Seyfi GÜL
YÜZ YİRMİ BİN KİŞİ VE BİR DİŞİ VE BİR MAYIS VE BİR ALBAY
1 Mayıs.
İşçinin Emekçinin Bayramı.
Devrimin Şanlı Yolunda.
İlerleyen halkın... yine bayram gibi olmadı. Copların, iÅŸkencelerin yerini Toma’lar, biber gazları aldı. Taksim’e çıkılamadı. Ankara’da, Kadköy’de, GündoÄŸdu’da halaylar mahzun kaldı. CoÅŸku baÅŸka bahara.
Astsubaylar Ankara’da “Ölüm Orucu” baÅŸlattı. Hükümetten el altından “mesaj alındı, gereÄŸi yapılacak, tadında bıraksınlar”dan baÅŸka ilgi yok.
Petek Dinçöz televizyonlarda hüngür hüngür ağladı. Memleketin en önemli meselesi.oldu. Ölüm orucuna yatana esirgenen ilgi, ona esirgenmiyor. Hassasiyet gösterilecek. Eski kocadan kurtulacak. Şiddet son bulacak.
Selçuk İçer emekli bir astsubay. Dayanamamış yazmış. Hem genelkurmaya hem baÅŸbakana seslenmiÅŸ. “Karşınızda Köylü, Çiftçi, Esnaf, Garip vatandaÅŸ deÄŸil ÅŸarkıcı, manken, medyatik bir kadın var. "Kocanı da Al Git" diyecek haliniz yok” demiÅŸ.
Devam etmiÅŸ; “Genelkurmay on binlerce Assubaya yıllardır "Aile İçi Åžiddet " uygular. Onlarca intihar var. BaÅŸbakan sessiz. Jandarma Assubayı aile içi ÅŸiddete müdahaleye gider ÅŸehit olur. DiÄŸeri onu yakalamaya gider vurulur. O da ÅŸehit olur. BaÅŸbakan sessiz ""
“TEMAD “Ölüm Orucu Eylemi " yapar, ambulanslar hastaneye gider gelir. Ne haykırışları ne de siren seslerini duyar BaÅŸbakan. Yine sessiz . Büyük Ankara yürüyüş ve mitinginde 120.000 Emekli Assubay ve ailelerinin çığlığı baÅŸkenti inletir. BaÅŸbakan sessiz"
“97.000 Muvazzaf, 155.000 Emekli.Assubay ve aileleri bir tarafa. Erotik, egzotik ÅŸarkıcı Petek Dinçöz bir tarafa. Tercih vatanı savunandan yana deÄŸil ÅŸarkıcıdan yana. Konu biz olduÄŸumuzda 12 yıldır uzun uzun düşünen BaÅŸbakan, ÅŸarkıcı aÄŸladığında ivediyyen desteÄŸini veriyor. Bir tarafta 120.000 kiÅŸi. Bir tarafta medyatik bir diÅŸi. BaÅŸbakanı herkesin, her kesimin baÅŸbakanı. Ama yanlış Petek’te”
1 Mayıs.2014.
Albay Murat Özenalp öldü. Denizciydi. Sıkıntılardan, darlıklardan gelmiÅŸti. Önemli görevler üstlenmiÅŸti. Bir gün kapısı çalınıp Balyoz’dan içeri alınmıştı. Bizzat hükümet içinden dillendirilen bir kumpas’tan 16 yıl hapis cezası verilmiÅŸti. Cumhuriyet tarihinin Sakıncalı Piyadelerinin efsane mahpushane öyküleriyle ünlü Mamak’ta askeri cezaevinde yatıyordu.
Belli ki yaşadıklarını kabullenememişti.
17 Ocak 2012 tarihinde 74.ncü duruÅŸmaya çıktığında mahkeme heyetine; “18 yılı denizlerde geçen 32 yıllı aÅŸkın meslek yaÅŸamımda Türkiye Cumhuriyeti’ni ve onun hükümetlerini dünya denizleri ve limanlarında temsil ettim. Hak ve menfaatlerini korumaya canım pahasına ant içtim. Bugün gerçek olmadığı yüzlerce kez kanıtlanmış, rüyamda dahi göremeyeceÄŸim dijitallere dayandırılmış, zaman ve mekan çeliÅŸkileriyle dolu iddialarla suçlanıyorum. Suçlu olduÄŸuma dair gerçek kanıtlar yok. Benim suçsuz olduÄŸumu ispatlamam isteniyor. Kara mizah bu”. DemiÅŸti.
