ISSN 1308-8483
ZEYTİNİ KUŞLAR DİKER, ÇOCUKLAR TOPLAR. / Serdar Öçten ÜNSAL
  Yayın Tarihi: 8.1.2014    


ZEYTİNİ KUŞLAR DİKER, ÇOCUKLAR TOPLAR.

ZEYTİNİ KUŞLAR DİKER, ÇOCUKLAR TOPLAR. Ve bu hikaye burada bitmez !



’ ZEYTİNİ KUŞLAR DİKER’ ÇOCUKLAR TOPLAR, bu hikaye devam eder...

Yoğun geçen bir günün yorgunluğunu üzerimden atmak için oturduğum çay bahçesinde çayımı yudumlarken telefonum çaldı. Arayan arkadaşım

Ayşe AKTÜL idi. Ayşe Hanım Almanya’da yaşayan zeytin ve zeytinyağı konusunda kendisini “özel işler” yapmaya adamış insanlardan birisidir. Bu nedenledir ki yolumuz zeytin ve zeytinyağında kesişti, aile dostluğuyla pekişti ve bir daha kopmadık.

Telefonu açtığımda heyecanlı ses tonu ile yine bir etkinliğin haberini veriyordu, çocuklarla birlikte zeytin çekirdeğinden fidan yetiştirmek için saksılara zeytin çekirdeği dikecek, el ve ayak yağı çıkaracak (üretim şekline göre adlandırılmıştır), zeytinyağı tadımını gerçekleştirecektik. Bu güzel haberi aldığımda çocukların arasında olmayı hayal etmeye başlamıştım bile.

Köln’den, Didim’e uzanacak bir zeytin ve zeytinyağı yolculuğunun planlarını oluşturmaya başladık. Bu uzun soluklu bir proje olmalıydı, amacımız tarafları mümkün olduğunca zeytin ve zeytinyağı kavramları altında buluşturmak, zeytini öğretmek ve turizm ile birleştirerek yaşadıkları kente ekonomik katkıda bulunmasını sağlamaktı.

Yapacağımız projeden etkilenen insanlar, projeden örneklerle kendilerine yeni konu alanları oluşturabilecek farklı kültürlerin ortak noktası olan zeytin ağacının dalları altında sevgiyi, barışı kardeşliği bulabilecekler mi? diye düşünürken hızlı hareket ederek neler yapacağımızı konuştuk, önemli olan bir şekilde başlamak ve devamını getirebilmek olmalıydı. Bugüne kadar sektörden insanlar hep konuşmuş ancak bir şeyler yapmak konusunda başarılı olamamışlardı.





Didim’de ev sahipliği yapacak olan insanlardan bir çoğunu tanıyordum, Didim’de ZEYTİN PLATFORMU’nu kurarak zaten fikirlerinin yolunu çizmişlerdi. Murat MUMCU eşi Zehra MUMCU, Bekir İŞLEK, Osman AYYILDIZ eşi Ebru AYYILDIZ, MEANDROS restoran sahibi Murat PARMAKSIZ eşi Hatice PARMAKSIZ ve çalışanları, DİDİM YÖNDER ÖZEL KOLEJİ sahibi Ekrem GENÇARSLAN, değerli müdiresi Tülay AKDEMİR ve sevgili genç öğretmenleri, değerli veliler ve isimlerini sayamadığım diğer gönüllüler el birliği ile çalışmaların düzenli ve hızlı bir şekilde ilerlemesini sağladılar, ekip güçlü olunca yapılacak işlerde kolaylaşıyordu. Çocuklara verilecek eğitimde, biz yetişkinler de en az çocuklar kadar heyecanlıydık.



Organizasyon sabahı herkesin yüzündeki heyecanı gördüm. Enerji dolu, neşeli ve mutlu insanların bir araya gelmesini sağlayan projeye olan saygım bir kat daha arttı. Birkaç eksiği de tamamladıktan sonra her şey yoluna girdi. Malzemelerimizi ve araç gereçlerimizi ayarlamış, toplayacağımız zeytinlerimizi bulmuştuk. Her şey yolunda gidiyordu o kadar ki; güneş sıcak yüzünü göstermiş, bulutlar dağılmış kutsal zeytin ağacı ışığını insanların üzerine göndermeye başlamıştı.



