ISSN 1308-8483
Alo..Alo.. Diyorum,<br>Cebimizdeki Ve Tepemizdeki <br>Tehlikeden Haberiniz Var Mı? / Nilgün ÖZARAR
Nilgün ÖZARAR    
  Yayın Tarihi: 28.11.2008    


Alo..Alo.. Diyorum,
Cebimizdeki Ve Tepemizdeki
Tehlikeden Haberiniz Var Mı?


Hayatımızın ayrılmaz parçalarından biri olan cep telefonları ve onların baz istasyonlarının gelecekte başımıza açacağı tehlikelerden haberiniz var mı?

Zaman zaman gazetelerde ve tv de flaş flaş haber olarak geçen ama sonradan unuttuğumuz bu cep telefonlarının yaydığı radyasyondan biraz rahatsız oluyor ama hemen unutuyoruz. Kısa süreli önerileri uyguluyoruz:
Üstümüzde taşımamaya,yatarken baş ucumuzda bulundurmamaya, çocuklardan uzak tutmaya vs vs gibi….
Ama asla ondan vazgeçemiyoruz ve o olmadan hayatımızın nasıl olduğunu unutarak devam ediyoruz..
Oysa sağlığımızı tehdit etmesinden öte onun yüzünden nelerimizi yitirdik hiç düşündünüz mü?
Birbirimize ulaşmak için telefon santraline telefon yazdırıp saatlerce beklerken birbirimize neler söyleyeceğimizi düşünerek, düşleyerek geçirdiğimiz o romantik saatlerimizi ve duygularımızı kaybettik.
Kısa msg denilen SMS yüzünden konuşma kabiliyetimizi ve cesaretimizi kaybettik.
Daha az kontör kullanmak için güzelim Türkçemizi kısaltmak için abuk bir lisan geliştirip dilimizi kaybettik.
Artık her noktada her yerde her saniyede ulaşabilmek ve ulaşmak için özel hayatımızı ve mahremiyetimizi kaybettik.
Yalan söylemek doğru değildir ama bazı beyaz yalanlar vardır ki çok önemli bir konuda hayatidir, yalan söyleme yetimizi kaybettik.
Ödediğimiz kontör paraları ve faturalar yüzünden paramızı kaybettik.
Onun sadece bir haberleşme cihazı olduğunu unutarak, bir üst model dalgasına kapılıp, tüketim çılgınlığında onu bir asalet, bir gösteriş objesi gibi kullanarak onurumuzu kaybettik.
Bu listeyi daha uzatmak istemiyorum.
Bu GSM şirketleri şimdi el ele verdiler biliyorsunuz, kimin hattı kimin cebinde belli değil ne kadar GSM o kadar baz istasyonu.
Esas siz şimdi bu BAZ (Beden Arıza İstasyonu) sağlığımıza yaptıklarına bir bakın.
Aşağıdaki bilgiler, Balıkesir Barosu Çevre Komisyonu Dönem Sözcüsü Av Necdet Bayhan’ın basın açıklamasından alınmıştır.

“Baz istasyonu: GSM iletişimin kapsama alanını genişletmek için bina çatılarına kurulan genellikle kutu şeklinde birkaç m. Boyunda, 2 çubuk antenle bir çanak antenden oluşan ve mikrodalga yayan cihazlar.

Baz istasyonlarının çevreye zararları:

Vücudumuzdaki manyetik alanlar doğal çevremizdeki yer kürenin manyetik alanı ile uyum içinde, Baz istasyonlarının çevresinde elektromanyetik alan oluşmakta ve oluşan bu elektromanyetik alan insan vücudundaki ve doğal çevredeki elektromanyetik alandan fazla olması sebebiyle mevcut uyum bozuluyor, bu da elektromanyetik kirlilik adı verilen bir tür çevre kirliliğine neden oluyor. Bu kirlilik sağlığımızı nasıl etkiliyor?