“Anlayamadığım tutukluluÄŸumdan çocuklarımın ve özellikle de 7 yaşındaki kızımın etkilenmemesi için kızıma hayatımda ilk kez yalan söyledim. Ona çok gizli bir görev için seçildiÄŸimi, burada eÄŸitim aldığımı, görevin ne zaman biteceÄŸini ve eve ne zaman döneceÄŸimi bilmediÄŸimi söylüyorum. Bana belli etmek istemeseler de onlar da kendilerini bu yalana inandırarak ve kalpleri kan aÄŸlayarak baÅŸları dik yürüyorlar.” DemiÅŸti.
“18 yasımda canım pahasına vatanı koruyacağıma, 25 yaşımda iyi bir eÅŸ ve baba olacağıma, 40 yaşımda tek bir personelimin dahi burnu kanamadan gemi komutanlığını tamamlayacağıma ve 45 yaşımda gözümü bir saniye olsun teslim aldığım sancaktan ayırmayacağıma yemin ettim. Bizlere bu alçakça tuzakları kurarak çocuklarımın kalplerini kanatan hainleri bularak, yine Yüce Türk adaletinin huzuruna çıkartmak için hukuk kuralları çerçevesinde elimden gelen her ÅŸeyi yapacağıma yemin ediyorum. Kısa sürede yargılamayı tamamlayarak ailemin maÄŸduriyetinin giderilmesini, suçsuzluÄŸumu ve hakkımda bu komploları yapan ve ÅŸiddetle lanetlediÄŸim asıl faillerin ortaya çıkarılarak itibarımın geri verilmesini talep ediyorum.” DemiÅŸti.
Ve Murat Özenalp bir türlü anlayamadığı, çoluk çocuğu için kahrolduğu bu işleri düşünmeye daha fazla dayanamadı.
26 Nisan 2014 Cumartesi günü eÅŸi ve çocuÄŸuyla açık görüşte iken yere düştü. Beyin kanaması geçirdi. GATA’ya sevk edildi. Beyindeki kanamanın devam ettiÄŸi görüldü. Ameliyat edilemedi.
YüreÄŸindeki yaralara, beyin damarları dayanamadı. O da bir 1 Mayıs’ta, bu memleketin binlerce kırgın gideni arasında yerini aldı.
Belki hukuk süreçleriyle aklanacak. Gerçekten bir kumpasın mağduru olduğu kanıtlanacak. Ama gelin bunu yaralı vicdanlara anlatın.
Gelin eşine, çocuğuna anlatın.
Seyfi GÜL
"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...
1 Mayıs.
İşçinin Emekçinin Bayramı.
Devrimin Şanlı Yolunda.
İlerleyen halkın... yine bayram gibi olmadı. Copların, iÅŸkencelerin yerini Toma’lar, biber gazları aldı. Taksim’e çıkılamadı. Ankara’da, Kadköy’de, GündoÄŸdu’da halaylar mahzun kaldı. CoÅŸku baÅŸka bahara.
Astsubaylar Ankara’da “Ölüm Orucu” baÅŸlattı. Hükümetten el altından “mesaj alındı, gereÄŸi yapılacak, tadında bıraksınlar”dan baÅŸka ilgi yok.
Petek Dinçöz televizyonlarda hüngür hüngür ağladı. Memleketin en önemli meselesi.oldu. Ölüm orucuna yatana esirgenen ilgi, ona esirgenmiyor. Hassasiyet gösterilecek. Eski kocadan kurtulacak. Şiddet son bulacak.
Selçuk İçer emekli bir astsubay. Dayanamamış yazmış. Hem genelkurmaya hem baÅŸbakana seslenmiÅŸ. “Karşınızda Köylü, Çiftçi, Esnaf, Garip vatandaÅŸ deÄŸil ÅŸarkıcı, manken, medyatik bir kadın var. "Kocanı da Al Git" diyecek haliniz yok” demiÅŸ.
Devam etmiÅŸ; “Genelkurmay on binlerce Assubaya yıllardır "Aile İçi Åžiddet " uygular. Onlarca intihar var. BaÅŸbakan sessiz. Jandarma Assubayı aile içi ÅŸiddete müdahaleye gider ÅŸehit olur. DiÄŸeri onu yakalamaya gider vurulur. O da ÅŸehit olur. BaÅŸbakan sessiz ""
“TEMAD “Ölüm Orucu Eylemi " yapar, ambulanslar hastaneye gider gelir. Ne haykırışları ne de siren seslerini duyar BaÅŸbakan. Yine sessiz . Büyük Ankara yürüyüş ve mitinginde 120.000 Emekli Assubay ve ailelerinin çığlığı baÅŸkenti inletir. BaÅŸbakan sessiz"
“97.000 Muvazzaf, 155.000 Emekli.Assubay ve aileleri bir tarafa. Erotik, egzotik ÅŸarkıcı Petek Dinçöz bir tarafa. Tercih vatanı savunandan yana deÄŸil ÅŸarkıcıdan yana. Konu biz olduÄŸumuzda 12 yıldır uzun uzun düşünen BaÅŸbakan, ÅŸarkıcı aÄŸladığında ivediyyen desteÄŸini veriyor. Bir tarafta 120.000 kiÅŸi. Bir tarafta medyatik bir diÅŸi. BaÅŸbakanı herkesin, her kesimin baÅŸbakanı. Ama yanlış Petek’te”
