ISSN 1308-8483
İSTANBUL / Seyfi GÜL
Seyfi GÜL    
  Yayın Tarihi: 22.7.2013    


İSTANBUL


“Sana Dün Bir Tepeden Baktım” diye başlamış Yahya Kemal. Münir Nurettin başka bir ruh katmış, soğuklarında bir köşede büzülür gibi, gördükçe gözlerinden yaşlar süzülür gibi şarkıya dökmüş.

İstanbul artık şehir değil, bir ülke olmuş. Dünya insanıyla dolmuş. Kim bilir kaç yetmiş iki milletin harman olduğu, her bireyin ayrı büyük umutlarının ülkesi.

“Salkım Salkım Tan Yelleri Estiğinde
Mavi Patiskaları Yırtan Gemilerinle
Uzaktan Seni Düşünür Düşünürüm
İstanbul”

…ki ben o gemilerle masmavi sularını yara yara kim bilir kaç kez geçtim Boğaz’ından. Karadeniz’in vurunca adamı sersem eden kara denizinden Marmara’ya, Marmara’dan aylar süren Karadeniz hasretliklerine yüzdüm.



Yıllar sonra toprağına yine basmak kısmetmiş. Gençlik ateşlerinin başımda dolandığı günlerden, hayat yoldaşımın Kasımpaşa’da ailemize üçüncü şahsı kattığı zor yıllara uzandık bir kez daha.

Yeni yapıldığı günlerde üzerinden kaç kez geçtiğimizi bir bir saydığımız Boğaziçi’ni bu kez Fatih Sultan Mehmet köprüsü üzerinden uzaklardan seyrettik. Gündüz başka bir havası var da, gece dayanılmaz. Beyaz tenli bir güzelin göğsünde mavi ışıklar saçan nadide bir gerdanlık gibi. Hisarlar iki kolda iki kalın altın bilezik. Kız kulesi atkuyruğu yapılmış saçlara, özenle tutturulmuş parlak bir toka. Tarabya ayakta şıkır şıkır şakırdayan halhal. Ey Bebek nedir sendeki bu hal…

Sen ey kavgamızın şehri…

Sarıyer’inde börek yemişliğim, Maslak’ı arşınlamışlığım, Beykoz’a uzanmışlığım.var. Köprü altı Beylerbeyi’nden denizli hayat yollarına çıkmışlığım. Heybeli ile Büyükadaların arasında iri kırlangıçlar tutmuşluğum. Emirgan’da çayını yudumlamışlığım. Havadan karadan denizden dolanmışlığım var.

Üsküdar’ın da kaç kez isteyerek vapur kaçırdığımın sayısını unuttum. Beşiktaş’tan Taksime, Galatasaray’dan Tünel’e, Fener stadından, Salı Pazarından Kadıköy’e saatlerce yürümüşlüğüm, Çamlıca’da hasta yatmışlığım var. Kuşbakışı, hala ayaklarımın ucunda serili Haydarpaşa. Önümde ekmek kırıntılarını yiyen güvercinlerinle sanki hiç ayrılmamış gibiyim.

Eminönü, Mercan, Beyazıt, Sahaflar, Laleli, Vatan daha dün gibi.

“Görmedim Gezmediğim, Sevmediğim Hiçbir Yer”.

Senin de bir Karataş’ın var mıdır bilmem. Lakin bir kere gözlere girince gönüllerden eksilmiyorsun. Betonunmuş, kalabalığınmış, kavganmış umurum da değil.

“Sade bir semtini sevmek bile ömre değer”

“Aziz İstanbul”


Seyfi GÜL



2015










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)