ISSN 1308-8483
Yaşadığımız yere borcumuz? / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 4.2.2011    


Yaşadığımız yere borcumuz?

Ben geçen sene, Foça’da, “rehavet” içinde yaşadığım günlere, bir nokta koydum. Bundan sonra aldıklarımın karşılığını vermeye başlayacağım dedim kendi kendime. Önce Foça’da neler var neler yok bir araştırmaya giriştim. Birçok şeyin var olup da olmadığını saptadım. Bu şeyler dernekler, sivil toplum kuruluşları, partiler. Bir iki tanesini ara sıra bir etkinlik yaparken görüyorduk, devamı gelecek diye beklerken yine ortadan kayboluyorlardı. Neden böyle oluyor? diye düşündüğüm zaman birkaç yanıt buldum. Benzer görüşte olan aynı kişiler değişik kuruluşlarda görev alıyor. Başka kesimlere ulaşamadıkları için değişik düşünceler üretemiyor. Çalışma yavaşlıyor hatta duruyor. Oysa farklı kesimlerden olan insanlar kendi sorunlarını dile getirdikleri zaman daha yaygın bir çalışma yapılabiliyor. O zaman “paket halinde” yönetim kurullarına seçmek ve seçilmekten vazgeçmelidir. Sürekli çalışmalarla bu zemin hazırlanmalı, yeni kişilere görev vermelidir.

Çoğunlukla atasözümüzü destekler bir şekilde “yumurta kapıya gelince” çalışmalarını görmüş hayret etmiştim. Genel seçimlerde, Belediye seçimlerinde, yüreğimiz hoplayarak seçimlerin gidişatını izledik. Sorumluların çalıştıklarını duyduk, ancak şu da unutulmamalı ki, İzmir gibi Foça’daki seçmenler de bilinçli ve prensip sahibi. “Kızgınlıklarını” yenerek partiyi, başkanı seçmeye devam ediyorlar.

Geçenlerde bir araştırma yaptım. Foça’daki dernek ve sivil toplum örgütlerini aradım. İnanmayacaksınız ama tam 11 adet buldum. Yerimi feda ederek isimlerini yazacağım. Hele onlardan bir yanıt gelirse çok sevineceğim. Buyurun: Foça Çevre Dostları, Tüm Emekli Kadınlar, Foça’yı Güzelleştirme, Atatürkçü Düşünce, Foça Tüketiciyi Koruma, Foça Kültür Eğitim Araştırma, Evsiz Hayvanlara Yardım, Foça Gençlik ve Spor Kulübü, Türkiye Tabiatını Koruma, Foça Çevre ve Kültür Platformu, Foça Folk Derneği. Konuştuklarım bu sayının çok daha fazla olduğunu söyledi.

Çoğunlukla, bu dernek ve sivil toplum örgütlerinin yapacağı çalışmaları bir avuç gönüllü yapıyor. Bunun en iyi örneğini geçenlerde yaşadık. Green Peace gönüllüsü Sinan Eden (belki de doğaya borcunu ödemek için) tek başına sahneye çıktı ve gelecek tehlikeleri tek tek anlattı. Onu dinleyenler ise bir elin parmağı kadar ve her etkinliğe katılanlardı yine. Bu gönüllüyü destekleyecek, etkinliği Foça halkına duyuracak sivil toplum kuruluşları neredeydi? Acaba bu kuruluşlar görevlerinin kapsamını mı bilmiyorlar?

Bir süredir “Kent Konseyi” kavramını duyuyorum. Nerdeyse her kentte kurulmuş. Aşçı Fok da 2.10.2010 foçafoça da yazmıştı. Nedir görevi bu Kent Konseyi’nin? En basit dille anlatırsak görevlerinden biri de şu: bir yerde yaşayan her kesimden (esnaf, kadınlar, gençler, yaşlılar, çocuklar, sanatçılar ve diğerleri) temsilcilerin bulunduğu toplulukta sorunlar dile getirilecek, öneriler, çözüm yolları araştırılacak. Örneğin balıkçının sorunları öğrenilecek. Gençlerin istekleri saptanacak. Beldemizde yaşayan azımsanmayacak sayıdaki sanatçıların etkinlikler yapması sağlanacak ve desteklenecek. Her belde yaşayanı ötekinin sorunundan haberdar olacak, birlikte çözümlenecek. Ancak öncelik, beldenin korunması olacak. Herkes fedakârlık yapacak sonuçta herkes kazançlı çıkacak.

Bence Foça’da bir Kent Konseyi kurulmalı, hatta geç bile kalındı. Bu iletişimsizlikten kurtulmanın, boşa geçen güç ve zamanı değerlendirmenin en iyi yoludur düşüncesindeyim.
Bir sözüm de “ununu elemiş, eleğini asmış” olanlara. Kimsenin rahatını bozmak, huzurunu kaçırmak istemem ama bir gerçek var. Yaşanmayacak hale gelmiş birçok kent ve beldeyi üzüntüyle izliyoruz. Zaten bizler de oralardan geldik. Yaşanacak yer olarak Foça’yı seçtik. Foça’nın eski halini, üzüntüyle içini çekip anlatanları duyarız sıklıkla. O zaman daha işimiz bitmedi.

Derin bir nefes alıp devam!


Zuhal ÖZÜGÜL



1831











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)