
Zeynep KASAP
OTOMATİKLEŞEN DUYGULAR, GÖÇ EDEN BEYİNLER
“Günaydın”, “İyi ki doğdun”, “Başınız sağ olsun”…
Hayatımızın en sahici cümleleri bile uzun zamandır otomatik. Bir video, bir fotoğraf, bir yazı görüp derin kedere bürünmüşken bir dakika sonra başka bir videoya geçip kahkaha atabiliyoruz. Bu kadar hızlı duygu geçişleriyle dengemizi çoktan bozduk. Çoğumuzun ruh sağlığı yerinde değil; işin kötüsü, çoğu kişi bunun farkında bile değil.
Her şeyin pratiğini seviyoruz. Pratik yemek, pratik bilgi, pratik okuma, pratik sevgi… Zahmetsiz olsun, hızlıca gelsin, hızlıca gitsin. Sonuç: bağlanamayan, sevmeyen, duyguları körelmiş insanlar.
Eskiden bir yemeği içine katılan her malzemeyi kısık ateşte, sabırla pişirirdik; lezzetine doyum olmazdı. Şimdi tatlandırıcılarla, hazır soslarla dolduruyoruz; yemek de, hayat da lezzetsizleşti. Beden sağlığımızı kaybettik, şimdi sıra zihnimizde.
Bir zamanlar bilgiyi bulmak için kitaplara, ansiklopedilere gömülürdük. Saatlerce arar, bulduğumuzu unutmamak için sindirerek öğrenirdik. Sonra internet çıktı, Google hayatımıza girdi; Soruyu sorduk, cevaplar dizildi. Şimdi yapay zekâ var. Araştırmaya, düşünmeye gerek kalmadı. Zahmet olmayınca bereket de olmuyor tabii.
Bavullarla seyahat etmek bitti, bir tıkla dünyayı geziyoruz. Dünyayı gezmek güzel ama beyni evden uzaklaştırmak tehlikeli. Hele ki yurtdışı hayali kurmak artık ayrı bir yük: pasaport, vize yetmedi, bir de 1000 TL’lik yurtdışı harcı. Harç değil, olsa olsa haraç! Onca vergiye rağmen bir de bu mu? Hal böyle olunca dünyayı ekran başında turluyoruz. Turlayalım tamam ama beynimizi tek başına uzaklara göndermeyelim. Düşünelim araştıralım hayal kuralım sevelim.
Kullanılmayan kas nasıl erirse, kullanılmayan zihin de körelir. Doktor, ameliyat sonrası “hareket ettireceksin, yoksa eklem donacak” demez mi? Beyin de öyle; çalıştırmazsan gider.
Teknolojiyi elbette kullanalım; bilgiye erişelim, dünyayı tanıyalım. Ama dengeyi koruyalım. Kolaylıkla tembellik arasındaki o ince çizgiyi aşmayalım. Hayal gücümüzü, yaratıcılığımızı yok etmeden.
Çünkü biz insanız. Robotlardan korkarken, asıl tehlike kendi kendimizi robotlaştırmak. Duygusuz, bağsız, sorumluluk almaktan aciz… Kendini “özgür” sanan ama zihnini çoktan otomatiğe bağlamış robot-insanlar olmamak için.
Aklımızı ve kalbimizi besleyelim, yeni dünyaya yem etmeyelim.
Zeynep KASAP
"Zeynep KASAP" bütün yazıları için tıklayın...
“Günaydın”, “İyi ki doğdun”, “Başınız sağ olsun”…
Hayatımızın en sahici cümleleri bile uzun zamandır otomatik. Bir video, bir fotoğraf, bir yazı görüp derin kedere bürünmüşken bir dakika sonra başka bir videoya geçip kahkaha atabiliyoruz. Bu kadar hızlı duygu geçişleriyle dengemizi çoktan bozduk. Çoğumuzun ruh sağlığı yerinde değil; işin kötüsü, çoğu kişi bunun farkında bile değil.
Her şeyin pratiğini seviyoruz. Pratik yemek, pratik bilgi, pratik okuma, pratik sevgi… Zahmetsiz olsun, hızlıca gelsin, hızlıca gitsin. Sonuç: bağlanamayan, sevmeyen, duyguları körelmiş insanlar.
Eskiden bir yemeği içine katılan her malzemeyi kısık ateşte, sabırla pişirirdik; lezzetine doyum olmazdı. Şimdi tatlandırıcılarla, hazır soslarla dolduruyoruz; yemek de, hayat da lezzetsizleşti. Beden sağlığımızı kaybettik, şimdi sıra zihnimizde.
Bir zamanlar bilgiyi bulmak için kitaplara, ansiklopedilere gömülürdük. Saatlerce arar, bulduğumuzu unutmamak için sindirerek öğrenirdik. Sonra internet çıktı, Google hayatımıza girdi; Soruyu sorduk, cevaplar dizildi. Şimdi yapay zekâ var. Araştırmaya, düşünmeye gerek kalmadı. Zahmet olmayınca bereket de olmuyor tabii.
Bavullarla seyahat etmek bitti, bir tıkla dünyayı geziyoruz. Dünyayı gezmek güzel ama beyni evden uzaklaştırmak tehlikeli. Hele ki yurtdışı hayali kurmak artık ayrı bir yük: pasaport, vize yetmedi, bir de 1000 TL’lik yurtdışı harcı. Harç değil, olsa olsa haraç! Onca vergiye rağmen bir de bu mu? Hal böyle olunca dünyayı ekran başında turluyoruz. Turlayalım tamam ama beynimizi tek başına uzaklara göndermeyelim. Düşünelim araştıralım hayal kuralım sevelim.
Kullanılmayan kas nasıl erirse, kullanılmayan zihin de körelir. Doktor, ameliyat sonrası “hareket ettireceksin, yoksa eklem donacak” demez mi? Beyin de öyle; çalıştırmazsan gider.
Teknolojiyi elbette kullanalım; bilgiye erişelim, dünyayı tanıyalım. Ama dengeyi koruyalım. Kolaylıkla tembellik arasındaki o ince çizgiyi aşmayalım. Hayal gücümüzü, yaratıcılığımızı yok etmeden.
Çünkü biz insanız. Robotlardan korkarken, asıl tehlike kendi kendimizi robotlaştırmak. Duygusuz, bağsız, sorumluluk almaktan aciz… Kendini “özgür” sanan ama zihnini çoktan otomatiğe bağlamış robot-insanlar olmamak için.
Aklımızı ve kalbimizi besleyelim, yeni dünyaya yem etmeyelim.
Zeynep KASAP
"Zeynep KASAP" bütün yazıları için tıklayın...