
Doç. Dr. B. Nazan Walpoth
Alzheimer kahve iliþkisi
Son yýllarda yapýlan araþtýrmalar, kahvenin Alzheimer hastalýðýnýn önüne geçtiðini ya da iyileþme sürecine katkýda bulunduðunu ortaya koyuyor.
“Bir fincan kahvenin kýrk yýl hatýrý vardýr” der büyüklerimiz. Osmanlýnýn dünyaya hediyesi: Türk kahvesi. Aktarýlan bilgilere göre 2. Viyana Kuþatmasý (1683) sonrasý Osmanlý ordularý geri çekilirken geride çuvallar dolusu kahve býrakýr. Avusturyalýlar, kahveyi, baþlangýçta hayvan yemi zanneder. Osmanlýlarý tanýyan Georg Kolschitzky, bu çuvallarýn kendine verilmesini ister ve bunlarý sermaye yaparak Viyana’da kahve içilen bir yer açar. Böylece Avusturyalýlar ilk kahve ile tanýþýr. Anadolu’dan Avrupa’ya kahveyi ilk olarak 17. yüzyýlýn baþlarýnda Venedikli tüccarlar götürür. 18. yüzyýlýn ilk yýllarýndan itibaren kahve içimi Avrupa’da, Dünya`da yaygýnlaþýr. Kahve, kültürümüze o kadar yerleþmiþtir ki neredeyse her yemekten sonra tüketilir. Ayrýca bendeniz gibi kahve içmeden sabah kendine gelemeyen çoktur.
Son yýllarda yapýlan araþtýrmalar, kahvenin Alzheimer hastalýðýnýn önüne geçtiðini ya da iyileþme sürecine katkýda bulunduðunu ortaya koyuyor.
Alzeheimer`in tam nedeni henüz bilinmezken yeni çalýþmalar serbest radikallerin indüklediði oksidatif stresin hastalýk patogenezinde (hastalýk oluþumuna) etkili olduðu yönünde Kahve çekirdeklerinin 1000’in üzerinde antioksidan içerdiði düþünülürse koruyucu etkisi anlaþýlmakta. Hatýrlatalým Kahve ayrýca fitofenol (klorojenasit) acýsýndan da zengin.
Kahvenin uyarýcý etkisi sýnýr hücre membranlarýndaki adenozin reseptörlerine baðlanmasý ve adenozinin serbest kalmasý ile ilgilidir. Adenozin serbest kalýnca yorgunluk azalmakta ve daha uzun uyanýk kalmaktayýz. Yaþanan her dekatta (10 yýlda ) yaklaþýk % 7-10 reseptor kaybetmekteyiz bu da kahvenin beyinde uyarýcý etkisini azaltmakta. Ayrýca çok kahve içme ile de gelen tolerans bu uyarýcý etkiyi azaltmaktadýr.
Almanya`dan bir ekip 15 gönüllü denekte PET ile (bir nükleer tip görüntüleme tekniði) beyin görüntülemesi yapmýþlar, günde 4-5 fincan kahve ile beyindeki adenozin reseptörlerinin % 50 sinin bloklandýðýný görmüþler. En çok beyinin talamus (enformasyon alma), hipokampus (öðrenilen bilgiler, kýsa zaman ve uzun zaman hafýzasý) ve asosiyasyon korteksinde (beynin çeþitli bölgelerinin içerik merkezinin birleþme yeri) etkisi görülmüþ.
Kahvenin beyin üzerine olan etkisi ile ilgili tartýþýlan baþka bir mekanizma ise beyindeki moleküler makaslarýn kahve ile baskýlandýðýdýr. Bu moleküler makaslar yani sekretazlar amilod proteininin ön proteinini bölerek beyin için tehlikeli beta amilodin (Alzheimerin oluþmasýna sebep olduðu düþünülen protein) oluþmasýný engellerler. Kafeinin ayrýca da beyindeki yangýyý baskýladýðý dolayýsýyla da bu yoldan da beta amilod oluþumu engelediði düþünülmekte.
