ISSN 1308-8483
AMBALAJ VE ETİKET / Serdar Öçten ÜNSAL
  Yayın Tarihi: 10.1.2013    


AMBALAJ VE ETİKET


Elinize aldığınız ürünün ambalajı gerçekten içerisindeki naturel sızma zeytinyağını koruyabiliyor mu? Sormamız gereken asıl soru bu. Market raflarında gördüğümüz onlarca çeşit zeytinyağlarından acaba hangisi kalite ve sağlığa önem veriyor, içerisine konulan ürünün gıda maddesi olduğu düşünülürse dış şartlara karşı hangisi daha korunaklı? HANGİ ZEYTİNYAĞI? Soruyoruz? Ambalajın üzerinde bulunan etiket ne derece doğru yada içerisindeki ürünle birebir örtüşüyor?

Hep kalite ve sağlıktan bahsettik, insan vücuduna yarayan antioksidan ve fenol bileşikleri nasıl koruyacağız? Ambalaj yapıldığı ilk gün sahip olduğu kimyasal ve duyusal değerleri market raflarında da korunabiliyor mu? Tüketici kullanım sırasında ilk değerlerinin % kaçına ulaşabiliyor sorgulamak gerekiyor. Pet şişelerde yada saydam şişelerde market raflarında bulunan naturel sızma zeytinyağları ne kadar koruma altına alınmış, bu ambalajların naturel sızma zeytinyağlarına zararı var mı? Son kullanım tarihleri hangi şartlara göre yazılmış, marketlerde naturel sızma zeytinyağlarına ait bir alan var mı, rastgele mi konuyor, market yada alışveriş yaptığınız satıcı ürünü ne kadar tanıyor, düşündünüz mü?



Üzerinde Naturel Sızma Zeytinyağı yazan her ürün gerçekten ''NATUREL SIZMA ZEYTİNYAĞI '' mı? Ülke koşullarında üretilen Naturel Sızma Zeytinyağı miktarı toplam üretilen zeytinyağları içerisinde %10’luk bir dilime isabet ederken her tarafta, pazarda yol üzerinde üstelik etiketsiz ve pet şişelerde satılan hep doğal ve naturel sızma diye satılan yağlar ne kadar gerçeği yansıtıyor?

Naturel Sızma Zeytinyağlarını dört önemli faktörden korumak gerekiyor, ambalaj yapılırken dikkat edilmesi gereken konuların en önemlisi bu belki de, çok iyi bir ürün çıkardınız ancak ambalajı yanlış seçtiniz, maalesef içerisine koyduğunuz ürün 1 gün sonra kimyasal ve duyusal değerlerini yitirecek ve kusurlu bir yağ olarak karşımıza çıkacaktır.

1- IŞIK (GÜN IŞIĞI) FAKTÖRÜ
2- HAVA (OKSİJEN) FAKTÖRÜ
3- ISI (SICAKLIK) FAKTÖRÜ
4- NEM VE SU FAKTÖRÜ

Ambalaj seçimine yukarıda saydığımız dört önemli faktörü engelleyecek ürünler kullanmalıyız. Koyu renkli cam şişeler, contalı vidalı kapaklar, gıdaya uygun içi laklı tenekeler zeytinyağı ambalajı için en uygun seçimlerdir. Özellikle koyu renkli ambalajlar sırası ile yeşil, kahverengi, turkuaz ve patlıcan moru (violet glass) şişelerdir. Birçok yerde özel zeytinyağları için krom nikel ambalajlar bile oluşturulmuştur. Ambalaj seçimi üreticinin ve tüketicinin zeytinyağına bakış şeklini de ortaya koymaktadır. Zeytinyağının değerini bilenler bu ürüne parfüm gibi yaklaşanlar, küçük şişelerde, özel ilaç gibi muamele edenler hatta Naturel Sızma Zeytinyağının eczanelerde satılmasını isteyenler bile var.

