308-8483
Bir kum tanesi.. bir damla ve sonsuzluk ... / Biray Yersu
Biray Yersu    
  Yayın Tarihi: 26.9.2010    


Bir kum tanesi.. bir damla ve sonsuzluk ...

Kocaman bir gözüm olsun isterdim…
Hem de ağırlıksız bir bedenim…
Beni birden çalkantılı bir Foça dalgasının üzerine indirsin..
En minicik damlalarla burun buruna kalayım..
Onlar ne diyorsa.. her fısıltıyı şöyle iyice bir duyayım..
Çünkü çok uzaklardayken deliler gibi özlediğim, bir an önce Foça'ya gideyim. onları seyredeyim dediğim, o damlalar var ya; tüm denizlerin minicik bir sözcüsü sayılmazlar mı..?
Bana tüm küçüklü büyüklü denizleri.. okyanusları anlatamazlar mı..?

Bir arkadaşım vardı bir zamanlar..
İngilizce hocamdı aslında… biraz içi buruk... epeyce sarsılmış bir kadın…
Her ülkeden toplaşmış, illaki İngilizceyi öğrenecek yapyabancı öğrencilerine.. İngilizce öğretirken felsefeyi de arada sessizce işleyen bir kadındı..
- Adını artık hatırlamıyorum -
Bir gün uçsuz bucaksız bir plajda İngilizce dersini verirken - ki bu plajda ders dosdoğru.. gerçek- .. elini kumlara daldırıp… “bakın çocuklar bu kum kümesine bakarak tüm dünyayı anlayabilirsiniz” demişti, düzgün İngilizcesiyle..
Ben zamanla İngilizceyi kotardım da, aklım hep o kum tanelerinde kaldı..
Bir kum tanesi. bir dünya..))
Ne güzel değil mi…

Ben de bir baktım..
Bir gün..
İngilizce öğretmeninin kum taneleri dönmüş dolaşmış bana Foça’daki tam sahil caddesinin ortasında, belediyenin rengarenk bankolarının kırmızı olanında şöyle büyük bir keyifle oturup da denize bakmaya başladığım zamanlardaki minik deniz damlaları olmamış mı..?

Foça'nın sahil caddesinin ortasında oturuyorum…
Denizin en çalkantılı zamanının.. taa gökyüzüne zıplamaya çalışan en minicik su damlasında.. ben koskoca dünyayı görüyorum..
Atlas Okyanusu’nun taa en kuzeyinde aysberge yaklaşan, donmadan önce onun maviliğini hayranlıkla izleyen, başka bir su damlası kardeşiyle özdeşleşiyorum..))
İşe bakın değil mi..?
Ruhum dolaşıp duruyor damlalar arasında..
Kimi zaman... yok yok, çoklukla, Foça'da.. tam kırmızı bankın önündeki havaya kısacık süre asılı kalan damlayla dostluk sürdürüyorum ben..
Bazen bana, o damla, yoldan rüzgar gibi geçen telaşlı bir kadını anlatıyor...
Neler düşündüğünü… neler özlediğini... kimi sevdiğini falan...
Bisikletinde rüzgar gibi geçen gence ne demeli peki..?
O muhakkak bir yere yetişecek.. acelesi var, ve tam bir rüzgar..))
Babasının elinden tutmuş, yeni adımlarını sağa sola karıştırarak atan yavru bebeğe ne demeli..?
Amma da çok atacak adımı var daha değil mi.. yürü ki yürü bebek....
Artık rüzgarları kesilmiş.. bir iki orta yaşlı erkek geçiyor arkamda.. kaldırımdan..
Derin bir konu bulmuşlar, herkes birbirine bir şeyler söyleyecek; ama illaki söyleyecek..
Ben sabırla kulağımı kabartmış, bir avuç kuma bakıp, süzülen kum tanelerinden bir dünyayı yorumlayan.. Foça'da sahil caddesini adımlayan bir insanı bekliyorum..

Elbet..
bir gün..
Foça'ya ...
O da gelecek..!


Biray Yersu



1951











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)