Dolaysýyla son yýllarda artýk kahve içenler saðlýklarý için kötü bir þey yapmadýklarýný biliyorlar.
Aslýnda kahve ve Alzheimerin iliþkisi Portekiz’den gelen bir araþtýrmada tesadüfen fark edildi. Alzheimer olan insanlarýn olmayanlara göre son 20 yýlda daha az kahve tükettiði gözlenmiþ ve bu da bu konuda yapýlan araþtýrmalarýn doðal olarak kahveye yönelmesine sebep olmuþtu.
2009 yýlýnda Finlandiya`dan gelen 21 yýllýk bir zaman dilimini kapsayan ve baþta 2000 kiþiyi dahil eden bir araþtýrma olan CAÝDE araþtýrmasý (Finnish Cardiovascular Risk Factors, Aging and Dementia) yayýnlandý. Buna göre denekler 1972, 1977, 1982 ve 1987 yýllarýnda günlük kahve içimine göre gruplandýrýldý ve incelendi. Günde 0-2 kahve fincaný içenler, 3-5 kahve fincaný ve 5’den fazla kahve fincaný içenler gibi. 1998 yýlýnda yani 21 yýl sonra hayatta kalan veya araþtýrmaya halen dahil olan 1409 denekte demans þýklýðýna bakýlmýþ. 61 hastada demans görülmüþ ve bunlarýn 48.nde Alzheimer saptanmýþ. Sonuçlara göre orta yaþtan itibaren düzenli kahve içen deneklerde az ya da hiç içmeyen deneklere göre daha az sýklýkta Demans görülmüþ. En çok Demans risk azalmasý iþe % 65 lik bir oranla 3-5 fincan Kahve içen grupta görülmüþ (sonuç diðer kofaktörler elemine edilince de deðiþmemiþ).
Yeni bir çalýþmanýn yazarlarý olan Gary Aerndash ve çalýþma arkadaþlarý (Güney Florida Üniversitesi) insanlarda bu etkinin görülebilmesi için günde alýnmasý gereken kahve miktarýnýný 4-5 büyük fincan kahve ve ya 14 büyük fincan çay olarak hesaplamýþlar. Yani bu durumda günde yaklaþýk yarým gram kafein almak gerekli. (Çeþitli içeceklerdeki oranlar 150 ml kahvenin kafein ýçeriði kavrulmuþ ve öðütülmüþ kahve için 80 mg, Türk kahvesi 1 fincan 57 mg , ýnstant kahve için 100 mg, filtre kahve 140 mg, cappuccino için 90 -100 mg , 60 ml exspresso kahve 100 mg, yeþil çay 50 mg. 1 kutu kola 40 mg, enerji içecekleri 80 mg, 60 gram çikolata yaklaþýk 25-50 mg demleme çay 175 ml 20-110 mg)
Aerndash ve arkadaþlarýný deneylerinde genetiði deðýþýtýrýlmýþ yaklaþýk 18-19 aylýk kobaylarla (yani insanda 70 yaþa denk gelen yaþ grubunda) çalýþmýþlar. Kobaylar arasýndan unutkanlýk þikayetleri belirgin olanlar özellikle seçilmiþ. Bir gruba normal su verilmiþ diðer gruba ise kafeinli su verilmiþ. Ýki aydan sonra yapýlan zihinsel testlerde kafeinli su alan grup diðer gruba göre çok daha baþarýlý olmuþ ve hatta unutkanlýk sorunu hiç olmayan kobaylar düzeyine kadar gelebilmiþler. Ayrýca da kafeinli su alan bu grupta beyinde Alzheimer`a sebep olan protein olan beta-amiloid miktarýnda %50 kadar azalma görülebilmiþ. Journal of Alzheimer Diesease isimli dergide yayýnlanan bu araþtýrma daha önceki yayýnlarý destekler nitelikte. Yeni olan zamanýnda verilen kofein ýle alzheimer semptomlarýnýn çýkmasýný geciktirmenin mümkün olduðu tartýþýlmýþ ve gösterilmiþtir. Dikkat edersek önceki araþtýrmalar önleme, geciktirme odaklýyken bu son yayýn tedavide kullanmaya odaklý, ki bu önemli bir geliþme sayýlabilir.
