ISSN 1308-8483

FOÇA’DA “ KÜLTÜR VE TARİH TURİZMİNİN” ÖNEMİ
  Yayın Tarihi: 14.1.2015    


FOÇA’DA “ KÜLTÜR VE TARİH TURİZMİNİN” ÖNEMİ



Milattan önce 10. yy’da Dorlar’ın baskısı ile Yunanistan’ın orta kesiminden gelen Aolisler, bugünkü Aliağa yakınındaki antik kent Kyma’yı başkent olarak kurduktan sonra, oradan yayılarak antik kent Symirna (Bayraklı), Larissa(Buruncuk), Pitane(Çandarlı) gibi birçok şehrin yanısıra antik kent Phokaia (Foça’yı) da M.Ö. 900-850 arasında kurmuşlardı.

Aolisler Foça’ya geldiklerinde, o dönemde dağılan Hitit İmparatorluğu’nun uzantıları olan ve bu coğrafyada yaşayan yerliler (Pelasker) vardı. Aoulis’lerin Phokaia’yı (Foça’yı) kurmalarının üstünden yaklaşık bir asır geçtikten sonra İyonlular, Auolisler’in başkenti Kyma’ya giderek Aolis yönetiminden Foça’ya yerleşmek için izin aldılar. Yerleşim iznini alan İyonlular o zaman ada olan bu günkü Kaleiçi’ne yerleştiler. Henüz daha o zaman adı belli olmayan (Phokaia) ismi Aulisler mi yoksa İyonlular tarafından mı verildiği tam olarak belli değil. Belli olmamakla beraber İyonluların bu ismi verdiği üzerinde otoriteler fikir birliği içindedirler. İyonluların kurdukları şehirler arasında, Milet ve Phokaia diğer şehirlere göre kültürel, ekonomik ve ticari olarak çok daha fazla gelişmiştir. Foça İyonlular zamanında Akdeniz’de her bakımdan çok önemli bir şehir olmuştur. Bu çerçevede Foçalılar, Miletli İyonlularla bugünkü Samsun’u ve Mısır deltasında Naukrakis şehrini birlikte kurmuşlardır.

Perslerin Phokaia (Foça) Kuşatması

Bundan sonra Phokaialı İyonlular Miletlilerden bağımsız olarak tek başlarına Lapseki’den başlayarak, başta Massalia (Marsilya) olmak üzere İspanya’da - İtalya’da çok sayıda koloniler kurmuş ve ticaretlerini Akdeniz’de genişletmişlerdir. İyonlular şehircilikte - kent yaşamında - ticarette özellikle gemi yapımında çok ileri olmakla beraber diğer İyon şehirleriyle birleşerek askeri güç yaratmak için ordu kurmamışlardır. İzmir’in güneyinde Kolophon (Değirmendere) ile Milet arasındaki 12 İyon şehir devleti birbirine din birliği ile sıkı sıkı bağlı yaşamışlardı. Ancak orduları olmayan bu şehir devletleri, gelen baskılara mukavemet gösterememişlerdi. Bu çerçevede Perslerin, İyon şehirlerini bir bir kuşatmasına karşı koyamamışlardı. Buna Foça da dahildir. Persler Foça’yı kuşattıktan sonra, Perslerden teslim için bir gün süre isteyen İyonlular gece gemilerle Phokaia’dan ayrılarak şehri Perslere bırakmışlardı. Şehirden uzaklaşırken denize bir kılıç atmışlar. “Kılıç kendiliğinden su üstüne çıkarsa Foça’ya yeniden döneriz” söylemiyle kentten ayrılmışlardı. Foça’dan ayrılan İyonlular daha önce Akdeniz’de kurdukları diğer kolonilere yerleşmişlerdi.

Athena Tapınağı’nın Yıkılışı

Bir daha asla geri gelmemek üzere giden, Phokaialıların bir bölümü gittikleri bazı yerden Phokaia’ya geri döndüler. Döndüklerinde şehrin surlarında nöbet bekleyen Persli askerleri öldürdüler ve şehre giremeden şehirden uzaklaştılar. Ancak ertesi gün askerlerini ölü bulan Persler bu duruma çok kızmışlardı ve bunun karşılığında en ağır nasıl cezalandırabiliriz düşüncesiyle, dinlerine düşkün olan ve din birliğiyle yaşayan İyonlular için çok önem ifade eden Athena Tapınağı’nı yerle bir etmişlerdi.