Ayşe hanım ile birlikte, yanımıza Zehra Hanım’ı da alarak YÖNDER okullarından biri olan Didim okuluna hareket ettik. Burada bizi Ekrem Bey, Tülay Hanım, projede görev alan öğretmenler ve değerli veliler karşıladı. Okul Didim’in güzel bir yamacına kurulmuş. Önünde bakımlı bir zeytinlik, deniz manzaralı. Böyle güzel bir okulda yapacağımız atölye çalışması elbette başarılı olacaktı. Çaylarımız Ayşe Hanım’ın güneş hasreti sayesinde okulun deniz manzaralı bahçesinde ikram edildi. İlk tanışmamız çok olumluydu. Çocukların geldiği haberini alınca büyük bir heyecanla okul müdiresi Tülay Hanım’ı takip ettik. Öğrenciler okulun konferans salonunda meraklı gözlerle bizi bekliyorlardı. Osman Bey bizleri tanıttı ve biz de öğrencilere yapacağımız atölye çalışması hakkında bilgi verdik ve ardından zeytin ve zeytinyağı yolculuğuna çıkmayı sabırsızlıkla bekleyen minik kalplerin heyecanına ortak olup, ilk çalışma için bahçeye çıktık. Öğrencilerin önceden boyadıkları toprak saksıların bulunduğu güzel ahşap masanın etrafında toplandık. Öğrenci velisi ve okul aile birliği başkanı aynı zamanda ziraat mühendisi, Ebru Hanım ile birlikte kuşların getirdiği çekirdeklerle ilgili bilgileri verdik.





Her biri, kalbi heyecan içerisinde bulunan minik öğrenciler öğretmenlerini dinlerken bizler de çokta uzakta olmayan bir yerden aralarına karışarak onların ifadelerini fotoğraflamaya çalışıyorduk. ‘’Zeytini Kuşlar Diker‘’ kitabının yazılması sırasında oluşan duygu birikimlerinden faydalandığımız Ayşe Hanım bu kez öğrencilerin küçük ellerinde zeytin çekirdeklerine can vermeye çalışıyordu.







Zeytini artık küçük eller dikecek, hasat edecek, toplayacak, taşıyacak, eski insanlarımızın yaptığı gibi çuvallara koyacak ve kırıp ezdikten sonra yağını çıkaracaktı. Bu çıkarılan yağ onların yüreklerinde bambaşka bir yere sahip olacak, zeytin ve zeytinyağının kutsal ışığından faydalanacaklardı. Ekmeklerini banıp yerken yaptıkları işin anlamını bir kez daha sımsıkı küçük yüreklerinde duyacaklardı.





‘’Eğitim çocuktan başlamalıdır‘’ Ve sabır gerektirir, yıllarca beklemeniz gerekecektir. Nasıl bir zeytin çekirdeği çimlenip yıllar sonra meyvesini veriyorsa, çocuklar da küçük yaşlarda eğitilerek hafızalarına kazınan zeytinyağını ancak 5- 10 yıl sonra gerçek anlamda tüketmeye ve çevrelerine anlatmaya çalışacaklardır. Yoksa bugün AVM’lerde ve fuarlarda tabaklara konan zeytinyağına ekmek bandırıp yedirmeye çalıştığımız insanların ertesi gün hemen market raflarında zeytinyağına saldıracaklarını beklemek saflıktan öteye geçemez. Bunun adına da zeytinyağı tanıtımı hiç denemez!

Zeytinyağını diğer bitkisel yağlardan ayıramayan insanlara siz zeytinyağının tadına baktırmakla anlatamazsınız. Unutmayın ki ekmeği bandığınız her sıvı bitkisel yağ o ekmeğin özelliklerini yansıtacağından, her ekmek parçası aynı tadı verecektir ne yazık ki.

Zeytinyağının kalitesini anlamak için zeytinyağının meyvemsi özelliğini ön plana çıkarmalısınız, damak tadı güçlü minik çocuklar çimen, yeşil elma, yeşil domates ve limon kokularını almakta zorlanmazlarken büyükler neden zorlanmaktadırlar?

Çünkü yetişkinler kaliteli zeytinyağlarını hiç tatmamışlar.

Zeytinyağlarımız o kadar kusurlu ki ancak ekmek banıp yediğinizde ekmeğin tadı baskın olunca tüketilebiliyor da ondan……

Doğru bildiğimiz yanlışlarımızı bile düzelterek daha iyi zeytinyağları üretmeye başlayabiliriz. Yeter ki isteyelim.

