BÜYÜK KADINDI... / Recep BOZKURT
Recep BOZKURT

Recep BOZKURT

BÜYÜK KADINDI...



Balkanlar; tarih boyunca kanlı olayların, büyük acıların yaşandığı ve gözyaşının sel olduğu bir coğrafyadır.

Bizim "93 Harbi" dediğimiz 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi ise bu bölgede büyük göçlere yol açarak bütün taşların yerinden oynadığı ve hemen ardından gelen "Balkan Savaşları" da buradaki ulusların bir birini boğazlamağa ve yok etmeğe başladığı bir dönemdir.

Büyük SavaÅŸ” denilen Birinci Dünya Savaşı da yine bu coÄŸrafyada yaÅŸanan olaylar nedeniyle patlak vermiÅŸ ve bütün dünyaya yayılmıştı.

Benim anacığım iÅŸte tam bu günlerde (1917) ve tam bu olayların bütün ÅŸiddetiyle yaÅŸandığı Makedonya’da çatısı yanmış bir caminin yıkıntıları arasında ve karlı bir kış günü dünyaya gelmiÅŸti.

Tam, Selanik-Serez arasında kalalım bu toprakları yurt edinelim derken bu kez “Mübadillik” gelip çatmış, buralardan da koparıp alınmışlardı.

Kasırga bu defa onları, 500 yıl sonra yine zorla koparılıp sürüldükleri ana yurtları Anadolu’ya atmıştı. Gerçi bu kez geldikleri yer atalarının yaÅŸadığı, köklerinin bulunduÄŸu Toros zirveleri (Karaman-TaÅŸkent) deÄŸil ama severek yurt edindikleri İznik-Avdan DaÄŸları üzerinde bulunan Derbent Köyü olmuÅŸtu.

1909-Selanik-Kılkış doğumlu olan babacığımla 1933 yılında evlenerek, bu yeni toprakları yurt edinmişler; tam dokuz çocuk yaparak buraya temelli olarak kök salmaya çalışmışlardı.

Şöyle arkanıza yaslanarak bir düşünün: Biri ikiz dokuz çocuk (ikizlerden birisi üç yaşında vefat etti), anne-baba ve bir de “Koca Nine” dediÄŸimiz Babaannem, onbir nüfuslu bir aile!..

Nasıl bakılır,nasıl beslenir,nasıl giydirilir?!..

O zamanlar kırsal kesimde-gaz tuz- hariç her şey aile içinde üretilmeye çalışılır, üretilenlerle yetinilirdi. (Ben on yaşıma gelinceye kadar babamın diktiği çarığı, Koca ninem ve anacığımın dokuduğu göyneği giydim)

Babam ve annem çok çalışkan ve üretken insanlardı. Paramız yoktu ama her ÅŸeyimiz vardı. Bol sütlü ineklerimiz ve maltız keçilerimiz, avlu dolusu tavuklarımız, on onbeÅŸ kovanımız, baÄŸ-bahçe ve bostanlarımız, bal tadında incir ve üzümlerimiz, yaÄŸ elde ettiÄŸimiz zeytinlerimiz, çuvallar dolusu mısır, fasulye ve nohutumuz, küpler dolusu pekmezimiz ve ambarımızda yeterince ekmeklik unumuz vardı. Bir de buna yaratıcı, hamarat anacığımızı ve ablalarımızı eklerseniz…

Nasıl bir aile ortamında yaÅŸadığımızı hayal edebilirsiniz…

Durun daha bitmedi: Çok güzel sesli ve çok esprili bir babaanne ve ona eşlik eden bir baba ve anne..

Ve çevrelerinde “Memleket Türküleri” ile gülen oynayan çocuklar…

Anacığım, yüz yaşına merdiven dayadığında bile türküyü dilinden düşürmedi. Ondan tam 22 türkü derledim. (Bunlardan TRT’de okuduÄŸum birini dinlemek isterseniz gogula girin, Recep Bozkurt yazın, dinleyebilirsiniz)

Annem; babacığımın vefat ettiÄŸi 1981 yılından bu yana da diÅŸiyle, tırnağıyla didinerek - yaşına başına bakmadan-direnerek ve her daim bizlere kol kanat gererek, dimdik yaÅŸadı…

İşte bu büyük kadını 03 Haziran 2013 günü İznik-Derbent Köyü’nde, ” Koca Adam” dediÄŸi babacığımın yanında topraÄŸa verdik.

Işığı, doÄŸayı çok severdi…

Çiçekler içinde yatsın…


Recep BOZKURT

recboz48@gmail.com


93 Harbi" dediÄŸimiz 1877-1878 Osman..." /> 93 Harbi" dediÄŸimiz 1877-1878 Osman... ">
18 Haziran 2013 Salı / 2479 okunma



"Recep BOZKURT" bütün yazıları için tıklayın...