Büyük İskender’in Gelişi

Persler (Phokaia) Foça’da, Makedonyalı Büyük İskender Phokaia şehrini kuşatana kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bergama, Büyük İskender zamanında çok gelişmiştir. Bizanslıların Foça dahil diğer İyon kentlerini ele geçirinceye kadar hüküm süren Büyük İskender İmparatorluğu’nu Foça’da sürdürmüştü..

Bizans Dönemi

Bizanslılar zamanında da Foça’ya şap madenlerinden dolayı çok önem verilmişti. Şap ve mor renk üretiminden dolayı emsallerinden çok kıymetli olan şap madeni sayesinde, Cenevizli Zaccaria kardeşlerin döneminde, 13. yy’da, Foça kendinden söz ettiren önemli bir şehir olmuştur.

Bizanslılar döneminde özel izinle 1275’den itibaren Foça’ya yerleşen Cenevizli Benedetto - Manuele Zaccaria kardeşler, Yenifoça’daki şap madenlerinin işletmeciliği ve pazarlaması sayesinde, Foça’yı ticari-ekonomik ve yaşam standardı bakımından çok ileri taşımışlardır. Hatta 1307 yılında Yenifoça’yı kurmuşlardı.

Osmanlıların Foça’yı Alışı

1454’de Osmanlıların eline geçen Foça ve Yenifoça‘da Osmanlı kültürü hakim olmuştur. Osmanlılar zamanında başta Fatih Camii olmak üzere hamamlar, çeşmeler, köprüler yapılmış, köyler kurulmuştur. Bunlardan bir tanesi olan Kozbeyli Köyü, marka ve butik köy olacak kadar önemlidir. Bir o kadar da ayağa kaldırılmaya, kültür turizmine kazandırılmaya muhtaç olan, eski Kartdere ve Sazlıca Rum köyleri de (Küme Evleri) önemlidir.

Üzerinde doğrudan ve dolaylı dokuz kültürün bulunduğu, otuzüç asırlık tarih üzerinde yaşanan, Foça ve civarında “Tarih Ve Kültür Turizmini” başlatmak, geliştirmek, tanıtmak ve kalıcı kılmak için sürekli yazmaktayım. Bu sayede yetkili-yetkisiz herkesin Foça’da tarih ve kültür turizminin gelişmesi hususunda dikkatini çekmeye çalışmaktayım.

Bu alanda aynı doğrultuda emek sarfeden, seçilmiş ve atanmış yetkililerin bulunduğunu da mutlulukla izlemekteyim. Ancak; ilçemizde tarih ve kültür turizminin geliştirilmesi için kesintiye uğratmamak üzere, hız vermek gereklidir. Oysa dağınık düzende, birinin ötekinden, ötekinin berikinden haberi olmaksızın yapılan çalışmaları, koordine edebilecek, halkı bu uğurda bilgilendirebilecek bir tüzel kişiliğe acilen ihtiyaç vardır. Bu konu, her kesimin iştiraki ile birlikte yapılacak bir toplantıda gün ışığına çıkarılmaya muhtaçtır.




Köklerini araştıran 5 kişilik Marsilyalı Genevieve Carayon Mifsud Ailesi Foça’yı ziyaret etti.

24-25 Aralık 2014’de köklerini araştırmak üzere eşi Jean ve çocukları Christofher - Alexsandra – Thio - Victor’u alarak Marsilya’dan Foça’ya gelen bayan Jeffy Genevieve CARAYON MİFSUD başta Kaleiçi ve kazı alanını, Athena Tapınağı çizimlerini - Antik Tiyatro Alanı’nı gezdikten sonra çocuklarına kaldıkları otelin lobisinde köklerinin Foça’dan geldiğini anlattı. Kaldığı otelin anı defterine duygularını yazan bayan Jeffy, Foça’ya tekrar geleceğini ifade ederek ilçeden ayrıldı. Bu manada bayan Jeffy Genevieve Carayon Mifsud ailesi, bu yazının yazılma gereğini, bir kez daha ortaya koymuştur.

Eşgüdümlü işlerin aynı anda başlatılıp, aynı anda tamamlanması gerekir. Zaman kaybetmeden başta Marsilya – İtalya (özellikle Ceneviz Bölgesi) ve Yunanistan’da çalışmalar yapmak için doğru düğmeye basmak gerekmektedir.

“En uzak mesafeye varmak, ilk adımı atmakla başlar.” (Çin atasözü)













Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com



Okunma: 1589









   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)