ISSN 1308-8483
“Basta ja” / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 19.7.2011    


“Basta ja”

İspanyolca “yeter artık” anlamına geliyor. 1996 yılının Temmuzunda 6 Milyona yakın İspanyol’un taşıdığı pankartlarda “basta ja” yazıyordu. İnsanlar büyük bir öfke ve üzüntü içinde sokaklara dökülmüşlerdi. Terör örgütü ETA’nın genç bir milletvekilini öldürmesi, bardağı taşıran son damla olmuştu. Yalnız Madrid’de 1,5 Milyon, Barselona’da 1 Milyon, Bilbao’da 500 bin ve öteki kentlerde yürüyen insanların sayısı 6 Milyona yakındı. Yıllardır süren teröre artık dur demenin zamanı gelmişti. Terör örgütünün istekleri ardı ardına sıralanıyor, hükümet (Aznar) istekleri kabul etmeyince bombalı saldırılar yapılıyordu. Politikacılar, gazeteciler kaçırılıyor, öldürülüyordu.

Evet, gözlerini kırpmadan öldürüyorlardı. Yürüyen milyonlar değişik politik düşünceye sahip kişilerdi. Ama o anda öldürenleri lânetlemek, “sizleri desteklemiyoruz” demek için sokaklara dökülmüşlerdi. O zamana kadar hükümetlerin “ölenlerin kanları yerde kalmayacak” gibi söylemleri de artık onlara yetmiyordu.

Herkes bir anadır, babadır, kardeştir. Ve en önemlisi yurttaştır. Yani ölenlerle, biz akraba olmasak da, yurt ve vatan bağıyla birbirimize bağlıyız. Çaresiz ve sessizce dövünüyoruz.

İnsanın öfkesini, üzüntüsünü anlatamaması bir ülkeyi hastalıklı yapıyor. Sanki hiçbir şey olmamış gibi sürdürmek aklı başında insanların yapabileceği bir durum değil gibi görünüyor bana. Ama sürdürüyorlar bir şekilde! (Ah o şekli bir bilsem)

Halkımızın çoğunluğu dizileri büyülenmiş gibi izliyor. Bu büyüden onları başkalarının kurtarmasını mı bekliyor? Konserlerde deliler gibi tepinen gençler acaba gerçeği duymamak mı istiyor? Televizyonlarda program yapanlar (halkı eğlendirmek için!) halkın 13 şehidi duyduktan sonra onları izlemek istemediklerini bilmiyor mu? Acaba ‘nasıl oldu’yu’ tartışmaya çıkanlar artık konuşmanın gereksiz olduğunu anlamıyor mu? Televizyonda cenazeleri gösterirken acıklı acıklı anlatan spikerlerin aklında hep reyting mi var? Bazıları gözlerini belli belirsiz siler gibi yapıyor. Ah zavallı sunucu, şehidin karısı, annesi bile bir damla gözyaşını göstermiyor. Sen bize gösteriş mi yapıyorsun?

Aklıma gelen bir düşünce ürpertiyor beni. Bu kabulleniş, tıpış tıpış savaşa da götürür bir ülkeyi…

Son zamanlarda bende bir takıntı baş gösterdi. Yolda yanımdan geçen bir askerin yüzüne, gözüne bakamıyorum. Kendi kendime “ya onun resmini şehitler arasında görürsem” diyorum. Gözlerimi kaçırıyorum. Düşünüyorum da “ ben burada rahat rahat yaşayayım diye sen ta oralara gidiyorsun. Sen daha 20’li yaşlardasın”. Nasıl bir yük veriyorlar sırtına…

Mustafa Kemal ülkeyi gençlere emanet etmişti ama böyle değil!

Sonraki yıllarda İspanya’da neler oldu? Başta hükümet değişti. ETA verilen mesajı aldı ve süresiz silâh bırakma kararı aldı. Hükümetle diyaloga girdi. Ancak hükümetin ağır koşullarını kabul etmek zorunda kaldı. İstekleri hâlâ bitmedi. Arada bir bombalar patlıyor.

Ama tüm İspanyollar, ETA da dâhil, çok daha önemli sorunları olduğunu kavradılar. Ekonominin hızla çöktüğünü fark ettiler. O, bu değil, hepsi etkilenecekti bu olumsuzluktan. İspanya’dan yola çıktım, ama koşullar pek de bizimkine benzemiyor. Tüm bu süre içinde 835 kişi öldürülmüş. Yakalanan ETA’cılar 20-30 sene ya da ömür boyu hapse mahkûm olmuşlar.

Onlarla savaşan askerler yok.

Beni 6 Milyonun sokağa çıkması etkilemiştir hep… Bekliyorum.

(Ancak “ya sev ya terk et” sloganı ne kadar yanlışsa, bir aşk şarkısı söyleyen sanatçıyı ıslıklamak da o kadar cahillik. Size de “yeter artık”)


Zuhal ÖZÜGÜL



1660











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)