Kafein baþka hastalýklara positif etkisi üzerine de yayýnlar vardýr. Mesela yangý baskýlayýcý etkisi ile astým ve allerjilere karþý etkili. Parkinson, Karaciðer hastalýklarý, Safra kesesi taþý oluþumu, birtakým kanserler ve diyabet tip II olan hastalara positif etkisi üzerine yayýnlar var. Hipertansiyon`da kýsa vadede yükselebilsede uzun vadede özellikle sigara içmeyenlerde etkisi olumludur (Murielle Bochud "Human Molecular Genetics")
Kahvenin olumsuz olan etkileri de vardýr. Vücuttan þu çektiði görüþü (yani idrar söktürücü etkisi) artýk eskisi kadar önemsenmiyor. Kahvenin hafif bir idrar söktürücü etkisi var ama kahve ile alýnan sývýnýn çoðu vücutta kalmaktadýr. Kafein fazla tüketildiðinde, kalpte ritim bozukluklarý olabilmektedir. Kafein, vücudun demir ve diðer besinleri emmesini engelleyebiliyor, kalsiyumun idrar ile vücuttan atýlmasýna neden oluyor dolayýsýyla osteoporoz (kemik erimesi) riskini artýrýyor. Yüksek miktarda kafeinin anne karnýndaki bebeðin geliþimine zararý olduðu biliniyor. Uzmanlar, hamile kadýnlarýn kafeini tamamen kesmelerini ya da ölçülü almalarýný öneriyor (günlük maksimal kafein 300 mg)
Sizi bilmem ama ben þimdi mis kokulu kahvemi içeceðim.
Doç. Dr. B. Nazan Walpoth
nazan.walpoth@insel.ch
Son yýllarda yapýlan araþtýrmalar, kahvenin Alzheimer hastalýðýnýn önüne geçtiðini ya da iyileþme sürecine katkýda bulunduðunu ortaya koyuyor.
“Bir fincan kahvenin kýrk yýl hatýrý vardýr” der büyüklerimiz. Osmanlýnýn dünyaya hediyesi: Türk kahvesi. Aktarýlan bilgilere göre 2. Viyana Kuþatmasý (1683) sonrasý Osmanlý ordularý geri çekilirken geride çuvallar dolusu kahve býrakýr. Avusturyalýlar, kahveyi, baþlangýçta hayvan yemi zanneder. Osmanlýlarý tanýyan Georg Kolschitzky, bu çuvallarýn kendine verilmesini ister ve bunlarý sermaye yaparak Viyana’da kahve içilen bir yer açar. Böylece Avusturyalýlar ilk kahve ile tanýþýr. Anadolu’dan Avrupa’ya kahveyi ilk olarak 17. yüzyýlýn baþlarýnda Venedikli tüccarlar götürür. 18. yüzyýlýn ilk yýllarýndan itibaren kahve içimi Avrupa’da, Dünya`da yaygýnlaþýr. Kahve, kültürümüze o kadar yerleþmiþtir ki neredeyse her yemekten sonra tüketilir. Ayrýca bendeniz gibi kahve içmeden sabah kendine gelemeyen çoktur.
Son yýllarda yapýlan araþtýrmalar, kahvenin Alzheimer hastalýðýnýn önüne geçtiðini ya da iyileþme sürecine katkýda bulunduðunu ortaya koyuyor.
Alzeheimer`in tam nedeni henüz bilinmezken yeni çalýþmalar serbest radikallerin indüklediði oksidatif stresin hastalýk patogenezinde (hastalýk oluþumuna) etkili olduðu yönünde Kahve çekirdeklerinin 1000’in üzerinde antioksidan içerdiði düþünülürse koruyucu etkisi anlaþýlmakta. Hatýrlatalým Kahve ayrýca fitofenol (klorojenasit) acýsýndan da zengin.
