Nilgün ÖZARAR
METRODAKİ KEMANCI.
BEYOÄžLU’NDAKİ FAŞİST!
”Joshua Bell dünyadaki en önemli keman virtüözlerinden biridir. Washington Post gazetesi tarafından, algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereÄŸi kendisinden Washington DC'de bir metro istasyonunda, öylesine bir kılıkla keman çalması istenmiÅŸ ve kurgulanmış.
Joshua Bell çaldığı süre içinde sadece 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu bile fark etmez, alkışlamaz.
Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmış...
Sorgulanan ÅŸeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliÄŸi algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneÄŸi tanıyabiliyor muyuz?”
Sonuç: Amerikan halkı bu konudan sınıfta kalmıştır. Yani duygusuz duyarsız, keyifsiz, ilgisiz bulunmuşlardır. Varsa yoksa onlar için çalışmak, metroya yetişmek ve eve sipariş ettikleri pizza veya Çin yemeğini yiyip bir kova mısır patlağını alıp TV karşısına geçip tıkınmaktır.
İyi de bu yukarıdaki vasıflara sahip olan bir halk nasıl oldu da Obama gibi bir… Ne yazacağımı ÅŸaşırdım ÅŸimdi, neydi yaa.. Ha renkli!
Renkli bir Afrikalıyı tepelerine geçirtip oturttular, valla bu Amerikalılara benim aklım ermiyor. Aşağıdaki dizeleri okuyunca sizin de aklınız ermeyecek.
Åžimdi gelelim bize: Metroya koy bak? Kimi? Kim olursa olsun biz müziÄŸi çok severiz hele de biraz oynak bir ÅŸeyler çaldı mı seyreyle ortalığı dört kol çengi bir oynarız da ÅŸaÅŸarlar valla. Ama hafızam beni yanıltmıyorsa BeyoÄŸlu’nda sene 1986 Ferhan Åžensoy Karl Valentin’in hikayesinden (Hitler Almanya’sını anlatır) yola çıkarak yazdığı yönettiÄŸi ve oynadığı “İçinden Tramvay Geçen Åžarkı” adlı oyununda seyirciler salona alınırken kapıda Alman SS kıyafetleri giyen Orta Oyuncuları karşılamış, herkese kimlik sormuÅŸ, herkes de kimliklerini çıkartmıştı.
Bu durumu görünce bu ÅŸakayı daha da ileri götürmüşler, sokaÄŸa çıkıp, BeyoÄŸlu’nda herkesi çevirip kimlik kontrolü yapmışlardı.
Sevgili okuyucular,
Şimdi ben bundan halkımız için bir sonuç çıkartmıyorum, yorumu ve sonucu size bırakıyorum.
Ama Indra Ghandi’nin ÅŸu sözlerini hatırlatmadan da geçemiyorum.
“Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır. Uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile, uyandıramazsınız.”
Nilgün ÖZARAR
nilgun.ozarar@gmail.com
BEYOÄžLU’NDAKİ FAŞİST!
”Joshua Bell dünyadaki en önemli keman virtüözlerinden biridir. Washington Post gazetesi tarafından, algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereÄŸi kendisinden Washington DC'de bir metro istasyonunda, öylesine bir kılıkla keman çalması istenmiÅŸ ve kurgulanmış.
Joshua Bell çaldığı süre içinde sadece 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu bile fark etmez, alkışlamaz.
Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmış...
Sorgulanan ÅŸeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliÄŸi algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneÄŸi tanıyabiliyor muyuz?”
Sonuç: Amerikan halkı bu konudan sınıfta kalmıştır. Yani duygusuz duyarsız, keyifsiz, ilgisiz bulunmuşlardır. Varsa yoksa onlar için çalışmak, metroya yetişmek ve eve sipariş ettikleri pizza veya Çin yemeğini yiyip bir kova mısır patlağını alıp TV karşısına geçip tıkınmaktır.
İyi de bu yukarıdaki vasıflara sahip olan bir halk nasıl oldu da Obama gibi bir… Ne yazacağımı ÅŸaşırdım ÅŸimdi, neydi yaa.. Ha renkli!
Renkli bir Afrikalıyı tepelerine geçirtip oturttular, valla bu Amerikalılara benim aklım ermiyor. Aşağıdaki dizeleri okuyunca sizin de aklınız ermeyecek.
| “Sevgili beyaz adam DoÄŸarım siyahım Büyürüm siyahım GüneÅŸlenirim siyahım Üşürüm siyahım Korkarım siyahım Hastalanırım siyahım Ölürüm hala siyahım. Ve sen beyaz adam, DoÄŸarsın pembesin Büyürsün beyazsın GüneÅŸlenirsin, kızarır Üşürsün, morarır Korkarsın, sararır Hastalanırsın, yeÅŸerir Ve ölürsün grisin Ve hala utanmadan bana renkli dersin.” |
Åžimdi gelelim bize: Metroya koy bak? Kimi? Kim olursa olsun biz müziÄŸi çok severiz hele de biraz oynak bir ÅŸeyler çaldı mı seyreyle ortalığı dört kol çengi bir oynarız da ÅŸaÅŸarlar valla. Ama hafızam beni yanıltmıyorsa BeyoÄŸlu’nda sene 1986 Ferhan Åžensoy Karl Valentin’in hikayesinden (Hitler Almanya’sını anlatır) yola çıkarak yazdığı yönettiÄŸi ve oynadığı “İçinden Tramvay Geçen Åžarkı” adlı oyununda seyirciler salona alınırken kapıda Alman SS kıyafetleri giyen Orta Oyuncuları karşılamış, herkese kimlik sormuÅŸ, herkes de kimliklerini çıkartmıştı.
Bu durumu görünce bu ÅŸakayı daha da ileri götürmüşler, sokaÄŸa çıkıp, BeyoÄŸlu’nda herkesi çevirip kimlik kontrolü yapmışlardı.
Sevgili okuyucular,
Şimdi ben bundan halkımız için bir sonuç çıkartmıyorum, yorumu ve sonucu size bırakıyorum.
Ama Indra Ghandi’nin ÅŸu sözlerini hatırlatmadan da geçemiyorum.
“Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır. Uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile, uyandıramazsınız.”
Nilgün ÖZARAR
nilgun.ozarar@gmail.com
"Nilgün ÖZARAR" bütün yazıları için tıklayın...