Minik yüreklerin telaşlı heyecanı devam ederken doğal olarak ağaçların altından toplanan zeytinlerin eti çekirdeklerinden tamamen sıyrıldıktan sonra saksılara dikilme işlemleri, toprak yüzeyi ve sulama zamanları Ayşe ve Ebru Hanım tarafından anlatıldı. Attıkları çekirdeklerin en iyi koşullarda ancak yüzde ellisinin çimleneceği, bu işin sabır gerektirdiği, en kötü şartlarda bir tanesi bile çimlense başarı elde etmiş olacakları hakkında bilgi verilerek öğrenciler yüreklendirildi. Çekirdeklerine ilk “can suyu”nu da veren öğrenciler, ilk günün heyecanıyla epey yorgun düşmüşlerdi.

İlk günümüz sona ererken öğrencilerimizin, ailelerinin, eğitimcilerimizin ve bizlerin mutluluğu yüzlerimizden okunuyordu, sona eren güne el sallarken ertesi günün heyecanı yüreklerimizde atmaya başlamıştı bile.





Keyifli bir günün ardından Milet harabelerine karşı yediğimiz balıkların tadı günün yorgunluğunu çoktan unutturmuştu. Gece Murat ve Zehra MUMCU ailesinin evine konuk olduk, ilk günün çalışmaları hakkında bir değerlendirme yaptıktan sonra, ertesi gün yapılacakları gözden geçirdik. Misafirperver ve zeytinyağı aşığı olan MUMCU ailesinin yağhanesinde geçirdiğimiz gece ise ayrı bir güzelliğe sahipti.



Sabah erkenden kalktık. Zehra Hanım’ın ve Murat Bey’in el emeği nefis zeytinlerle bezedikleri bir kahvaltının ardından Meandros restorana hareket ettik. Didim’de bahçe içerisinde eski kalıntılar ve ahşap mimarisi ile ayrı bir havası var burasının. Aileleriyle birlikte öğrenciler de geldikten sonra kısa bir konuşmanın ardından çocukları başına toplayan Ayşe Hanım yapacağımız işler hakkında bilgi verdi. Topladığımız Memecik zeytinlerle “ayak yağı” ve delice zeytinlerle “el yağı” çıkaracaktık. (Üretim şeklinden dolayı adlandırılmıştır) Küçük öğrencilerle Ayşe Hanım, büyük öğrencilerle ben çalışacaktım bugün. Eh ne de olsa ayakla ezilecek zeytinler için biraz kuvvet gerekliydi...









Minik zeytincilerimizin yüz ifadelerinde ne kadar mutlu olduklarını ve emeğe saygı duyduklarını görüyorduk, kendilerini çok kuvvetli görüyor ve mutlaka çizmeleri giyip çuvalın üstüne çıkmak istiyorlardı.







Toplanan zeytinlerin küçük bir bölümü, içi oyuk bir taşın içine boşaltıldı ve minik ellerde ezilerek zeytin hamuru haline getirildi. Bu hamur yağı çıkarılmak için ilk defa ve bir kez kullanılmak üzere hazır edilen beyaz tülbentlerin içine aktarıldı ve gönüllü iki öğrenci çamaşır sıkar gibi ters yönlerde çevirmeye başladı tülbenti. Diğer öğrencilerde merakla sonucu beklemeye başladılar. Bir müddet sonra tülbentten karasu ile yağ sızmaya başladı. Bir huni yardımıyla şişeye akması sağlandı. Her öğrencinin deneyerek elde ettiği zeytinyağı şişelerde toplanarak bekletildi. Dinlendirme ile karasuyun alta çökmesi sağlandı ve yüzeye çıkan zeytinyağı bir kaşıkla toplanarak tabaklara alındı.



Diğer tarafta temiz çuvalların içerisine koyduğumuz zeytin hamuru ahşap bir teknenin içerisinde öğrencilerimize giydirdiğimiz çizmelerle çiğnenerek zeytin hamuru haline getirildi. Yorulan miniklere yardım amacıyla Ekrem Bey başta olmak üzere biz yetişkinler devreye girdik. Uzunca bir çalışmanın sonunda elde ettiğimiz hamura sıcak su ekleyerek çiğnemeye devam ettik. Heyecanla beklediğimiz an gelmişti. Ahşap teknenin altındaki delikten önüne koyduğumuz kaba karasu ile birlikte zeytinyağı akmaya başladı. Hepimiz derin bir nefes aldık ve yorgunluğumuzu unuttuk. Amacımıza ulaşmış ve yağımızı akıtmaya başlamıştık. Artık çocuklarımız birer zeytinyağı ustası olmuşlardı. Öğleye kadar yapılan bu etkinlik ile projemizin bir parçası olan yağ üretimini gerçekleştirmiş olduk. Şimdi sıra çalışmamızın final bölümündeydi. Yağlarımızı dinlenmeye bıraktıktan sonra tekrar hep birlikte okula yola çıktık.



