
Güzin TÜMER
RIOBAMBA / ALAUSI
Tena'dan daha güneyde olan Riobamba'ya geldim. Ekvador'un üçüncü büyük şehri. Güney Amerika klasiği olan meydanlar ve kiliseler... Riobamba'da Ekvador'da ziyaret ettiğim diğer şehirler gibi ızgara yöntemiyle yapılmış. Bu nedenle gezmesi oldukça kolaydı. Aslında şehrin içinde yapacak pek bir şey yok. İki tane yanardağı var. Bunlardan birinde turuncu alarm vardı. Onun yakınına giderek orkideleri görmek istedim ama alarm nedeniyle tüm turlar iptal edilmişti. Riobamba bu iki Volkan nedeniyle turistlerin uğrak yeri olmuş. Çok profesyonel çalışan turizm acentaları Volkan'a tırmanmak isteyenlere her türlü ekipmanı sağlıyor. Açık hava sporlarının birçoğunu burada yapmak mümkün.
Ekvador'da çok sayıda Volkan ve milli park var. Volkanların zaman zaman aktif hale gelmesi buradaki insanları hiç etkilemiyor. Turistler bundan çok daha fazla etkileniyor. Japonlar depremleri sıradanlaştırmış Ekvadorlular dumanı tüten volkanları.. Sanki bu durum günlük yaşamın bir parçası olarak algılanıyor. Bugünlerde aktif olan Volkan Tungurahua. Riobamba'ya yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta.. Yüksekliği yaklaşık 5000 metre civarında.. Anlamı benim çevirimle "ateş boğazı" Ben internette fotoğraflarını gördüm. Ürkütücü..
Diğer Volkan Chimboraza... Şehirden gözüken bir Volkan... Yüksekliği yaklaşık 6000metre... Ekvador'un en yüksek dağı imiş... Oraya 4-5 gün süren turlar düzenleniyor. Farklı seviyelerdeki kamplarda kalınarak dağa çıkılabiliyormuş.


Riobamba'da çok fotoÄŸraf çekmedim. Çünkü ÅŸehir bende fotoÄŸraf çekme isteÄŸi yaratmadı. Yerli nüfusun oldukça çok olduÄŸu bir ÅŸehir. Riobamba And DaÄŸları’nın Sultanı diye adlandırılıyormuÅŸ.
Şehirle ilgili birkaç küçük not... Çok sayıda eczane ve doktor kontrolünde gözlük satan dükkan vardı. Burada ekmek satan yerlere "Panderia" deniyor. Neredeyse adım başı bu dükkanlardan var. Ekmek de yemiyorlar ama bu dükkanların neden bu kadar çok olduğunu anlamakta güçlük çektim. Ekmekleri de poğaça gibi.. Lokantalarda yemek yerken masaya kesinlikle ekmek gelmiyor. Ekmek satarım ama yemem! Buradakiler ekmek yerine mısır yiyorlar.
Riobamba'dan yaklaşık üç saat mesafedeki Alausi'ye geldim. Alausi her tarafı yüksek dağlarla çevrili bir vadinin içine oturmuş dağlık bir kasaba. Oldukça küçük..

"Nariz Diablo" "Åžeytanın Burnu" adı verilen oldukça popüler bu tren yolculuÄŸundan ben de eksik kalmayayım diyerek kendimi Alausi'de buldum. Bu tren yolculuÄŸunu yapmadan önce kasabada şöyle bir dolandım. İlk gözüme çarpan rengarenk giysiler içindeki yerliler oldu. Kırmızı, mavi, yeÅŸil büzgülü etekler, renkli çoraplar.. Tam bir renk cümbüşü.. Çok sevdim. Åžimdi And DaÄŸları’nın bu rengarenk kadınlarından birkaç fotoÄŸraf..


"Åžeytanın Burnu" adı verilen bu rota 12 kilometre.1800’lerin sonunda bu tren yolu inÅŸa edilirken yaklaşık 2500 kiÅŸi ölmüş. Trenimiz And DaÄŸları arasında eÅŸsiz bir manzara eÅŸliÄŸinde kıvrılarak yol aldı. Bu rota üzerinde And DaÄŸları sıradaÄŸlarından birinin yüzünde burna benzer bir ÅŸekil oluÅŸtuÄŸu için bu rotaya "Åžeytanın Burnu" adı verilmiÅŸ. DurduÄŸumuz istasyonda And DaÄŸları’nın renkli yerlileri bizi dans ederek karşıladılar. GüneÅŸten kavrulmuÅŸ derileri, kavruk yüz ifadeleri yüzlerindeki coÅŸkuyu görmeye engel deÄŸildi. Bizi de coÅŸkularına ortak ettiler

Orada bir de bu tren yolunun hikayesini anlatan küçük bir müze vardı. Bir başka küçük bilgi altı yıl öncesine kadar bu yolculuk trenin üzerinde açık havada yapılıyormuş. Birkaç ölüm vakasından sonra bu uygulama kaldırılmış. Şimdi bu tren yolculuğundan birkaç foto..



