Sür sürüştür, tak takıştır sür Kordon’a
Süslü kadınlar bisiklet turu (Egzoz kokusuna karşı parfüm kokusu)
Hani bazı günler vardır dokunsalar zırlayacak gibisinizdir, aynı zamanda iç enerjinizin boşaldığını da hissedersiniz… Kendinizi toparlayacak gücünüz kalmamıştır ve suçlunun kim, ne olduğunu bilmenin savsaklığıyla başlarsınız güne. Hepimizin “ayağa kalk” diyebileceği suçluları vardır böyle zamanlarda. Hele ki mevsim hüznünü dört bir yana salmış ise, Eylül’ün lül’ü boynunuzu bükmeye çoktan meyilli ise! Anladınız. Suçlu; Eylül.
İşte böyle bir günümü coşturdunuz siz.
Siz, süslü kadınlar, topuklu ayakkabılarıyla, rujları, küpeleriyle çiçeklere bezeli sımsıcak güzellikler... Güzel sözcüğünün gerçek anlamını bulduğu yaşam formları capcanlı kadınlar, günüme umut ve neşe kattınız. Sizin fotoğraflarınıza bakarken içim ısındı. İşte dedim; yaşamın insanca devamlılığı için siz gereklisiniz. Hayat denilen muhteşem anlar dilimi için, soluk almak için…
Doğanın yaşanabilirliği için kadınların şekillendirdiği bir dünya gerekli, erkeklerin değil! Örtülerin altına, karanlıkların ardına hapsedilmeyen özgür kadınların dünyası… Özgür kadınlar özgür insanları şekillendirecekler. Özgür ve duyarlı insanları, trafikte karınca ezmeye kıyamayan merhametli insanları, solunabilir bir dünyaya hizmet eden bütün o güzel şeyleri çekecekler yaşamlarına. Daha yaşanabilir silahsız savaşsız bir gezegene şekil verecekler. Kim ne derse desin dünya dişil enerjiyle dönüyor! Erkek enerjiyle idare ediliyor gibi görünse de dünyanın dönüş istikameti tüm yuvarlaklığıyla dişidir bana göre.
Dünya yuvarlak ki, elipsliği konusunda giderek artan elitis kaygılar barındırıyorum! Bisiklet tekeri de yuvarlak! Hadi bakalım çıkın işin içinden… Tutunalım selesine dünyanın hadi!
Ucu bucağı belirsiz – sonsuz bir evrende bilinmeyenler üzerine kafa yormanın en iyi metodu doğayı coşkuyla kucaklamak olduğunu bilen duyarlı ruhlar bisikletin tekerine takılmış turlayıp duruyorlar bu yaşanası cenneti. Dumansız, kansız, zararsız bir varoluş ile dünyanın sırtına yara açan her şeye karşı duruyor, var güçleriyle pedal çeviriyorlar. Critical Mass ile çıkış yolu açan bisiklet sevdalıları, zaman içinde kendi bedensel ve ruhsal gerçekleri çerçevesinde küçük, sevimli ve yaşama coşkusu aşılayan performanslar düzenliyorlar. İşte en son düzenledikleri muhteşemliğe olan hayranlığım nedeniyle yazıyorum bu satırları.
Sevgili dostum Semra Çetindağ’ın fotoğraftaki görüntüsüyle günüm şenlenirken birer birer diğerlerini fark etmem uzun sürmüyor. Süslü kadınlar bisiklet turu'nun fikir annesi İzmirli Sema Gür. Turun İzmir ayağı bu organizasyonun ilk başlangıç noktası. Birazcık araştırdığım kadarıyla İstanbullu kadın bisikletçilerin de feyz aldığı Süslü kadınlar bisiklet turu (Egzoz kokusuna karşı parfüm kokusu) ile İstanbul’dan da ses veriyorlar İzmir'e. “Dünya Otomobilsiz Kentler Günü” olan 22 Eylül günü İzmir, İzmirli kadınların sımsıcak farkıyla şenleniyor. Kendileri süslü, bisikletleri süslü, kafaları nice güzellikle süslü yüzlerce yavaş bisiklet sürücüsü kadın yaşadıkları kenti İzmir'lerini süslüyorlar. Eh İzmir’e de bu yakışır zaten.
Sloganlara bakar mısınız; Arabadan İn Bisiklete Bin,” “Bisiklet Güzel Taşır, Güzeli Taşır,” “Bu Yılın Modası Bisiklet Olsun,” Olsun.
Dünya daha yaşanılır bir cennet olsun.
Fotoğraflar: Toprak ÖZMEN
|