Kahvenin uyarýcý etkisi sýnýr hücre membranlarýndaki adenozin reseptörlerine baðlanmasý ve adenozinin serbest kalmasý ile ilgilidir. Adenozin serbest kalýnca yorgunluk azalmakta ve daha uzun uyanýk kalmaktayýz. Yaþanan her dekatta (10 yýlda ) yaklaþýk % 7-10 reseptor kaybetmekteyiz bu da kahvenin beyinde uyarýcý etkisini azaltmakta. Ayrýca çok kahve içme ile de gelen tolerans bu uyarýcý etkiyi azaltmaktadýr.
Almanya`dan bir ekip 15 gönüllü denekte PET ile (bir nükleer tip görüntüleme tekniði) beyin görüntülemesi yapmýþlar, günde 4-5 fincan kahve ile beyindeki adenozin reseptörlerinin % 50 sinin bloklandýðýný görmüþler. En çok beyinin talamus (enformasyon alma), hipokampus (öðrenilen bilgiler, kýsa zaman ve uzun zaman hafýzasý) ve asosiyasyon korteksinde (beynin çeþitli bölgelerinin içerik merkezinin birleþme yeri) etkisi görülmüþ.
Kahvenin beyin üzerine olan etkisi ile ilgili tartýþýlan baþka bir mekanizma ise beyindeki moleküler makaslarýn kahve ile baskýlandýðýdýr. Bu moleküler makaslar yani sekretazlar amilod proteininin ön proteinini bölerek beyin için tehlikeli beta amilodin (Alzheimerin oluþmasýna sebep olduðu düþünülen protein) oluþmasýný engellerler. Kafeinin ayrýca da beyindeki yangýyý baskýladýðý dolayýsýyla da bu yoldan da beta amilod oluþumu engelediði düþünülmekte.
Dolaysýyla son yýllarda artýk kahve içenler saðlýklarý için kötü bir þey yapmadýklarýný biliyorlar.
Aslýnda kahve ve Alzheimerin iliþkisi Portekiz’den gelen bir araþtýrmada tesadüfen fark edildi. Alzheimer olan insanlarýn olmayanlara göre son 20 yýlda daha az kahve tükettiði gözlenmiþ ve bu da bu konuda yapýlan araþtýrmalarýn doðal olarak kahveye yönelmesine sebep olmuþtu.
2009 yýlýnda Finlandiya`dan gelen 21 yýllýk bir zaman dilimini kapsayan ve baþta 2000 kiþiyi dahil eden bir araþtýrma olan CAÝDE araþtýrmasý (Finnish Cardiovascular Risk Factors, Aging and Dementia) yayýnlandý. Buna göre denekler 1972, 1977, 1982 ve 1987 yýllarýnda günlük kahve içimine göre gruplandýrýldý ve incelendi. Günde 0-2 kahve fincaný içenler, 3-5 kahve fincaný ve 5’den fazla kahve fincaný içenler gibi. 1998 yýlýnda yani 21 yýl sonra hayatta kalan veya araþtýrmaya halen dahil olan 1409 denekte demans þýklýðýna bakýlmýþ. 61 hastada demans görülmüþ ve bunlarýn 48.nde Alzheimer saptanmýþ. Sonuçlara göre orta yaþtan itibaren düzenli kahve içen deneklerde az ya da hiç içmeyen deneklere göre daha az sýklýkta Demans görülmüþ. En çok Demans risk azalmasý iþe % 65 lik bir oranla 3-5 fincan Kahve içen grupta görülmüþ (sonuç diðer kofaktörler elemine edilince de deðiþmemiþ).
