Yazlık evimiz Yenifoça’da bir sitenin en köşesinde, çevreye hakim bir konumdadır.
Bir yanıyla deniz havası, diğer yanıyla da dağ havası alır. Balkonuna oturduğunuzda, önümüz geniş bir yeşil alana bakar; diğer yanımız da zeytinliklere...
Bahçemizde nar, kiraz ve sedir çamı ağacı vardır. Bahçeyi çevreleyen duvarın dışında da dut, çam, zeytin ağacı ile iğde ağaçları dizilirler. Ağaç aralarına serpiştirilmiş zakkumlar yeşilliği tamamlar.
Bahçe bütünüyle çimle kaplıdır ve kenarındaki çiçekliklerde her türlü çiçeği görebilirsiniz. Ha... bir de bahçenin içinde şemsiye gibi açan bir karadut ağacımız vardır. Arka küçük bahçede de hobi olarak oyalanacak bir sebzelik vardır.
Evimiz tripleks olup 3 oda 1 salondan ibarettir. Bir çekirdek aileyi rahatlıkla barındırır. Evimizin dayalı, döşeli olmasının yanı sıra, bakımlı bahçesi, balkonu çevreleyen pergolası ve bahçeyi sınırlandıran çitleri, dışarıdan geçenler tarafından dikkat çeker.
Şimdiye kadar anlattıklarım, evin maddi yanları ve karşıdan görünümüyle ilgili idi. Şimdi size, bu yazlık evi bize sevdiren, hakkında yazmaya yönlendiren subjektif yönlerini anlatacağım:
Ben sabahları erken kalkarım. O sıra insanlar gibi doğa da uykudadır. Ben bahçeye bakan balkona oturduğumda cümbüş başlar. Doğanın kımıldanışı duyulur. Börtü böceklerin sesleri, otun kökün kokusu etrafı sarar. Bütün bu cümbüşe, kuşların ötüşleri kulağa bir müzik gibi yayılır. Renkli bir kelebek uçarak konar çiçeklerin üzerine; bir günlük ömrü kaldığına inanmaksızın.
Ağaçların sık dalları, kuşların yuvasıdır. Yaprakları yeşilin her tonunu taşırlar. Bütün bu yeşilliğin çok üstünde masmavi bir gökyüzü ve bembeyaz bulutlar atmosferi tamamlar.
Yerdeki karıncalar, küçük bir kırıntıyı zorlukla taşımaya çalışırlar, Ağustos böceğine inat.. Duvarın üstünden bir kedi geçer. Uzaktan dağın eteğinde bir çoban ve koyunları belli belirsiz görünürler.
Balkona açılan sürmeli bir kapı ve küçük bir pencere vardır. Bu pencerenin önüne koyduğumuz fesleğen, esintiyle birlikte, koku ve rayihasını salona üfler.
Kuyu suyu ile suladığımız bahçe de, boynu bükük çiçekler suyu içer içmez canlanırlar. Kuyu suyumuz temiz ve soğuktur. Sıcak günlerde, çocuklar ve torunlar, birbirlerine hortum tutarak su şakaları yaparlar.
Komşuluk ilişkileri İzmir'e nazaran daha sık ve içtendir. Günlük yaşam dış mekanlarda geçtiği için, herkesin yediği, içtiği, oturduğu kalktığı herkesçe görülür.
Özenle pişmiş yemek, bir tabakla tadımlık olarak komşuya gönderilir. Tabak mutlaka karşılık bir yiyecekle iade edilir.
Çay, kahve sohbetleri, okey partileri ve mangal keyfi günü tamamlar. Bu arada gece pazarını da burada anmak lazım.
Sabah yürüyüşleri, erken denize girmeler, denize nazır (simit, peynir, çaydan oluşan) kahvaltı, güne başlamanın bir parçasıdır.
Ve akşam üzeri, denize sıfır masalarda, buzlu bira içmenin keyfiyle gün tamamlanır.
