BENDEN HAYIR GELMEZ / Ahmet Zeki YEŞİL
Ahmet Zeki YEŞİL

Ahmet Zeki YEŞİL

BENDEN HAYIR GELMEZ



Hayat, sözlerini bulamayan ÅŸarkılar gibi akıyor. Hiçbir ÅŸey hissetmeden geçiyoruz yaÅŸları. Dünü, yarınlar için bitiriyoruz. Bir daha gidemeyeceÄŸimiz yerleri hangimiz merak ediyor? Dörtnala “SON”a koÅŸuyoruz. Her gidiÅŸin bir dönüşü, her güzel ÅŸeyin bir sonu varmış. Ben görmedim, duymadım. Zamanın kanayan kıyısında Godot’u bekliyordum. Åžimdi, hızına yetiÅŸemediÄŸim zamanla hesaplaÅŸma anıdır. GeçmiÅŸi kopya çekmek deÄŸil amacım. Onu bu günün penceresinden yaşıyorum. İç sesim içime kaçmış çıkmıyor. “Kudurr” komutuyla eÄŸlenemiyorum. Bir ÅŸey saplanmış sol yanıma. Hüzünlü, bir o kadar da sıcak. Åžirazem çok deÄŸil biraz kayık. Büyüme rakamlarına teslim oldum. Benden hayır gelmez artık. KeÅŸke usulden bozulabilse kader. Bana blogunu göster, parça tesirli sözler yazayım sana. “İçim dışım İzmir, ölüyorum” desem mesela. Mesela “Tersanelerde, maden ocaklarında neden telef olur insanlar” diye sorsam. DoÄŸar doÄŸmaz baÅŸlar ölüm deme! Pisi pisine ölmek koyar adama.

Ölesiye sıkıldım, öylesine. Gazete haberleri, hayatın derinliÄŸindeki ölümleri anlatıyor. YaÅŸamı kelimeler arasına hapsetmiÅŸ olmanın dayanılmaz ağırlığı var üzerimde. Üstüne üstlük gazım da var. Her buluÅŸma nedense duygusal. Kime veda edeceÄŸimi ÅŸaşırdım. İzmir kendi bildiÄŸi yaÅŸamı sürdürüyor inadına. Vaziyet bildiÄŸin gibi deÄŸil. Derin bir komadayım. Herkes ÅŸuurumu kapalı sanıyor. Uzaklarda bir ÅŸarkı çalıyor. “Yumurtanın kulpu yok, gözlerimde uyku yok”... Susuz bitkiler gibiyim. Terliyorum. İnce belli, her daim iyi demli çaylar da kesmiyor hararetimi. Yaprak kımıldamıyor desem yalan! Åžimdi kımıldadı iÅŸte. Kımıldamayan bilmem kaç gramlık beynim. Aklım baÅŸka yerde, fikrim baÅŸka yerde. Ben baÅŸka yerdeyim. Haberin yok ölüyorum, sen nerdesin? Kimseye belli etmeden ölüyorum. Dualarını istemem, senin olsun. Bu iÅŸ twetter mwetterla olmaz. Çünkü sevdiklerimin ruhuna gitmez. Sen ÅŸarkılarımı mırıldan yeter. İster neÅŸeden, istersen kederden fark etmez.

YaÅŸamak alıştığımız bir ÅŸey. İsimsiz ve hikayesiz bir kiÅŸi olarak hayat penceresinden geçip gitmeye gönül elvermiyor. Ayak izini bırakmalı insan kumsallara, dalgaların sileceÄŸini bile bile. To be or not to be! Ölmek yasak olsa ve hep birileri ölmese. Hiçbir ÅŸey yarım kalmasa. Gençlik geldiÄŸi gibi gitmese. İçimizdeki ÅŸarkı bitmese. YüreÄŸimizin derinliklerindeki haÅŸarı çocuÄŸu yitirmesek. Son kullanma tarihi geçmiÅŸ yastıklarda uyumasak. Her sabah, turna sürüleri havalansa gökyüzüne. Velhasıl, men dakka duka. Galiba bir ÅŸiirin mısrasına sığındım telaÅŸla. Çay koyma, çorba yapma. Limon da istemem. Onlar artık eski alışkanlıklarım. Otur yanı başıma. Saçlarımı okÅŸa. Bakacaksan gözlerime bak. GeçtiÄŸin yerleri gör. Senin anlayacağın hikaye uzun. Åžimdi anlatamam. Bir bakmışsın, toprak olup savrulmuÅŸuz rüzgarda. Ve gün gelmiÅŸ, sesimiz yankılanmış sonsuzlukta…


Ahmet Zeki YEŞİL




14 Ocak 2011 Cuma / 3269 okunma



"Ahmet Zeki YEŞİL" bütün yazıları için tıklayın...