ISSN 1308-8483
Kitapların Büyülü Dünyası / Zerrin SOYSAL
Zerrin SOYSAL    
  Yayın Tarihi: 15.11.2008    


Kitapların Büyülü Dünyası

Bu katıldığım kaçıncı kitap fuarıydı bilmem; saymadım, çetele tutmadım. Yıllar önce Tarlabaşı’ndaki fuara son katıldığımda kalabalıktan fenalık geçirmiş, bırakın incelemeyi kitapların yanına yaklaşmak bile mümkün olmadığından bir daha gelmemeye karar vermiştim. İstanbul Kitap Fuarı Beylikdüzü’ne taşınınca sırf merakımdan, üstelik de sanat fuarıyla yan yana olduğunu öğrendiğim için fikrimi değiştirdim. Ferah, geniş bir mekandı. Oldukça da tenhaydı. Öyle ki Server Tanilli ile kısa da olsa sohbet etme olanağını yakalamıştım. Son üç yıldır fuar tarihini aylar öncesinden öğrenip planlarımı o tarihleri boş bırakacak şekilde yapıyorum.

Kitap Fuarı’nı benim için özel yapan, o günleri bir şenliğe dönüştüren nedir? Bu sorunun yanıtını tam olarak veremiyorum. Sevdiğim yazarları görme, dinleme, kitaplarını kendi anlatımlarıyla değerlendirme olanağı bulmak mı beni böylesine heyecanlandıran? Sevdiğim bir kitabın yazarını tanımayı çok da arzulamam aslında. Yaratıyla yaratıcısını örtüştüremeyip düş kırıklığı yaşamaktan korkarım.

Beni mutlu eden sanırım onca kitabın bir araya gelmesinin oluşturduğu görüntünün etkileyiciliği. Sayfalardan süzülen enerjinin fuar alanında yoğunlaşıp farklı bir atmosfer oluşturması. Her sözcüğün yoğun bir emekle, bin sancıyla üretildiği düşünülürse aynı çatı altında toplanan binlerce kitabın içinde yatan düşünce üretiminin büyüsü… Birçok kitapseverin ortak tutkusu olan kitaba nesne olarak bağlanıp sevmenin getirdiği güzel duygular da var elbette. Özellikle gerçek tasarımcıların elinden çıkmış sanat eseri kapaklara, sayfalara dokunmanın, kağıt kokusunu pahalı bir parfüm gibi içine çekmenin mutluluğu…

Tanıdığım yazarlarla, yayıncılarla yaptığım konuşmalar hiç iç açıcı değil. Bir dokun bin ah işit misali dert küpü hepsi de. Satışların inanılmaz düşüklüğü, okur sayısının azlığı yetmiyormuş gibi fuar alanında bile göz göre göre, alenen satılan korsan kitaplar bir yana, hepsinin anlatmakla bitmez türlü sıkıntısı var. Devletin kamuoyuna yönelik açıklamalarında okuma yazma seferberliği başlatmış gibi görünürken kitap basılmasını engellemek istercesine işi yokuşa sürmesi, yayıncıların anasından emdiği sütü burnundan getirmesi, teşvik bir yana yüklediği vergi yükü vs. vs… Fuarda organizasyon bozuklukları da had safhada. Öyle ki günler öncesinden söyleşi programlarını inceleyip katılmak için heyecanla saat sayan insanlar salonları dolduruyor ama konuşmacılar yok. Nedeni kendilerine haber verilmemiş olması. İnanılır gibi değil ama bir kitap fuarında bile hala bu kadar amatörce davranışlar sergilenebiliyor. Dershaneler memleketin en ücra köşelerine kadar yayıldıkları gibi kitap sergilerini de adım adım ele geçiriyorlar. Öyle sanıyorum ki bir şeyler yapılmaz, ciddi adımlar atılmazsa birkaç yıl sonra dershane yayınlarının arasında edebiyat ürünü arar hale geleceğiz. Bir kitap fuarında dershane yayınlarının bulunması bile akıl karı değilken bu ur örneği yayılma ürkütücü. İlla orada olmaları gerekiyorsa hiç değilse binanın belli bir bölümünde toplanmaları sağlanabilir diye düşünüyorum. Aynı şey çocuk yayınları ve eğitim araçları için de geçerli. Hafta sonları çok kalabalık oluyor diye sakin kafayla, ilgimi çeken kitapları doyasıya inceleyebilmeyi umarak hafta arası gittiğimde öğretmenleriyle gelmiş çocuk kalabalığıyla karşılaşınca hevesim kursağımda kaldı. Çocuklarımızın kitapla bu şekilde haşır neşir olması elbette çok güzel ama bu hay huy ve kargaşa içinde onlar bu gezilerden ne kadar yararlanabiliyorlar doğrusu merak ediyorum.

Bütün bu saydığım eksikliklere, düzensizliklere karşın 1-9 Kasım arası çoğu günümü Beylikdüzü’nde, kitapların arasında geçirdim. Yuvasına kışlık yiyeceğini taşıyan karıncalar gibi sene boyunca okuyacağım kitapları torba torba eve taşıdım. Yorulduğumda Sanat Fuarı bölümüne geçip güzel resimlerle, heykellerle soluklandım. Kitapsız bir dünya düşünemediğim gibi okumadan yaşamayı da hayal bile edemiyorum. Bütün bu aktardığım sıkıntılarla bile olsa orada olmak güzeldi. Her zaman ve her yerde olduğu gibi oradaki güzellikler de adını bilmediğimiz birçok sessiz kahramanın özverili çalışmalarıyla başarılmıştı. Her fırsatta kitap düşmanlığının sergilendiği, kitabın bütün kötülüklerin anası gibi gösterilmeye çalışıldığı bu topraklarda bizleri kitapsız bırakmayanlara şükranlarımı sunuyor, herkese bol kitaplı, edebiyatla, sanatla zenginleşmiş bir yaşam diliyorum.


Zerrin SOYSAL



1743











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)