Åžimdilik bu kadar olsun. 31.Temmuz.2013 CUENCA
Güzin TÜMER
"Güzin TÜMER" bütün yazıları için tıklayın...
Tena'dan daha güneyde olan Riobamba'ya geldim. Ekvador'un üçüncü büyük şehri. Güney Amerika klasiği olan meydanlar ve kiliseler... Riobamba'da Ekvador'da ziyaret ettiğim diğer şehirler gibi ızgara yöntemiyle yapılmış. Bu nedenle gezmesi oldukça kolaydı. Aslında şehrin içinde yapacak pek bir şey yok. İki tane yanardağı var. Bunlardan birinde turuncu alarm vardı. Onun yakınına giderek orkideleri görmek istedim ama alarm nedeniyle tüm turlar iptal edilmişti. Riobamba bu iki Volkan nedeniyle turistlerin uğrak yeri olmuş. Çok profesyonel çalışan turizm acentaları Volkan'a tırmanmak isteyenlere her türlü ekipmanı sağlıyor. Açık hava sporlarının birçoğunu burada yapmak mümkün.
Ekvador'da çok sayıda Volkan ve milli park var. Volkanların zaman zaman aktif hale gelmesi buradaki insanları hiç etkilemiyor. Turistler bundan çok daha fazla etkileniyor. Japonlar depremleri sıradanlaştırmış Ekvadorlular dumanı tüten volkanları.. Sanki bu durum günlük yaşamın bir parçası olarak algılanıyor. Bugünlerde aktif olan Volkan Tungurahua. Riobamba'ya yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta.. Yüksekliği yaklaşık 5000 metre civarında.. Anlamı benim çevirimle "ateş boğazı" Ben internette fotoğraflarını gördüm. Ürkütücü..
Diğer Volkan Chimboraza... Şehirden gözüken bir Volkan... Yüksekliği yaklaşık 6000metre... Ekvador'un en yüksek dağı imiş... Oraya 4-5 gün süren turlar düzenleniyor. Farklı seviyelerdeki kamplarda kalınarak dağa çıkılabiliyormuş.


Riobamba'da çok fotoÄŸraf çekmedim. Çünkü ÅŸehir bende fotoÄŸraf çekme isteÄŸi yaratmadı. Yerli nüfusun oldukça çok olduÄŸu bir ÅŸehir. Riobamba And DaÄŸları’nın Sultanı diye adlandırılıyormuÅŸ.
Şehirle ilgili birkaç küçük not... Çok sayıda eczane ve doktor kontrolünde gözlük satan dükkan vardı. Burada ekmek satan yerlere "Panderia" deniyor. Neredeyse adım başı bu dükkanlardan var. Ekmek de yemiyorlar ama bu dükkanların neden bu kadar çok olduğunu anlamakta güçlük çektim. Ekmekleri de poğaça gibi.. Lokantalarda yemek yerken masaya kesinlikle ekmek gelmiyor. Ekmek satarım ama yemem! Buradakiler ekmek yerine mısır yiyorlar.
Riobamba'dan yaklaşık üç saat mesafedeki Alausi'ye geldim. Alausi her tarafı yüksek dağlarla çevrili bir vadinin içine oturmuş dağlık bir kasaba. Oldukça küçük..

"Nariz Diablo" "Åžeytanın Burnu" adı verilen oldukça popüler bu tren yolculuÄŸundan ben de eksik kalmayayım diyerek kendimi Alausi'de buldum. Bu tren yolculuÄŸunu yapmadan önce kasabada şöyle bir dolandım. İlk gözüme çarpan rengarenk giysiler içindeki yerliler oldu. Kırmızı, mavi, yeÅŸil büzgülü etekler, renkli çoraplar.. Tam bir renk cümbüşü.. Çok sevdim. Åžimdi And DaÄŸları’nın bu rengarenk kadınlarından birkaç fotoÄŸraf..


"Åžeytanın Burnu" adı verilen bu rota 12 kilometre.1800’lerin sonunda bu tren yolu inÅŸa edilirken yaklaşık 2500 kiÅŸi ölmüş. Trenimiz And DaÄŸları arasında eÅŸsiz bir manzara eÅŸliÄŸinde kıvrılarak yol aldı. Bu rota üzerinde And DaÄŸları sıradaÄŸlarından birinin yüzünde burna benzer bir ÅŸekil oluÅŸtuÄŸu için bu rotaya "Åžeytanın Burnu" adı verilmiÅŸ. DurduÄŸumuz istasyonda And DaÄŸları’nın renkli yerlileri bizi dans ederek karşıladılar. GüneÅŸten kavrulmuÅŸ derileri, kavruk yüz ifadeleri yüzlerindeki coÅŸkuyu görmeye engel deÄŸildi. Bizi de coÅŸkularına ortak ettiler

Orada bir de bu tren yolunun hikayesini anlatan küçük bir müze vardı. Bir başka küçük bilgi altı yıl öncesine kadar bu yolculuk trenin üzerinde açık havada yapılıyormuş. Birkaç ölüm vakasından sonra bu uygulama kaldırılmış. Şimdi bu tren yolculuğundan birkaç foto..



Åžimdilik bu kadar olsun. 31.Temmuz.2013 CUENCA
Güzin TÜMER
"Güzin TÜMER" bütün yazıları için tıklayın...