ISSN 1308-8483
Orada kimse var mı? / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 12.3.2011    


Orada kimse var mı?

Hani depremde, kurtarıcılar yıkıntıların arasında yaşayan var mı diye ararken böyle sorarlar. “Orada kimse var mı? Ses verin!” Şu anda deprem yaşayan kadınlarımız da erkek yurttaşlarına soruyorlar böyle. Daha birkaç gün önce “dekolte” için bir kınama yazmıştık. Birisi yine yumurtladı, “fişle priz” teorisini(!) attı ortaya. Onu yorumlamaya vakit kalmadı. Yeni bir “felsefi” sav atıldı ortaya. “Örtüsüz kadın perdesiz ev gibidir. Ya satılık ya da kiralıktır” Nasıl bir cehalet ortamında yaşıyoruz, biz kadınlar… Cehalet diyoruz ama biri profesör, birisi bir kuruluşun başkanı v.s.

Ülkemizde artık, kızıp köpüren kocanın, babanın, abinin, kardeşin kadını öldürmesi sanki olağanmış gibi kabul ediliyor. Peki, erkek yurttaşlar neler söylüyor bu konuda? Onların teorileri de işsizlik, ekonomik sıkıntı sonucunda erkeğin bunalıma girmesiymiş. Kadının suçu mu onun işsiz kalması. Ya namus meselesi! Güleyim bari… Erkekler yine erkekleri (hatta katilleri) korumak için lâfları geveliyorlar. Bazıları (gazeteciler, TV muhabirleri) zamanı gelince birkaç kelime ediyorlar. Olmaz öyle şey! Kadınlar tekel grevinde, uykusuz, aç onlarla birlikte değiller miydi? Üniversiteli genç kızlar polislerin coplarını yerken yalnız onlara destek olmuyor, üstelik kendilerini ateşe atıyor. Ya da çalışan kadın, işsiz kocası yan gelip kahvelerde pişti oynarken, çocuklarına birkaç lokma verebilmek için nelere katlanıyor. Şu selde, bir minibüsün içinde ölen kadınlar, gezmeye mi gidiyorlardı? Tüm bunlara rağmen kızıp, köpüren erkek, kadını öldürmek için çıkıyor yola. Kadınlar çaresiz, korunmasız, neredeyse ölüme teslim edilmişler. TV’lerde hayretle izliyoruz. Kadını döven, bıçaklayan, sürükleyen adamı öteki adamlar rahat rahat izliyor. Pes. Her görüşümde kınıyorum onları, insan demeye dilim varmıyor!

Bekliyoruz. Erkekler ağızlarını ne zaman açıp, burada ben varım diyecekler. Katile işini yaptırmayacaklar. Doktorlar, polisler, hâkimler, avukatlar, komşular… Sizler her şeyi duyuyor, görüyorsunuz. Sıra sizde. Açın ağzınızı. Ses verin. Bir araya gelin. “Biz, kadınlara yapılan zulmü, acıyı, tacizi kınıyoruz. Sizler, ötekiler, kendinizi ne sanıyorsunuz? Bir daha elini dahi kaldırsan bizi bulacaksın karşında” Ha, bunu söylemek zor mu?

Benzer sorunlar çok önceleri Kanada’da yaşanmış. Bir grup erkek “beyaz kurdele” adını verdikleri bir oluşum kurmuşlar. Küçük beyaz bir kurdeleyi (kâğıttan bile yapılıyor) yakalarına takıyorlar. Ve karşısındakine bunun anlamını anlatıyorlar. Denemeye değmez mi?

Hem kadınlar kendilerini güvende hissedecekler, hem de, belki bir erkeği katil olmaktan kurtaracaklar.

Bu sorunda kadınların rolü de sorgulanıyor. Neden boyun eğiyorlar. Alsın çocuğunu vursun kapıyı çıksın diyenler var. Tamamen yanlış bir düşünce. Kadınların buna hiç şansı yok ülkemizde. Ancak şu “aile meclisinde” kadınların bulunması ve ölüm kararına ortak olmalarını kabul edemiyorum. Hatta çocuklarını yetiştirenin de bir kadın olduğunu düşünürsek, onlara nasıl bir olumsuz gelecek hazırladıklarını ne yazık ki görüyoruz sık sık.

Aslında 8 Martlarda aklımıza gelmiyor bunlar. 2010 yılında 350’den çok kadının öldürüldüğünü okumak, çocuklarına kahvaltı veremediği için intihar eden kadını duymak, kulağı, burnu kesildikten sonra kocasıyla eve dönen kadının yüzünü ve onun gidişini izleyen polisi görmek kahrediyor beni. Ya sizleri erkekler?

Kadınlar, erkekler ağzımızı açalım sesimizi duyuralım. Yeter artık.


Zuhal ÖZÜGÜL



1737











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)