ISSN 1308-8483
Elinin hamuruyla… / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 12.10.2011    


Elinin hamuruyla…

Bu sözün tamamını ülkemiz insanı çok iyi bilir. “Elinin hamuruyla erkek işine karışma.”

Daha bebeklikten itibaren kızlar duyar bunu sık sık. Bazıları hamura devam eder, bazıları ise ciddiye almazlar.

Bu sene altıncısı düzenlenen Dünya Kadınlar Futbol Şampiyonası bunun bir göstergesi. Her zaman, her alanda olduğu gibi kadınlar söke söke gelmişler bu güne.

1863 yılında İngiltere’de başlamış bu tutku. Önce okullarda oynamış kızlar. Sonra futbol dernekleri kurmaya girişmişler. O zamanki sahaları düşünebiliriz. Çamur, balçık içinde top koşturmuşlar.

1.Dünya savaşı sırasında iyice ilgi görür, kadın futbolu. Erkekler savaşa gönderilince, kalanlara birliktelik duygusu vermesi için desteklenir. Bu sayede o zamana kadar yalnız erkek alanı olarak düşünülen futbola, kadınlar “elinin hamuruyla” karışır. Ne yazık ki başladığı ülkede ilk yasağı alır. 1921 yılında kadınların futbol oynaması yasaklanır.

Almanya’da yasağın gerekçesi, o zamanlar kadına nasıl bir gözle bakıldığını gösteriyor:

“Topu kazanmak için iki kadının mücadelesi (!) vücudun dişiliğini ve cilveliliğini kaybettiriyor. Zarar görüyorlar ve ruhları acı çekiyor. Ayrıca vücutlarını gözler önüne sermeleri görgüsüzlük olduğu için kadınlara yakışmıyor” Gerekçe çılgınca düşüncelerle devam ediyor. “Kadınlar sakatlandıkları zaman evde iş yapamıyor. Çocuk doğuramıyor.” Daha uzatmayalım.

Kadınlar kafalarına koyduklarını sürdürüyorlar. 1970 yılında zar zor, birçok engelle izin çıkıyor.

1) Kadınlar kış mevsiminde 6 ay oynayamıyorlar,
2) Futbol ayakkabısı giymeleri yasak,
3) Top daha küçük ve hafif,
4) Önce70 dakika oynamaları öngörülüyor. Daha sonra önce 80 dakikaya çıkarıyorlar. Sonra pes edip 45/45, tıpkı erkekler gibi, 90 dakika kabul ediliyor.

O yıllarda şampiyonalarda kazananlara bir takım “kahve servisi” (porselen) veriliyor.

Kadın uzmanların, kadın milletvekillerinin ısrarla kadın futbolunu desteklemeleri ve parasal yardım aramaları üzerine “yetkili” erkekler karşı duramayacaklarını anlar ve yasak kalkar.

Erkekler hep alaycı ve ‘sırıtarak’ söz ettiler kadın futbolundan. Bu yıl ise statları erkek kadın dolduruyorlar. Televizyonlarda izleme sayısı rekora ulaştı.

Ben Almanya - Japonya maçını nefesimi tutarak izledim. Stat hop oturup hop kalktı. Japonlar dişini tırnağına takarak mücadele etti. Sanki birer küçük Ninja savaşçılarıydılar. Yaptıkları her faulde sarı kartı da gördüler. Bu arada belirtelim hakemler de kadın. Almanlar yenildiler ve finale kalamadılar.

Almanya takımında gözlerim bir iki Türk kadın futbolcu aradı. Özil ve Altıntop’lar gibi onlara da sıra gelir mutlaka. Kadınlar sahaya da bakımlı çıkıyor. Özellikle göz makyajlarını ihmal etmemişler. Saçlarının özgürce uçuşmalarını izlerken aklıma İranlı sporcu kızların sıkı sıkı örtülmüş saçları geliyor.

Almanya, bir heyecan bir mutluluk yaşadı bu sürede. Bu arada ülkenin işsiz sayısı, borçları, AB üyeleri ülkelerinin tek tek iflâsı bir süre için unutuldu. Savaş sırasındaki birliktelik duygusunu bugün de yine kadınlar veriyor.

Son maç Japonya- Amerika arasında oynandı. Küçük Ninjalar favori, gösteriliyordu ve dünya şampiyonu oldular. Onlar her maç sonrası, dünyanın Fukuşima’ya verdiği destek için teşekkürü unutmadılar.

Geldik bize. Ülkemizde kadın futbolu ne durumda? Var mı öyle bir şey? Kadınların en az üç çocuk doğurması sık sık tekrarlandığına göre bundan sonra pek de şansları yok. Eh, kadınlar da söz hakkını, kendileri için karar verme yetkisini karşı cinse bırakmasınlar. Sen de elinin hamuruyla karış biraz…

İşte Ulusal Kadın voleybol takımımız Avrupa üçüncüsü oldu. Yalnız spor alanında bir başarı değil kazanılan. Tüm ulusun hem moralini yükselttiler hem de ülkeden umutsuz Avrupa’ya hatta dünyaya çağdaşlığı gösterdiler. Kargaşa ve sorunlar yumağı içindeki toplumda “birliktelik” duygusunu yaşattılar (Toplumumuz birliktelik duygusunu her gün öldürülen kadınlar için ne yazık ki yaşamıyor)

Foça’da da, bir voleybol kız takımı var. Haberlerini okurum merakla. Başarılarına sevindim. Kendilerini ve anne babalarını yürekten kutlarım. Foça’daki maçlarından birini izlemek ve bol bol tezahürat yapmak istiyorum. Ya ya ya, şa şa şa bizim takım çok yaşa…


Zuhal ÖZÜGÜL



1266











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)