HABERİMİZ YOK PROPAGANDAMIZ VAR / Ahmet Zeki YEŞİL
Ahmet Zeki YEŞİL

Ahmet Zeki YEŞİL

HABERİMİZ YOK PROPAGANDAMIZ VAR



Düşünce ve görüşlerimizin yanlışlığını ve gerçek sandığımız ÅŸeyin aslında bir kurgu olduÄŸunu ancak yıllar sonra öğreniyoruz. I. Körfez Savaşı(1991) sırasında petrole bulanmış bir karabatak kuÅŸu hafızamıza kazınmıştı. Saddam'ın, Kuveyt'i bombalaması sonucu kuyulardan sızan petrolün karabatakları bu hale getirdiÄŸini sanmıştık. Bu görüntülerin Irak ile hiç ilgisinin olmadığı ortaya çıktı. II. Körfez Savaşı(2003) öncesinde medyaya servis edilen ve Irak’ın nükleer silahlara sahip olduÄŸunu iddia eden görüntüler de yalandı. 1988 yılındaki Halepçe katliamına iliÅŸkin görüntülerin üzerine monte edilen “Ölen çocukların intikamı alınacak, Irak özgürleÅŸtirilecek” söylemleri de gerçeÄŸi yansıtmıyordu. Her ÅŸey, Irak savaşının haklı gerekçelere dayandığına inanmamız için yapılırken, Irak’ın özgürleÅŸtirilmesi projesi uygulamaya konuldu. Oysa biz barıştan yanaydık. Peki, Irak özgürleÅŸti mi? Bu ülkeye demokrasi geldi mi?

Düzmece oyunlar tezgahında ÅŸimdilerde “internete sızdırma” var. Wikileaks adlı internet sitesi, ABD hükümetinin gizli diplomatik yazışmalarını yayımlayarak, bize internetin ve bilgi-iletiÅŸim teknolojilerinin gücünü gösterdi. Wikileaks’e göre, OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika’daki zalim rejimler, saraylarda ÅŸatafatlı bir hayat sürerken sadece ceplerini düşünüyordu. Halklar, artık bu gidiÅŸe bir “Dur” demeliydi. Tunus CumhurbaÅŸkanı Zeynel bin Ali, Wikileaks tarafından karısının lüks tutkusu ortaya dökülünce ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Tunus’ta baÅŸlayan Arap Baharı(!) yönünü Kuzey Afrika ve OrtadoÄŸu’daki diÄŸer stratejik hedeflere çevirdi. Mısır, Libya, Cezayir, Yemen, Ürdün ve Suriye’de devam eden halk hareketleri bize “Devrim” olarak tanıtıldı. Ancak rivayetler deÄŸiÅŸikti… Wikileaks, ABD ve İsrail’in ortaklaÅŸa yürüttüğü bir istihbarat operasyonudur. Bu bölgelerin kaynaklarını sömürmeyi amaçlayanlar asıl he¬deflerini bu ÅŸekilde gizliyor. İsrail’in varlığı ve güvenliÄŸinin korunmasına çalışılıyor. Sonuç… Güçlü bir lider ya da saÄŸlam bir ideoloji olmaksızın sözü edilen devrimin(!) nasıl baÅŸarıldığını ya da baÅŸarılacağını anlayamadık. Peki, bu ülkelere demokrasi geldi mi, özgürleÅŸtiler mi?

“Arap Baharı”(!) konusunda da karabatak misali duygularımıza gönderme yapan çok fazla söz ve resim ile karşılaÅŸtık. Çünkü duygu ve düşüncelerimiz bize aktarılan bilgilerden oluÅŸuyor. Bu bilgilerin ve aldığımız iletilerin ne kadar gerçek olduÄŸunu bilmiyoruz. BirçoÄŸu bizi derinden etkilemek amacıyla kurgulanmış olabilir. Medyayı takip etmesek, hayatın dışına çıkmış gibi oluyoruz. Takip etsek, planlanmış gündemlerin zihnimize empoze edilmesine karşı koyamıyoruz. Aklımıza ve mantığımıza mukayyet olmamız zorlaşıyor. Kamuoyu oluÅŸturucularının beklentileri yönünde düşünmekten baÅŸka seçeneÄŸimiz kalmıyor.

Åžimdi ÅŸu soru akla geliyor: Düşünce ve görüşlerimiz bize mi ait? “Evet” ya da “Hayır”... İletiÅŸim uzmanları, gerçeÄŸi öğrenmeyi zamana bırakmamız için elinden geleni yaptı, yapıyor. Çok zaman, düşünsel faaliyetlerimizin birileri tarafından organize edilebileceÄŸini aklımıza getirmedik. Onların sayesinde haberimiz yoktu ama propagandamız vardı. Sonuç… Åžimdi gerçeÄŸin ortaya çıkmasını bekliyoruz. Ne zamana kadar? Muhtemelen “Arap Kışı” gelene kadar…


Ahmet Zeki YEŞİL




4 Ekim 2011 Salı / 3223 okunma



"Ahmet Zeki YEŞİL" bütün yazıları için tıklayın...