(Ç)ALMA BE KARDEŞİM… / Seyfi GÜL
Seyfi GÜL

Seyfi GÜL

(Ç)ALMA BE KARDEŞİM…



Aslında “Atma be kardeÅŸim” baÅŸlıklı bir ÅŸeyler yazacaktım. Kısmet deÄŸilmiÅŸ.

Sabahın erken sayılabilecek saatlerinde çarşıyı geçip Küçükdeniz çevresinde her zaman yaptığım yürüyüşlerden birini yapıyordum. Birkaç gün önce Foça Dalış Merkezi, Foçalı gençler ve yerel yönetimden bazı kişiler kıyı ve dip temizliği yapmışlar, topladıklarını meydana dizmişlerdi. İbret için. Bir daha atmayın demek için.

Denizden; bizim meÅŸhur Balıkçı Heykeli’nin önüne “lingo lingo ÅŸiÅŸeler”i anımsatan bira ve içki ÅŸiÅŸeleri, plastik bidonlar, kırık çapalar, çöp kovaları, halı parçaları, gres pompası, bayrak, kazan, tüpgaz hortumları, araba lastiÄŸi, tencere, tava, meyve ve balık kasaları gibi yüzlerce kilo ağırlığında atık çıkarılmış, heykele inat bir utanç abidesi yere serilmiÅŸti. Üstelik dalgıçlar “dört ay öce dalmıştık, bu kez tüplerimizi bir saatlik bir çalışmaya göre ayarlayıp geldik. Ama maalesef çıkardığımızın on misli pislik denizde duruyor. AÅŸağısı çöp tarlası gibi” demiÅŸlerdi.

Eh bende diyecektim ki “Atma Be kardeÅŸim” bu deniz bizim denizimiz. Burada geziyoruz, burada oturuyoruz. Nefes alıyoruz. Yüzüyoruz. Dünyanın en güzel iklimi, en güzel gökyüzü diyoruz. Bizim için, baÅŸka ÅŸehirlerden gelecek Foça sevdalıları için, güzellikler bir dünya nimeti ve ortak deÄŸerimiz ise bütün insanlık için bu maviliklere hiçbir ÅŸey “Atma Be KardeÅŸim” diyecektim.

Aklımdan geçen laflar dilime çakılı kaldı.

Çevre kafelerin birinde bir masa üzerinde yeni basılmış bir yerel gazete gözüme ilişti. Eh okunacak şey hele birde tazecik ise dayanamayıp yön değiştiriyorum. Adımlarım ister istemez o yöne götürüyor. Uzanıyorum. Yabancı değil.

Eski dostlardan birini iÅŸaret ediyor. Bir zaman gönüllü katkı yaptığım, ama teÅŸekkür beklerken baÅŸka ÅŸeyler duyduÄŸum, hatta emeÄŸini “neden sadece benimle deÄŸil de baÅŸkalarıyla da paylaÅŸtın” diye hesap sorma cüreti gösteren bir dost!‘un gazetesi.

O dost!’a ki bir süre önce “Ben artık “Bakırçay Gazetesi” ile çalışıyorum. Bu nedenle haberleri gecikmeksizin yayına aldığımız ve izinsiz olarak kimsenin alıntı yapmasına izin vermediÄŸimiz, bir nevi vitrinimiz www.focafoca.com sitesi dahil, basılı veya sanal hiçbir ortamdan alıp kullanma” diye üstüne basarak söylemiÅŸim. Kırmadan, kırılmadan. Hak vermiÅŸ. Tamam demiÅŸ. Rahatım.

Gel gör ki o masanın üzerinde duran gazetenin daha ilk sayfasında benim bahçenin meyvelerinden parçalar var. İkinci sayfa, üç, dört, yedi, dokuz bizim çocuklar sırıtıyor. Zahmet edilip bazı başlıklarla oynanmışsa da,. çoğu olduğu gibi

El insaf, bizim yeni sayıda Bakırçay’a basmayı planladığımız iki taze haber baÅŸ köşelere yerleÅŸtirilmiÅŸ. Hiç olmazsa onları kurtarabilseydik.

O sıra haberlerin kaynağı olan bazı kiÅŸiler tesadüf yanıma geliyor. Gösteriyorum. Yahu senden ve bizden baÅŸka kimseler yoktu. Bu gazetede nasıl olur bu haber diye onlar hayrete düşüyor. Hele bir “Foça’dan Güney Afrikaya Enerji Santralleri Kurmaya” haberi var ki, muhtemeldir adımı da yanlışlıkla kopyalayıp sayfaya koymuÅŸ.

Basit ve birkaç satırlık bir haberin bile bazen ne kadar zaman ve emek istediğini en çok kendi bilmesi gereken Yıldırım gazeteci dost! 12 sayfalık gazetenin altı sayfasını bizim basılmış ve basılmamış haberlerimizle süslemiş. Kendimin diye söylemiyorum. Güzel olmuş yahu.

Olmuş ta, ha kuyumcu vitrininden bir tabla yüzük götürmüşsün, ha marketten bir kasa meşrubat. Ha bizimkileri. Bizim malımızda bu.

Hani arasaydın, rica etseydin, gene kırmaz olur der... Bilgim dahilinde yardımlaÅŸma, paylaÅŸma adına, bir-iki tane…

Ama insaf, sen malın tamamını götürmüşsün.

Bunun adı alma değil

Çalma be kardeÅŸim…

Üstelik yine muhtemeldir ki köşe yazında da bize dokundurmuÅŸsun. “Foça’da dağıtılan toplam sayısı yirmiyi geçmeyen gazeteler görür olduk” buyurmuÅŸsun. “Yavuz davranıp Ev Sahibini Bastırmaya kalkmışsın”

Derdim kavga değil, başkasına zarar hiç değil. Ama gerektiğinde hak arama yollarına düştüğümü herkes bilir.

Sen daha eskilerden olduğunu söylersin. Her şeyi mutlak daha iyi bilirsin. Zaten her konuda daha iyisin. Bak önümüzde bayram.

Gel bu tellerden çalma be kardeşim.


Seyfi GÜL




13 Ekim 2013 Pazar / 2660 okunma



"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...