ISSN 1308-8483

Kıymayın Karadeniz’e
yol öyküleri   

Işık Teoman    
  Yayın Tarihi: 3.7.2015    


Kıymayın Karadeniz’e



“Orman denizinde yeşile bulandık” diye yazmıştım 2008 yılında, Karadeniz gezisinden döndükten sonra bu sayfalarda, okumuşunuzdur. “Sinop'tan başlayıp Sarp Kapısı'na kadar süren Doğu Karadeniz gezisinde orman denizi içinde yüzdük, yeşille iç içeydik. Özgür ortamda bir ağaç olup, kök salıp yerleşmek istedik bu doğal güzelliklerin arasına. İzmir'den çıkıp, onlarca il, ilçe ve köyü kapsayan gezi sonunda yaklaşık beş bin kilometre yol kat ettik” diye yazmıştım. Gezi sırasında otoyol kabusundan söz etmiştim, bir de ormanın içine yapılan çok katlı yapılar canımızı sıkmıştı.



İzmir’den o gün tek başıma çıktım aracım ile yola, “yorulduğum yerde kalırım” dedim. Ilgaz Dağları’nda pilim bitti. Ormanın içinde salaş bir otelde konakladım. Sabah heyecanla yola koyuldum, Ayancık’ta eşim Ayşe ile buluştuk ve Karadeniz gezimize başladık. Yeşil, yeşil yemyeşil…. Bu geziyi yaklaşık yedi yıl önce gerçekleştirmiştik. O günden bu güne, otoyolun dışında, Karadeniz’e HES’ler yapıldı, güzelim pırıl pırıl akan dereleri kuruttular, habitat yok edildi, endemik bitkileri ara ki bulasın. Onlar da yetmedi, nükleer santral yapımına soyundular. O da yetmedi denizi doldurdular havaalanı yaptılar. İhtiyaç ya. Sanki yıllardır orada yaşayanlar uçakla gelip gediyor eşine dostuna! Bir de okuduk ki, Rize’de deniz dolduruluyor cami yapılacak. Söyleyecek bir şey kalmadı derken gazetelerde çok küçük bir haber olarak yer alan “Yeşil Yol” projesini okuyunca kan beynime hücum etti. “Ayıptır, günahtır, yazıktır, kıymayın, yapmayın” dedim. Sosyal medyada paylaşmaya çalıştım. Kimsenin umurunda değil.



Projeye bakın: adı “Yeşil Yol” neymiş efendim Karadeniz yaylalarını birbirine bağlayacakmış, neymiş efendim yayla turizmine çok büyük katkıları olacakmış. Rant kafalı adamlar yaylanın ortasından 2 bin 600 kilometre uzunluğunda yol geçer mi? Dünyanın hangi ülkesinde böyle aptal bir proje uygulamaya konulmuş. İnsanlar tek bir endemik bitkiyi bile korumak için takla atarken, biz Karadeniz’in doğal güzelliğini özel yapısını bozmak için elimizden geleni yapıyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Ayder Yaylası’ndan Kavron Yaylası’na geçerken yedi metre genişliğinde gelişli gidişli bir yoldan seyahat edeceksiniz! Ne güzel değil mi? Yeşili görmeye, doğallığı yaşamaya gidiyorsunuz, sizi yeşilin içinde uzun ince bir yol karşılıyor! Yazıktır, gerçekten yazıktır. Birileri çıksın durdursun diyeceğim ama ülke öyle bir konuma geldi ki! İtiraz edenlere öyle garip tepkiler yapılıyor ki! Ekonomi, turizm, bütçe, cari açık, enflasyon, rant, gelecek; bunlara benzer açıklamalar.



“Ben eski Karadeniz’i geri istiyorum” diye kampanya başlatmaya kalksam, ne kaldı ki geriye! Sahil otoyol oldu. Deniz doldu havaalanı yapıldı. Dereler kurudu HES’lendi. Yaylalar imara açıldı. Bir de nükleer santral tamamlandı mı! Doyamazsın tadına… Sanki tüm bunlar yetmiyormuş gibi: “Yeşil Yol” 2 bin 600 kilometre uzunluğunda yedi metre genişliğinde geliş-gidiş! Neyse ki, doğal yapısı ve nemli iklimiyle orman yangınları yaşanmıyor da ağaçlar o bölgenin Karadeniz olduğunu hatırlatıyor. Ben eski Karadeniz’i geri istiyorum. Otoyolu olmayan, tünelleri bulunmayan, dereleri gürül gürül akan! Ben Karadenizlileri geri istiyorum. Tadına doyumsuz fıkralar üreten, kentine, doğasına, ormanına, yeşiline ve tarihine sahip çıkan insanları istiyorum. “Yalakalık yapacağım” diye denizi doldurup cami yapan, yayla turizmi diye yeşili ortadan ikiye bölen kafalara karşı çıkan direnen Karadenizlileri geri istiyorum.































































































Işık Teoman
isikteoman@gmail.com



Okunma: 960









   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)