Yeni bir çalýþmanýn yazarlarý olan Gary Aerndash ve çalýþma arkadaþlarý (Güney Florida Üniversitesi) insanlarda bu etkinin görülebilmesi için günde alýnmasý gereken kahve miktarýnýný 4-5 büyük fincan kahve ve ya 14 büyük fincan çay olarak hesaplamýþlar. Yani bu durumda günde yaklaþýk yarým gram kafein almak gerekli. (Çeþitli içeceklerdeki oranlar 150 ml kahvenin kafein ýçeriði kavrulmuþ ve öðütülmüþ kahve için 80 mg, Türk kahvesi 1 fincan 57 mg , ýnstant kahve için 100 mg, filtre kahve 140 mg, cappuccino için 90 -100 mg , 60 ml exspresso kahve 100 mg, yeþil çay 50 mg. 1 kutu kola 40 mg, enerji içecekleri 80 mg, 60 gram çikolata yaklaþýk 25-50 mg demleme çay 175 ml 20-110 mg)
Aerndash ve arkadaþlarýný deneylerinde genetiði deðýþýtýrýlmýþ yaklaþýk 18-19 aylýk kobaylarla (yani insanda 70 yaþa denk gelen yaþ grubunda) çalýþmýþlar. Kobaylar arasýndan unutkanlýk þikayetleri belirgin olanlar özellikle seçilmiþ. Bir gruba normal su verilmiþ diðer gruba ise kafeinli su verilmiþ. Ýki aydan sonra yapýlan zihinsel testlerde kafeinli su alan grup diðer gruba göre çok daha baþarýlý olmuþ ve hatta unutkanlýk sorunu hiç olmayan kobaylar düzeyine kadar gelebilmiþler. Ayrýca da kafeinli su alan bu grupta beyinde Alzheimer`a sebep olan protein olan beta-amiloid miktarýnda %50 kadar azalma görülebilmiþ. Journal of Alzheimer Diesease isimli dergide yayýnlanan bu araþtýrma daha önceki yayýnlarý destekler nitelikte. Yeni olan zamanýnda verilen kofein ýle alzheimer semptomlarýnýn çýkmasýný geciktirmenin mümkün olduðu tartýþýlmýþ ve gösterilmiþtir. Dikkat edersek önceki araþtýrmalar önleme, geciktirme odaklýyken bu son yayýn tedavide kullanmaya odaklý, ki bu önemli bir geliþme sayýlabilir.
Kafein baþka hastalýklara positif etkisi üzerine de yayýnlar vardýr. Mesela yangý baskýlayýcý etkisi ile astým ve allerjilere karþý etkili. Parkinson, Karaciðer hastalýklarý, Safra kesesi taþý oluþumu, birtakým kanserler ve diyabet tip II olan hastalara positif etkisi üzerine yayýnlar var. Hipertansiyon`da kýsa vadede yükselebilsede uzun vadede özellikle sigara içmeyenlerde etkisi olumludur (Murielle Bochud "Human Molecular Genetics")
Kahvenin olumsuz olan etkileri de vardýr. Vücuttan þu çektiði görüþü (yani idrar söktürücü etkisi) artýk eskisi kadar önemsenmiyor. Kahvenin hafif bir idrar söktürücü etkisi var ama kahve ile alýnan sývýnýn çoðu vücutta kalmaktadýr. Kafein fazla tüketildiðinde, kalpte ritim bozukluklarý olabilmektedir. Kafein, vücudun demir ve diðer besinleri emmesini engelleyebiliyor, kalsiyumun idrar ile vücuttan atýlmasýna neden oluyor dolayýsýyla osteoporoz (kemik erimesi) riskini artýrýyor. Yüksek miktarda kafeinin anne karnýndaki bebeðin geliþimine zararý olduðu biliniyor. Uzmanlar, hamile kadýnlarýn kafeini tamamen kesmelerini ya da ölçülü almalarýný öneriyor (günlük maksimal kafein 300 mg)
Sizi bilmem ama ben þimdi mis kokulu kahvemi içeceðim.
Doç. Dr. B. Nazan Walpoth
nazan.walpoth@insel.ch
"Doç. Dr. B. Nazan Walpoth" bütün yazýlarý için týklayýn...