Birçok ürün, ucuz olduğundan pet şişelere konulmaktadır. Pet şişelerin birleştirilmesinde kullanılan kimyasal maddeleri zeytinyağının içerisinde bulunan yağ asitleri çözmekte ve kanserojen etkiye sebep olmaktadır. Üzerine bir de bulundukları ortamda gün ışığı aldığında zeytinyağının içerisinde bulunan klorofil maddesi etkileşime girerek yine zeytinyağının içerisinde bulunan yağ asitlerini parçalayarak kusur oluşturmaktadır. Klorofil parçalanmasından dolayı zeytinyağında renk bozulmaları ortaya çıkmakta ve zeytinyağı filtre edilmemişse ağır kokulara (posa-Kızışma), serbest yağ asitliğinin yükselmesine, zeytinyağının acılaşmasına, peroksit artışına sebep olmaktadır. Satış noktalarında çalışan personel eğitilmediğinden ürün stoklama ve raf konumundaki hatalar yüzünden naturel sızma zeytinyağları ilk günkü değerinden uzaklaşarak kalitesini ve sağlıklı olma özelliğini yitirmektedir.

Ayrıca mutfakta kullanımı yönünden de bakmak lazım, küçük teneke ambalajların bağlantı yerlerindeki çapaklara dikkat ettiniz mi? Zeytinyağı tenekesini elinize aldığınızda bulaşık yağdan kayganlaşan tenekedeki çapakların elinizi kestiğini düşünebiliyor musunuz? Amerika’da bazı firmaların bu yüzden ceza aldığını biliyor musunuz? Mutfakta bayanların kullanacağı ambalajın ele uyumu, devrilmemesi, yağın dışarıya akmaması, ağız yapısı ve büyüklüğü de önem taşımaktadır.

Oksijen (hava) ile temas eden zeytinyağları oksidasyona uğramakta rancid-okside kusuru oluşturmakta ve ağır kokuya sebebiyet vermektedirler. Bu nedenle yine ambalajlarımızda hava geçirgenliğine yer vermeyecek şekilde kapaklar kullanmalıyız, mantar kapaklar zeytinyağı için uygun değildir, zira ülkemizde zeytinyağı için ambalaj üretilmediğinden, büyük çoğunlukla şarap şişeleri kullanılmakta bu şişelerde de doğal olarak şarap için uyumlu mantar kapak bulunmaktadır. Mantar kapaklar şişe içerisinde bulunan ürünün hava ile temas etmesini sağlarlar ve zeytinyağı ısıya maruz kaldığında genleşerek mantar kapaklardan dışarı sızar, dışarıya sızan yağlar etiketleri de bozarak ve kötü bir görüntü oluşturur.

Isı (sıcaklık) faktörü; Naturel Sızma Zeytinyağının depolama ısısı 18C ile 22C arasında olmalıdır. Bu sıcaklıkları geçen her ortamda ve her ambalajda zeytinyağı kusur oluşturur, sıcağın etkisi özellikle tam filtre edilmemiş zeytinyağlarında posa – kızışma - şarabımsı ve sirkemsi koku ve tatlara yol açar. Hangi zeytinyağı satış yerinde yazları klima çalıştırılıyor? Özellikle ülkemizde yaz sıcaklıkları 35-50 derecelerde seyrederken zeytinyağlarının bozulmaması gibi bir şey düşünülemez. Klimalı ortamlarda saklanması mecburi olmalıdır. Özellikle gıdaya uygun olsalar bile tenekelerde stoklanan veya satışa sunulan zeytinyağları sıcak ortamlarda fazla dayanmamakta ve hızla süngerimsi yapıya dönüşerek salatalığımsı dediğimiz kusur oluşmaktadır.

Zeytinyağı üretilen, dolumu yapılan ve depolanan işletmelerimizin neredeyse %95’inde klimalı ortam bulunmadığını biliyor muydunuz?

Nem ve su faktörü; Naturel Sızma Zeytinyağları antioksidan ve fenol bileşenler yönünden zengin olabilmesi ve kalitesiyle sağlıklı üretilebilmesi için su ve nemden uzak olması gereklidir. Zeytinin meyvelerinin yıkanması sırasında bulaşık olarak kırıcılara giden su, ayrıca malaksörün dış ceketlerine verilmesi gerekirken malaksör içerisindeki hamura verilen soğuk yada sıcak sular, dekantörlerde ayrıştırma için eklenen su, eski taş kırıcılı sistemlerde preslere verilen su, yada suyun üzerinden tavalarla toplanan yağlar ve son olarak seperatörlerde tortuyu almak için kullanılan oluk oluk suların naturel sızma zeytinyağına verdiği zararı hiç kimse veremez. Doğal yolla elde etmeye çalıştığımız zeytinyağı su ile temas ettiği andan itibaren her buluşmasında içerisindeki uçucu fenol bileşenlerini, kokusunu, tadını ve antioksidanlarını kaybeder.

