HASSAS KONULAR
Bir süre önce ilçemiz Fevzipaşa Mahallesi’nden bir grup rahatsız oldukları ancak hassasiyetine binaen rahat konuşamadıkları bir konuda yardımcı olmamı istediler. Konu ezanı duymadıkları için bazı vatandaşların talebi ve maddi katkılarıyla yapılan telsiz hoparlörlerin yerleştirildiği yerler ve sesinin aşırı açılması. Mahallede evi olan iki gayrimüslimin bu yerleştirmenin kendilerine kasıtlı olarak yapıldığı kanısıyla ve sırf bu nedenle evlerini satışa çıkardıklarını, hatta birinin satış işlemini tamamlayarak ilçeyi terk ettiğini iddia ettiler.
Ezandan değil ama sesin aşırı açılmasından rahatsız olduklarını özellikle belirten gruba, yetkililere başvurdunuz mu, haber olarak kamuoyuna bu durumu duyurmamız için elimizde belge olması gerektiğini, bu dileklerini ancak fotoğraf, görüntü ve isim vererek haberleştirebileceğimizi belirttim. Resmi makam veya bazı kesimlerin tepkilerinden korktuklarını açıkça söylediler ve habere konu olmaktan vazgeçtiler.
İkinci hassas konu Perşembe’leri Cuma’ya bağlayan gecelerde yatsı ezanından önce sala (halk deyimiyle sela) okunmaya başlanması.
İlçemizde ilk uygulama 28 Kasım 2013 Perşembe akşamı başladı. Hava çoktan kararmış, akşam geceye kavuşmuş, yatsı vaktine dakikalar kalmışken, Foça semalarında sela sesleri yankılandı. Cenaze öncesi ve Cuma günleri okunan dışında sela verilmesine alışkın olmayan vatandaşlar “bu saatte cenaze olmaz hayırdır inşallah” diyerek şaşkınlıklarını dile getirirken, sosyal medya çalkalanmaya başladı. Bunlar tarikatların ayak sesleri, Atatürk’ü silmenin işaretleri yorumlarının ardına durumu, izah etmeye çalışanlarla, açıkça din-dinsiz tartışmasına sokanlar takıldı.
Ertesi gün (29 Kasım 2013 Cuma günü) hutbe arasında cemaate; uygulamanın İzmir Müftülüğü’nün talimatıyla başladığı, Cuma’yı hoş karşılamak amacıyla Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gecelerde yatsı ezanından 15 dakika önce sela verileceği duyuruldu.
Bu kez “bu zamana kadar yanlış mı yapılıyordu, her müftü değiştiğinde müftüye has yeni uygulamalar mı gelecek” yorumları geldi.
Burada Foça’dan Diyanet İşleri’ne Daire Başkanı olarak giden eski Foça müftüsü Selahaddin Çelebi’yi anacağım. Bilgilendirmenin önemini, vatandaş ve basınla kurduğu iyi ve yakın ilişkilerle çok iyi gösteren Çelebi uygulamaları ve projeleri hayata geçirmeden önce direkt ya da bizler aracılığıyla kamuoyuna duyurma hassasiyeti gösterirdi. Bu da olabilecek tartışmaları baştan cevaplamak gibi bir ayrıcalık sağlardı ona. Kulakları çınlasın.
Sela’nın hangi günler ve durumlarda verileceğine dair çeşitli internet sitelerinde güvenilir-güvenilmez açıklamalar var. Ancak yetkili makamın bu ve başka benzer yeni uygulamalar olacaksa kamuoyuna önceden bilgi vermesinde de fayda var. İnanç ve anlayışlara saygı ve bilmemezlikten gelen tepkileri baştan savuşturmak, çıkabilecek yangınlara sebebiyet vermemek için.
SİYASET HIZ KESMİYOR
Seçim atmosferine kendini hayli kaptıran Foça siyaseti hız kesmiyor. Aralık yeni gelişmelere ve açıklamalara gebe. Önseçim, temayül yoklaması, sandık, merkez, aday, ahbap çavuş en çok kullanılan kelimeler listesinde atbaşı gidiyor.
KÜSTÜM ÇIK FACE’İMDEN
Bir zamanlar “oynamıyorum ver misketlerimi” vardı. Devir değişti yerini “seni face’imden atarım” aldı.
Şaka gibi de değil. Facebook kültürü diye bir şey hayatımıza iyice yerleşti. Gazetelere, televizyonlara, dergilere, kitaplara düşkün değiliz, face’e olduğu kadar. Haberler için face’i açıyoruz. Bazen her şeyden önce oraya düşüyor haber. Mesaj almak, vermek, yazışmak, görüntülü, görüntüsüz görüşmek, tartışmak. Onsuz olmuyor.
Hey gidinin PTT’si (şimdi değişik hizmetlerle yeni bir boyut kazansa da) pabucun bu kadar mı dama atılacaktı. Sen ki 5 dakika telefon görüşmesi için 5 saat kuyrukta bekleten. Sen ki telgraflarımızı 3 gün sonra yerine ulaştıran. Sen ki mektuplarımızı kaybeden. Gör işte. Allahın sopası yok. Böyle yapar adamı.
Chat, Messenger, Skype, paralıya dönüştürülen internet telefonları ne çabuk devre dışı kaldınız.
Twitter, Linkedin ve diğerleri daha bir başka. Kolayı ve çeşidi boluyla varsa yoksa face.
Anmalar, anılmalar onda, eylemler, etkinlikler onda, fotoğraflar, videolar, fanlar, hayranlar onda, herkesin ajandasını aynı anda o tutuyor. Sevinçler, kutlamalar olduğu gibi kızgınlıklar, dargınlıkların gösterilme mekanı da face.
Konuşma kültürümüze de bir şeyler oldu. Birini eleştirdin mi, tepkisi, silerim face’ini. Çok mu kızdırdın nah görürsün face’imi. Saklanacak bir şeyin mi var engellerim face’ini.
Sosyal paylaşım sitesi ama kimin kiminle dost, kimin kiminle sırdaş, kimin kiminle kanki olduğunu göstermek için de ayna. Aynı yerde yaşayan, benzer işleri yapan, aynı statüde olan, hatta hısım akraba olan ve dahi aslında mantıken birbirini görmesi ve listesinde olması gerekenlerden her kim yok ise aralarında problem var demektir. Bu öyle nettir ki aralarındaki problem şöyle böyle değil bir hayli ciddi bir problemdir.
Ya hiç başlamayın Ya da Face’inden olmak istemediğiniz birini aman kızdırmayın. Ekranınız kararmasın.
|