ISSN 1308-8483
CANDEĞER HOCAM “SİZİ KAN TAHLİLİ YAPTIRMAYA DAVET EDİYORUM” / Seyfi GÜL
Seyfi GÜL    
  Yayın Tarihi: 16.3.2012    


CANDEĞER HOCAM “SİZİ KAN TAHLİLİ YAPTIRMAYA DAVET EDİYORUM”

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi sadece İzmir’imize değil çevre il ve ilçelere, bazı bölümleri itibariyle de tüm insanlığa hizmet veriyor.

Dünya ölçeğinde takibedilen tedavi yöntemleri ve tıbbi teknolojik gelişmeler hastaları bazen zorunlu, bazen de seçmeli olarak buraya yönlendiriyor.

Hastaların önemli bölümünü sosyal güvencesi olan ve sağlık giderlerinin büyük kısmını devletin karşıladığı kişiler oluşturuyor. Kliniklere ya da yaygın kullanımıyla servislere çıkıldığında hastane olanaklarının yanı sıra hayırseverlerin de katkılarıyla dekorasyon ve tıbbi gereçler gözü okşuyor. Tedavinin geleceği konusunda güven veriyor. Konularında her biri ayrı değer olan hocaların, asistanlarıyla, öğrencileriyle, hemşire ve çalışanlarıyla birlikte hastalara ilgisi, yakınlığı övgüye değer.

Ancak…

Zurnanın zırt dediği yerler var ki, buralara Sayın Rektörün ve Sayın Tıp Fakültesi dekanının acilen el atması gerek. Başta “KODLAMA” denilen, bazı basit işler için insanları kat kat dolaştıran, her biri birer saati bulan birkaç kuyruğa girmek zorunda bırakan, çalışanlarla boğaz boğaza getiren uygulamaları gözden geçirmek gerek.

İnternetten randevu almayla başlayan, poliklinik kapısında ayakta duramayacak, hatta oturamayacak hastaların görüntüleriyle moral bozukluğuna yol açan, acil hastanın, yatan hastanın, poliklinik muayenesi için bekleyen –beklemekten sinir hastası olan- hastanın bir arada koridorlarda bulunmasının önüne geçilmesi gerek.

50’yi aşkın hastanın bulunduğu bazı servislerde gece, tek nöbetçi hemşireyle hizmet verilmeye çalışılmasının hem görevli hemşire, hem hasta açısından mahsurlarının görülmesi gerek.

Bir örnek; Tarih 5 Mart 2012. Başka yerlerde sıra bekleyip - ki ben de mamografi kuyruğunda yaklaşık bir saat bekledikten sonra- görevlinin bir iki numara karaladığı kağıtla meşhur “KODLAMA” işlemi için “Radyoloji Kayıt” penceresi önünde kuyruktayız. 100’ü aşkın kişi var. İki pencereden nedense biri işlem yapıyor. Hastaları sandalyelerde uzanıp umutla kendilerini bekleyen yakınlar bu kuyruktan zaferle çıkmak için insanüstü bir sabırla dikiliyorlar. Sıradakinin anlama ve ifade etme yeteneği ile iş yapana bağlı olarak işlem 1 dakika da, 5 dakika da sürebiliyor.

O ara içeride olan ama nedense işlem yapmayan görevli ikinci bayana; yorgunluk ve öfkeyle kendini kontrol edemez duruma gelmiş bir bay hasta yakını, elindeki kağıtları uzatıyor. “Hanfendi” diyor. “Beni Kodlama için altıncı kata gönderdiniz. Ama onlarda bu işlemin burada yapılacağını söylüyor”

Görevli küçük dağları ben yarattım edasıyla ve hasta yakınını sinek gibi gören bir tavırla “Sıraya geçin” deme zahmetinde bulunuyor. “Bakın ben bir saat kuyrukta bekledikten sonra, yanlış yönlendirdiğiniz yere gittim. Tekrar sıraya geçmem” diyor. Hastanenin mülk sahibi karakterli görevli bayan kısa ve öz emrediyor.”Geçeceksin”

O an hasta yakını kendini kaybediyor. 12 saatlik yoldan geldiğini ve saatlerdir oradan oraya koşturulduğunu söyleyen kişi güvenlik görevlileri müdahale etmese camı çerçeveyi indirecek hale geliyor. Belki 15 saniye sürecek işlemi yapmayan görevli, kuyruktakilerin homurdanmalarını duyduğu için artık çalışmaya başlıyor.

Tedavideki başarının hasta moraliyle ve psikolojik durumuyla yakından ilgili olduğunu bize hekimler söylüyor. Bu moralin koridorlarda beklemelerle, koşturmalarla yitirilmesine izin verilmemelidir.

En zor hastalıklara çare bulan Ege Üniversitesi Hastanesi bu basit hizmet hatalarına, yanlış sistem uygulamalarına da bir çözüm bulacak birikime sahiptir.

Hastanede radyoloji ve kan alma bölümleri neredeyse her hastanın ziyaret ettiği yerler. Kalabalıktan, gürültüden, tozdan etkileniyor herkes. Bazıları daha da hassas. Ama oda ne. Koridorlarda makineyle mozaik silme işlemi yapılıyor. Sıkılan suya rağmen, ortalık toz toprak. Hem de hastanın en yoğun olduğu saatlerde. Pes…

Bazen tebdili kıyafet ederek sorunları yerinde görmenin faydaları çok. Tarihimizde yetkililer aksayan işleri, şikayetleri birinci elden görmek, tespit etmek için hep yapmışlar.

Sayın Rektörüm.

Candeğer Yılmaz hocam.

Sizi bir günlüğüne normal bir vatandaş gibi, bir rahatsızlıktan şikayetle randevu almaya, bir doktora ulaşmaya, verdiği kağıtla kan ve sonuç alma işlemleri yaptırmaya, aynı gün yetişmez, bir başka gün mümkünse “mamografi” çektirmeye, “kodlama”yla tanışmaya davet ediyorum. Bilgisayarın hayatımıza getirdiği hızın nasıl sıfırlandığını ve eziyete dönüştürüldüğünü görmeye davet ediyorum. Büyük bir garın bekleme salonunu andıran, değil adım atmak bazen nefes alınamayacak hale gelen bölümlerde insanlarla bir arada olmaya, bu işi başka bir yöntemle çözmeye davet ediyorum.

Elektronik numara verme makinaları da, baka baka boyunların tutulduğu süslü LCD ekranlarda, kaybedilen zamanı geri getirmiyor.


Seyfi GÜL



2805











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)