ISSN 1308-8483
Foçalı fok teşekküre geldi – Bir güzel poz verdi / Seyfi GÜL
Seyfi GÜL    
  Yayın Tarihi: 21.1.2013    


Foçalı fok teşekküre geldi – Bir güzel poz verdi


Ömer Torun. 1961 Konya doğumlu. Evli iki çocuğu var. Makine Mühendisi. 25 yıldan fazla, bir petrol şirketinde çeşitli kademelerde çalıştı. Yurtiçinde görev dolayısıyla pek çok ili gezdi. Yurtdışında Asya, Avrupa, Amerika’da çeşitli ülkelerde bulundu.

KEMAL ANADOL'UN "BÜYÜK AYRILIK"INDAN ETKİLENMİŞ

Foça’ya daha öncede gelmiş, ama o zamanlar nedense hiç beğenmemiş. Kendi tabiriyle “o ilk gelişte Karataş’a bir yerlerde basmış olmanın etkisiyle” yıllar sonra tekrar döndüğünde Foça’ya bu kez bayılmış. Ben burada yaşamalıyım demiş kendine. Bunda Kemal Anadol'un "o güne kadar okuduğum en pahalı kitaptı dediği "Büyük Ayrılık" romanının da büyük etkisi olduğunu özellikle belirtiyor.

Küçükdeniz sahilinin iki arka sokağında (181 ve 177 sokakların kesiştiği yerde) yıkık dökük bir taş ev satın almış. Aslında bir değil aynı bahçenin iki ucuna kondurulmuş iki parça evin sahibi olmuş.



1897 YILI YAPIMI ZANGOÇ EVİ

Evlerden birinin kapısında yapım tarihi olarak 1897 yılının Mart ayı kazılı. Grek alfabesiyle kazınmış bir başka ibare daha var kapının üzerinde. Burası “Foça Zangoçunun evidir” anlamına gelen. Ve anlaşıldığına göre Foça’da vakti geldiğinde kilisenin (çan’ını çalan) zangoçlara verilen bir lojman burası.

ZANGOÇTAN MÜEZZİNE

Gel zaman git zaman durumlar değişir. Kurtuluş Savaşı sonrası Rumların büyük kısmı öncelikle Midilli’ye daha sonra Yunanistan’ın başka bölgelerine kaçar Foça’dan. Sonra mübadeleyle karşılıklı yer değiştirmeler başlar. Kilisenin diğer görevlileri gibi zangoçlar da Foça’dan gider. Zamanın yetkilileri; “Zangoç’un Evi”ni farklı dinlerde benzer işleri yapar gördükleri için olsa gerek Midilli Adası’ndan zorunlu değişime tabi tutularak Foça’ya gönderilen müezzine tahsis ederler. Müezzin bir süre sonra ev küçük geldiği için bahçenin diğer ucuna bir başka ev daha yapar.

İşte Ömer Torun’un yılların birikimiyle aldığı evler bunlardır. Projeleri çizdirir, gerekli restorasyon izinlerini alır. Yörenin taş ustalarını bulur. Hem orijinaline sadık kalmaya dikkat eder, hem de ufak tefek düzenlemelere kafa yorar. Özene bezene işe başlar.

Kapıların, pencerelerin cam kısımları için vitray düşünür. Vitraylarınsa Foça’nın değerlerini anlatmasını. Her kapıyı pencereyi ayrı ayrı yorumlar. Nereye hangi özelliği kondurursa anlam kazanacağını hesaplar. Oturur çizimleri kendisi yapar.



FOÇA FİGÜRLERİ PENCERELERE VİTRAY OLDU

Seramik sanatçısı Koncagül Ağaoğlu’nun yarattığı ve yazar Elif Şafak’ın Med Cezir adlı kitabına da kapak olan Foça Kızı, Foça’nın rüzgarı, denizi, masmavi gökyüzü, yıldızları, martıları, balıkları, gemileri ve adını aldığı Fok figürlerini oluşturur.

İstanbul’da bir atölyeye bunları ürettirir. İşte o figürlerden Fok, Zangoç’un Evi’nin bahçeye bakan arka penceresinde yerini bulur. Dışarıdan pek anlam ifade etmese de içeriden bakıldığında; gündoğumundan, öğle saatlerine kadar vuran güneş Fok’u pek canlı, pek cana yakın bir görünüme büründürür. Foça Kızı’nın yanında, balıkların üstündeki bu figüre bir başka yakın hisseder kendini. Sanki manevi bir bağ oluşur bu cam süsüyle. Restorasyonu devam eden eve sık sık gelip Fok’unu seyreder.

VİTRAYDAKİ FOK CANLI OLARAK KARŞISINDA

18 Ocak 2013 Cuma akşamı saat 19.30 dolayında her akşam yaptığı gibi sahilde yürüyüşe çıkar. Büfeci Hasan’ı, artık eski diye anılmaya başlanan Öğretmen Evi’ni geçer. Birkaç tanıdıkla selamlaşır balık restoranları önünde, devam eder. Neco Kafe hizasından geçerken hem insanlara hem deniz kıyısındaki ağlara, parakat sepetlerine dikkat eder. Bir yandan da gözü denizdedir. Restoranların canlı balık sakladıkları livarlardadır. O akşama has, durgun sudadır.

Elindeki cep telefonunun kamerasını açmasını, birkaç poz fotoğraf çekmesini, bir kurgunun otomatiğe bağlanmış parçaları gibi hisseder.

Denizde bir fok vardır. Hem de neredeyse; çıkıp Neco Kafe’ye bir çay söyleyecek, Demokrasi Meydanı’nda yürüyecek kadar yakındır. Bir buçuk metreye yakın boyuyla uzanmış, hiç te korkak, ürkek olmayan gözlerle kendisine bakmaktadır. Zangoç’un Evi’nde pencereye kondurduğu vitrayı andırmaktadır.

Biri gayet net, birkaç görüntü alındıktan sonra, durumun farkına varan çevredekilerin etrafı sarmasıyla, Fok dar olan karşı kıyıya doğru yüzmeye başlar.Çokta hızlı olmayan hareketlerle adeta vedalaşarak bir süre sonra dalıp gözden kaybolur.

Fotoğraf olmasa, Foça’da oldum olası anlatılan, dinlenir gibi yapılan ama pek inanılmayan “Fok Gördüm” hikayelerinden biri olarak kalacaktır. Ama bu kez hem fotoğraf hem başka tanıklar vardır.



FOK TEŞEKKÜRE GELDİ

Duyan arkadaşları tekrar tekrar anlatsın isterler Ömer Torun’dan, evin ve Fok’un öyküsünü. Derler ki Torun’a; “Ev “Zangoç’un, Müezzinin Evi. Fok Foça’nın Fok’u. Bunda bir hikmet var. Sen onu evin başköşesine yerleştirdin, O da sana teşekküre geldi”

UZUN YILLARDIR LİMAN İÇİNDE BELGELENEN İLK FOK

Ömer Torun’un fotoğrafladığı Fok uzun yıllardır Foça Liman içinde varlığı net olarak belgelenen ilk fok. Bu fotoğraf ve görgü tanıklarının ifadelerini; konuyla ilgili araştırmalar yapan, Su Altı Derneği - Akdeniz Foku Araştırma Grubu (SAD – AFAG) yetkilileri tarihsel kayıt ve istatistikler açısından çok önemli bir belge olarak nitelendiriyor.


Seyfi GÜL



3387










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)