MÜSTERİHİM MORALİM SIFIR / Ahmet Zeki YEŞİL
Ahmet Zeki YEŞİL

Ahmet Zeki YEŞİL

MÜSTERİHİM MORALİM SIFIR



Müsterihim, rahatım ama moralim sıfır. 'Berhudar olmak' ya da 'bertaraf olmak' iÅŸte bütün mesele bu... Kimse tüketmesin nefesini, dağıtmayacağım kederimi. Çünkü bir çekincem, iki soru iÅŸaretim var. ‘A'dan ‘Z'ye karşıyım. Bu interaktif bir durum. Atama asla söz konusu deÄŸil. Öyle olsa, tayini olur, terfisi olur. Sonuç olarak, bu memleket meselesi, ayakkabı köselesi deÄŸil. Hepimiz kardeÅŸiz, amcaoÄŸlu falan zannedilmesin. Ekip güzel, hava güzel, deniz güzel, ortam samimi… Çaylı, kahveli önemli ziyaretlerde bulunuyoruz. Halkın nabzını tutuyoruz, “Şükret haline, çarpılırsın valla” diyoruz. Ayrıca tesisat yeterli mi, bakıyoruz. Koyun, karpuz falan kesiyorlar, bize. Kahve içip sallıyoruz, sonra memleketin falına bakıyoruz. BoÄŸaza karşı oturmuyoruz, araziye yayılıyoruz. Bu nedenle, oturduÄŸumuz yerden deÄŸil, yattığımız yerden yazıyoruz. Oysa bize yazılı veya sözlü bir mesaj verilmedi. O halde, aÄŸzımıza geleni söyleme hakkımız var. O var, bu var fakat ince bir fikrimiz yok. Dolayısıyla, fikir alışveriÅŸinde bulunamıyoruz. Herkes aklını ortaya koyuyor, çok güzel ortak akıl oluyor. GüzelliÄŸi ÅŸurada, ortadan lazım olduÄŸu kadar alıyoruz…

‘Siz akıllı adamsınız’ dedikleri için iÅŸimizi gücümüzü bırakıp geldik buraya. Hava alsın diye gönül penceremizi sonuna kadar açtık. Derdimiz, milletin ateÅŸini söndürmek. Haliyle su döküyoruz, bu kez sulanıyor proje. Kırmızı çizgilerimiz pembeleÅŸiyor. Oysa kimseyle su problemimiz yok. Modacı Zeynep Tunuslu, Tunus’un neresinden? Sosyetik güzel İvana Sert, neden sert? Haydar Dümen, ne dümen çeviriyor? Bunları canlı müzik eÅŸliÄŸinde araÅŸtıracağız. Nerede bir arıza, sıkıntı varsa giderilecek. Motorun yağına, suyuna bakılacak. Not alacağız, not vereceÄŸiz. Trafik müfettiÅŸiyiz sanki. DoÄŸal olarak insanlara, “Korkmayın bir ÅŸey olmayacak, acımayacak!” demek zorundayız. Sonra bunları rapor haline getirip, ilgililere götüreceÄŸiz. İlgililer ilgilenmezse, bizi hiç ilgilendirmez. Zaten kimseyi ikna gibi bir derdimiz yok. İsteyen inanır, istemeyen Kadir İnanır. Onların yaptıkları ortada, bizim yaptıklarımız kenarda. Olmaz böyle! Biz aslında postacılık yapıyoruz. Mektupların puluna dilimizi asla deÄŸdirmiyoruz. Yani iÅŸin teknik kısmında deÄŸiliz. Sözle, temasla, diyalogla tahrik olmamız mümkün deÄŸil. EÄŸer öyle olsaydı, ben şöyle bir ÅŸeye vallahi girmezdim.

GidiÅŸat iyi… Ancak bizi öpenlerin sayısı yeterli deÄŸil. Ayrıca tabandan gelen aşırı destek yüzünden gıdıklanıyoruz. Bu arada, bizden iÅŸ ve aÅŸ istenmesini gayri ciddi görüyorum. Çünkü biz insanların sesini dinlemek istiyoruz. Yanık seslere gazoz ısmarlıyoruz. Bir anlamda, Orhan Baba’nın yapamadığını yapıyoruz. Elimizi taşın altına koyduk, ayağımız boÅŸta kaldı. Milletçe önümüzün aydınlanması amacıyla el feneri tutuyoruz. Karanlık bir nokta olmasın. Her ÅŸey ÅŸeffaf olmalı görüşünden hareketle, gayet ince giyiniyoruz. İsterseniz bakın, içimiz dışımızdan güzel bizim…


Ahmet Zeki YEŞİL




30 Nisan 2013 Salı / 4283 okunma



"Ahmet Zeki YEŞİL" bütün yazıları için tıklayın...