ISSN 1308-8483
MARSYAS / Gürbüz SEZGİN
  Yayın Tarihi: 28.11.2008    


MARSYAS

Hermes, Maia'nın haylaz oğlu, Zeus'tan olma, bir mağarada doğduğunda,
Apollon'un sürülerini çalmaya gitmişti doğruca.
Yolda, bir kaplumbağa esinlemişti bir müzik aleti yapmaya.
İçini oyup elde ettiği lyra, ne acılara malolacaktı Marsyas'a.
Haylaz tanrı güya, yakalanmamak için güneş tanrı Apollon'a,
izlerini süpürüp hayvanların, saklamıştı onları bir ağıla, Arkadia'da.
Apollon başvurunca Zeus'a, bir ceza versin diye yaramaz oğluna,
itiraf etmek zorunda kalmıştı babasına.
Hermes, bütün kurnazlığıyla lyrasını hediye edivermişti telaşla Apollon'a.
Apollon da sürüleri bağışladı ona.
Zira büyülenmişti lyranın sesinden ve daha neler vermezdi karşılığında.
Öte yanda, Anadolu'nun batı kıyılarında, Frygya topraklarında,
bir kaval yapmıştı Athena.
O kadar hoş bir sesi vardı ama,
Olympos'a çıktığında, dinletmek için öbür tanrı ve tanrıçalara,
uğradı hayal kırıklığına.
Zira çalarken yüzü bir tuhaf hal alınca,
tanrılar başladı alaya onunla.
Tanrıça, suyun aksinde seyredip kendini, doğrulayınca,
fırlatıp attı kavalı Frygya topraklarına.
Arkasında bir lanet yağdırdı onu bulacak olana,
çarptırılsın diye en büyük cezaya ve acılara.
Bahtsız Marsyas buldu kavalı,
nereden bilecekti başına ne bela aldığını!
Çıkardığı nağmeler öylesine hoştu ki, bütün nymphalar sarmıştı etrafını.
Kısa zamanda ustalaşmıştı.
Her melodi, kavaldan çıkardığı, büyülerdi peri kızlarını.
Günler günleri, aylar ayları kovaladı.
Ama bir gün şeytana uydu ve olanlar oldu.
Kalktı koskoca güneş tanrı Apollon'a kafa tuttu.
Güya kavalı onun lyrasından daha güzel nağmeler çıkarırdı.
Bu böbürlenme, bu sesleniş ta Apollon'a kadar ulaştı.
Geri durur mu Apollon, hemen onu bir yarışa çağırdı.
Kim ki galip gelir, diğerine istediğini yapacaktı.
Çağırıp bütün tanrıları ve Midas'ı, Frygya kralı, bir jüri oluşturuldu.
Böylece yarışma başladı.
Önce Apollon konuşturdu lyrasını, sonra Marsyas kavalını.
Herkes mest olmuştu.
Galiba baştan belliydi jürinin oyları.
Tanrılar tanrıyı, Midas vatandaşını kollamıştı.
Oylama sonrası, tam bir ölüm sessizliği kaplamıştı ortalığı.
Herkesin merakı, galip Apollon'un Marsyas'a ne yapacağıydı,
Marsyas hangi cezaya çarptırılacaktı?
Kuşku götürmezdi tanrının kıskançlığı.
Bir de söylenir ki, yenişememiş iki yarışmacı.
Bunun üzerine, tersinden çalmayı önermiş akıllı tanrı.
Zira lyra, tersine çalınabilen bir çalgıydı.
Oysa Marsyas, zavallı, tersinden çalamazdı kavalını.
Her ne olursa olsun, sonunda Apollon galip sayılacaktı
ve kesindi Marsyas'ın cezası.
Herkesin gözü önünde Apollon zavallıyı bir ağaca astı.
Zalim tanrı, elinde bıçağı, derisini yüzmeye başladı, canlı canlı.
Bu garip cezaya tanrılar bile şaştı.
Midas, ağlamaklı, bu iğrenç manzaraya hiç bakamadı.
O da bekliyordu ceza sırasını.
İşini bitirdikten sonra acımasız tanrı, onun kulaklarını uzatacaktı.
Koskoca kral Midas, eşek kulaklı, insan içine çıkamayacaktı.
Seyredenler arasında, güzelim nymphalar da vardı.
Kulaklarında Marsyas'ın çığlıkları,
gözleri önünde tanrının acımasızlığı,
hep birden ağladı, ağladı, ağladı...
Gözyaşları sel gibi aktı, dere oldu ve Marsyas'ın adını aldı.
Marsyas çayı, çok sonraları adını Çine çayına bırakacaktı.
Derler ki Apollon pişman olmuş, utanmış yaptığından ve kırıp atmış lyrasının tellerini.
Ama ne fayda, akıyor Çine çayı hala, duyurarak iniltilerini;
yayıyor etrafa Apollon'un zalimliğini;
öğretiyor tüm dünyaya bir tanrının ne kadar adaletsiz olabileceğini.
Görebiliriz hala Hierapolis tiyatrosundaki kabartmalarda Marsyas'ın çektiklerini;
ayrıca, Roma lahtinde, Louvre'da, bu yürekleri kabartan acımasızlığın büyük resmini.
Aydın'dan yola çıkıp Muğla'ya giderken heyecan içinde,
kıvrım kıvrım yol kenarında akar Marsyas çayı, ince ince.
O vakit fark edersiniz toprağın verimsizliğini hayretle,
bereketli topraklara rağmen çevresinde;
yanmış gibi görünen yuvarlak kayaları birbiri üstünde.
Kulak verdiğinizde çaydan gelen sese, huşu içinde,
Marsyas gelir gözler önüne, işkencede.
Acımak gelmez içinizden bu talihsize,
sadece, iki çift gözyaşı dökersiniz siz de.
Bir de, arabanızı kenara çekip dua edersiniz belki de,
Hiçbir talihsiz böyle bir ceza görmesin diye.


Gürbüz SEZGİN

anteros59@hotmail.com


2030











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)