- Dokuların ısınması(temel etki)
- Hücrelerin kimyasının bozulması (kimyasal etki )

Bu iki etki:

Hücrelerin yapısını bozuyor, hücrelerin deforme oluşu, hücre zarlarının birbirine yapışması hücre zarlarında deliklerin açılması sonucunu doğuruyor. Sonuç:
Bağışıklık sistemi zayıflar
Hücreler arası aktivite bozulur,
Hormon salgısını etkiler,
Libido azalmasına yol açar,

Embriyonlarda anormal gelişmelere neden olur (sonuç kanser).
Baz istasyonlarının hücrelerde yarattığı bu tahribat sonunda:
Bu elektro manyetik dalgalara maruz kalanlarda kısa vadede;
Başağrısı, baş dönmesi, depresyon, sinirlilik, uykusuzluk, unutkanlık gibi sonuçlar yarattığı…

Orta ve uzun vadede;
Alzheimer, Parkinson, Multip Sklerezo gibi dejeneratif beyin hastalıkları ve DNA bozulmalarına yol açıyor.
Kanser yapıcı etkiler oluşuyor, dolayısıyla lenf kanseri, erbezi tümürü, çocukluk kanseri gibi kanserlere de yol açıyor.
Mikrodalgaların cinsel yaşama etkileri ise: (dölün dölyatağında ölmesi, adet bozuklukları, östrojen artışı nedeniyle gebeliğin tehlikeye girmesi, düşüklerin artması), gibi etkileri tespit edilmiş.
Yine bu elektro manyetik dalgaların göze, kana ve kulağa olan zararları da kanıtlanmış gerçeklerdir.”
.
GSM şirketlerinin sırf daha çok kar ve para kazanmak amacıyla sanki bilimsel otorite imiş gibi toplumu yanlış yönlendirdiği, Telekomünikasyon kurumunun da sanki tek otorite imiş gibi davrandığını üniversitelerin ve akademik odaların devre dışı bırakıldığı ve halka kapalı kapılar ardında onlarca baz istasyonu açılma kararlarının verildiğini görüyoruz.

Sağlıklı yaşam hakkı Anayasamızın 17 ve 56. maddelerinde: “herkes sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olup, bu konuda hem devlet hem de bireylerin hak ve ödevleri vardır” hükmüyle güvence altına alınmıştır.

GSM şirketlerinin vurdumduymaz, kar hırsı ile açtıkları bu baz istasyonlarına karşı hepinizi duyarlı olmaya davet etmek istiyorum.

Hiçbirinizin cep telefonlarına ve gelişmiş teknolojiye karşı olmadığınızı biliyorum.

Ancak insan sağlığının teknolojiden önemli olduğunu, bu nedenle GSM şirketlerinin karlarından fedakarlık yaparak, bu kadar zararları olan baz istasyonlarını yerleşim alanları dışında kurmaları gerekmiyor mu?”

Valilik ve kaymakamlıklar ile belediyelerin de bu konuda sorumlulukları bulunuyor, biliyorsunuz GSM şirketlerinin müracaatları üzerine illerde ve kaymakamlıklarda oluşturulan kurullar bunlara izin veriyor.

Ama bu kurumlar yetkilerini halk sağlığı için kullanmıyorlar, sadece teknik düzeyde bir karar veriyorlar.

Belediyelerin de yapabilecekleri şeyler var: Son olarak Altınoluk'ta açılacak bir baz istasyonu mahalle sakinlerinin tepkisini çekince ve bu direnişe dönüşünce baz istasyonunun kurulacağı yapı Altınoluk belediyesince mühürlendi. YAŞASIN!

Demek ki halk tepki verirse oluyor!....

Şimdi hepinizin çevrenize bir bakmanızı istiyorum!

Alo.. alo.. diyorum, beni duyuyor musunuz?


Nilgün ÖZARAR

nilgun.ozarar@gmail.com


1570











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)