Ayrıca stoklama tanklarında posasından arındırmak için bekletilen zeytinyağları, posanın içerisinde bulunan zeytin karasuyu, hamur artığı, pirina artığı ile birleştiğinde yine karasu içerisinde bulunan oksijenin ısının etkisiyle fermantasyon başlattığında zeytinyağına vermiş olduğu zarar en yüksek seviyeye çıkar. Ülkemiz zeytinyağlarının ana sorunu budur, satış yerlerinde raflarda bulunan naturel sızma zeytinyağlarının bir çoğu posa - kızışma kokusuna sahip, taze zeytin kokmayan çok ağır kokulara sahip yağlardır.

Birçok ev hanımı Naturel Sızma Zeytinyağının kokusunun ağır olduğundan ve yemek yaptıklarında yada salataya koyduklarında tüketemediklerini söylerler.

Aslında tüketmeye çalıştıkları naturel sızma zeytinyağından uzak rafinajlık yağlardır. Naturel sızma zeytinyağı lezzet katmasının yanı sıra kusurlu kokmaz aksine taze çiçekler gibi ferah, zeytin çeşidine bağlı olarak da parfüm gibi kokulara sahiptir.

Naturel Sızma Zeytinyağlarının nasıl ambalajlanması gerektiğinden bahsettik, artık satış yerlerine gittiğinizde hangi ambalajda Naturel Sızma Zeytinyağı alacağınıza yardımcı olduğumuzu zannediyorum. Peki etiketlemelerde nelere dikkat edeceğiz? Ürün üzerinde hasat, dolum ve son kullanma tarihi mutlaka olmalı, yöre yada hangi zeytin meyvesinden elde edildiği yazmalı, çok seçici olduğunuz durumlarda coğrafi işaretleme etiketi olmalı, yeni gıda kodeksine göre Naturel Sızma Zeytinyağı yada kimyasal bazı bilgilerinin bulundurma zorunluluğu var, doğruyu seçmeniz bakımından üzerinde kimyasal bilgileri yazılı, hatta duyusal panelden geçmiştir, yada tavsiye edilmiştir etiketlerini aramanız gerekmektedir.

Her zeytinyağı Naturel Sızma olamadığı gibi her Naturel Sızma Zeytinyağı da aynı kimyasal ve duyusal özelliklere sahip değildir. Üzerinde 0,1 - 0,2 - 0,3 - 0,4 - 0,5 yazan çok özel zeytinyağları da üretilmektedir. Toplam serbest yağ asitliği (FFA) oleik asit cinsinden düşük olarak yazılan ve duyusal özelliklerinde kusur bulunmayan naturel sızma zeytinyağlarının anne sütüne eş değer olduğu, bebeklerde kullanımının yarar sağladığı, kadınlarda göğüs kanserine, mide ve barsak kanserlerine, prostat kanserlerine iyi geldiği ve tedavi edici özelliklerinin bulunduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Ambalajlama ve etiketlemenin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Ambalajların üzerindeki etiketlerde yazan, taş baskı, soğuk sıkım, cold pres, first pres, ilk yağ, ayak yağı, zeytin sütü, zeytin suyu, süper pres, burun yağı, çiğ yağ, karayağ, pişmiş yağ, çuldan sızma, çift sızma, gibi anlamsız ifadelerin yazması tüketicinin yanıltılmasından başka bir işe yaramamaktadır.

Bütün bu saydıklarımızın dışında içerisindeki koruyucu antioksidan ve fenol bileşenlerini kaybetmiş zeytinyağlarının vücudumuza da faydası olacağı düşünülmemelidir. Antioksidan ve fenol maddeler bizi koruduğu gibi Naturel Zeytinyağlarımızı da dış etkenlerden korumaya çalışırlar ve savaşırlar, savaşı kaybettiklerinde de naturel sızma zeytinyağımızın bütün özellikleri kaybolur sıradan bir yağ halini alır.




Serdar Öçten ÜNSAL

www.hangizeytinyagi.com


3166










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)