Atalarımız “emeksiz yemek olmaz” diye boşa söylememişler, küçük yağcılarımız büyük emekle elde ettikleri yağa ekmek bandırıp mutluluğu yaşadılar.

Sınıfa girdiğimizde küçük yüreklerin heyecanı ellerinin titremesi ve yüzlerindeki sevinci görmeliydiniz, her biri anlatılanları büyük bir insan gibi dinlediler. Sordukları soruların çokluğu aldıkları cevapların onları tatmin etmesi, karşılıklı sabır ve özverinin sonuçları meyvelerini vermeye başlamıştı.



Onların zeytinyağı bardaklarını ellerine alıp ısıtmak ve meyvemsi kokularını açığa çıkarmak için verdikleri çabayı görmeliydiniz, ufak avuçlarındaki bardakları ustaca çevirdiler, inanın hiçbiri zeytinyağını dökmedi, zeytinyağı tadım uzmanı gibiydiler, ısıttıkları yağları ustaca kokladılar ve içerisindeki meyve kokularına çok çabuk ulaştılar.



Kimi çimen kokusunu, kimi yeşil elma kokusunu, kimi de muz kokusu almıştı, ancak en önemlisi büyüklerden farklı olarak limon kabuğu aroması hissetmeleriydi, oysa onlara meyvemsi kokuları anlatırken limon aromasından bahsetmemiştim bile!

Gerçekten limon kabuğu kokusu vardı yağda, memecik zeytininden elde edilmiş erken hasat çok özel bir yağ getirmiştim onlara. Boğazlarında oluşan yanma onları telaşlandırmadı, aksine neden yakıyor diye sordular, hatta birkaçı anlattığınız antioksidan ve fenollerin yoğunluğu diye açıklamalarda bulundu. Oysa bugüne kadar ne yediklerinin farkında bile değillerdi belki de. Bundan sonra o minik bedenlerdeki yüreklerin zeytinyağı adına çok güzel etkinliklerde bulunacaklarına olan inancım arttı.





Ailelerine artık kusursuz kaliteli bir sızma zeytinyağında meyvemsi kokuların olması gerektiğini anlatacaklar. Zeytin meyvesinden gelen özelliklerin zeytinyağında bulunması gerektiğinin farkındalar.





Acılık ve yakıcılık istediğimiz olumlu özellikler. Zeytinyağı gıda maddesi hemen tüketilmeli, ışık, oksijen, ısı, su ve nem zeytinyağını bozar, bunu öğrendiler. Zeytinyağı almak istediklerinde koyu renkli şişelerden yana tercih kullanacaklarını biliyorlar.



‘’ Zeytini Kuşlar Diker ‘’ ‘’Çocuklar toplar,ezer,sıkar, yağ haline getirip ekmeklerini banıp tüketirler’’ adı altında Köln’den Didim’e zeytinyağı yolculuğunu başlatmış ve emek vermiş olmaktan gurur duyuyorum.





Bizler çıkmış olduğumuz zeytin zeytinyağı yolculuğunda yeni bir sayfa açtığımıza inanıyoruz, bu yolculuk burada bitmeyecek. Eğitimlerin sonucunda uygulayacağımız AB projesi ile Türkiye-Didim, Almanya-Köln, İspanya – Sevilla arasında güçlü bir bağ kurmak istiyoruz. Öğrenci değişimi, kültürel etkinlikler ve turizm ile birleştirerek ülkelere katkı sağlayacağını düşünüyor ve her zaman başlamanın düşünmekten daha ileriye götüreceğine inanıyoruz.



Didim insanları bunu başarabilecek güçtedir, kurulan zeytin kulübü, Akdeniz zeytin şehirleri birliği bunu en güzel örneklerindendir. Projede emeği geçen ‘’Zeytini kuşlar diker ‘’ – Ayşe Aktül SCHAFER , ‘’ hangizeytinyagi.com’’ – Serdar Öçten ÜNSAL, Murat ve Zehra MUMCU, Bekir İŞLEK, ‘’Didim Kent Konseyi ‘’ - Osman AYYILDIZ, Didim YÖNDER Okulları, öğrenci ve aileleri ile personeline, Meandros restoran ailesine teşekkür ederiz.


Serdar Öçten ÜNSAL

www.hangizeytinyagi.com


2966










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)