1 Mayıs.2014.
Albay Murat Özenalp öldü. Denizciydi. Sıkıntılardan, darlıklardan gelmiÅŸti. Önemli görevler üstlenmiÅŸti. Bir gün kapısı çalınıp Balyoz’dan içeri alınmıştı. Bizzat hükümet içinden dillendirilen bir kumpas’tan 16 yıl hapis cezası verilmiÅŸti. Cumhuriyet tarihinin Sakıncalı Piyadelerinin efsane mahpushane öyküleriyle ünlü Mamak’ta askeri cezaevinde yatıyordu.
Belli ki yaşadıklarını kabullenememişti.
17 Ocak 2012 tarihinde 74.ncü duruÅŸmaya çıktığında mahkeme heyetine; “18 yılı denizlerde geçen 32 yıllı aÅŸkın meslek yaÅŸamımda Türkiye Cumhuriyeti’ni ve onun hükümetlerini dünya denizleri ve limanlarında temsil ettim. Hak ve menfaatlerini korumaya canım pahasına ant içtim. Bugün gerçek olmadığı yüzlerce kez kanıtlanmış, rüyamda dahi göremeyeceÄŸim dijitallere dayandırılmış, zaman ve mekan çeliÅŸkileriyle dolu iddialarla suçlanıyorum. Suçlu olduÄŸuma dair gerçek kanıtlar yok. Benim suçsuz olduÄŸumu ispatlamam isteniyor. Kara mizah bu”. DemiÅŸti.
“Anlayamadığım tutukluluÄŸumdan çocuklarımın ve özellikle de 7 yaşındaki kızımın etkilenmemesi için kızıma hayatımda ilk kez yalan söyledim. Ona çok gizli bir görev için seçildiÄŸimi, burada eÄŸitim aldığımı, görevin ne zaman biteceÄŸini ve eve ne zaman döneceÄŸimi bilmediÄŸimi söylüyorum. Bana belli etmek istemeseler de onlar da kendilerini bu yalana inandırarak ve kalpleri kan aÄŸlayarak baÅŸları dik yürüyorlar.” DemiÅŸti.
“18 yasımda canım pahasına vatanı koruyacağıma, 25 yaşımda iyi bir eÅŸ ve baba olacağıma, 40 yaşımda tek bir personelimin dahi burnu kanamadan gemi komutanlığını tamamlayacağıma ve 45 yaşımda gözümü bir saniye olsun teslim aldığım sancaktan ayırmayacağıma yemin ettim. Bizlere bu alçakça tuzakları kurarak çocuklarımın kalplerini kanatan hainleri bularak, yine Yüce Türk adaletinin huzuruna çıkartmak için hukuk kuralları çerçevesinde elimden gelen her ÅŸeyi yapacağıma yemin ediyorum. Kısa sürede yargılamayı tamamlayarak ailemin maÄŸduriyetinin giderilmesini, suçsuzluÄŸumu ve hakkımda bu komploları yapan ve ÅŸiddetle lanetlediÄŸim asıl faillerin ortaya çıkarılarak itibarımın geri verilmesini talep ediyorum.” DemiÅŸti.
Ve Murat Özenalp bir türlü anlayamadığı, çoluk çocuğu için kahrolduğu bu işleri düşünmeye daha fazla dayanamadı.
26 Nisan 2014 Cumartesi günü eÅŸi ve çocuÄŸuyla açık görüşte iken yere düştü. Beyin kanaması geçirdi. GATA’ya sevk edildi. Beyindeki kanamanın devam ettiÄŸi görüldü. Ameliyat edilemedi.
YüreÄŸindeki yaralara, beyin damarları dayanamadı. O da bir 1 Mayıs’ta, bu memleketin binlerce kırgın gideni arasında yerini aldı.
Belki hukuk süreçleriyle aklanacak. Gerçekten bir kumpasın mağduru olduğu kanıtlanacak. Ama gelin bunu yaralı vicdanlara anlatın.
Gelin eşine, çocuğuna anlatın.
Seyfi GÜL
"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...
