ISSN 1308-8483
OKUSAK HADİSE.. OKUMASAK BAŞKA HADİSE / Zeynep Ayşe EDİRNE
  Yayın Tarihi: 30.1.2009    


OKUSAK HADİSE.. OKUMASAK BAŞKA HADİSE

Ne CHP'nin İstanbul'u alması ne de AKP'nin Diyarbakır'ı fethetmesi.. Ne Eurovision'da ilk üçe girilmesi ne de Cim Bom'un UEFA Finali'ni Şükrü Saraçoğlu'nda oynamak istemesi.. hiçbiri değil.. asıl hadise işte bu..

''74 dakika ile gazete okuma şampiyonuyuz''

Okuduğunuz, bir gazete haberinin başlığı.. Dünya Gazeteler Birliği(WAN)'nin, ''Basın Büyüyen Pazar'' raporunun açıklandığı bir haber.. Bu rapora göre dünyada 232 ülkede toplam 11 bin 926 gazete yayınlanıyor. Her gün basılan ve satılan 532 milyon gazete, ortalama 1.7 milyar kişi tarafından okunuyor.

Japonlar, bin kişiye 624 günlük gazete ortalaması ile dünyanın en fazla gazete okuyan milleti olma ünvanını hala koruyor.. Norveç'te bin kişiye düşen gazete sayısı 580 (yani bin kişiden 580'i gazete okuru), Finlandiya'da ise 449.

* * *

Söz konusu şampiyonluğumuz, gazete okuyan insan sayısı üzerine değil, her gün gazete okumaya ayrılan ortalama süre sıralamasına ait.. Bu sıralamada Türkler 74 dakika ile ilk sırada.. 54 dakika ile Belçika ikinci, üçüncülüğü 48 dakika ile Finliler ve Çinliler paylaşıyor.

* * *

''Önceki gün Göteborg'da, Dünya Gazete Yayıncıları Birliği CEO'su Timothy Balding'i dinlerken, neredeyse yerimden fırlayıp bağırmaya başlayacaktım.''

Aynı gazetenin bir köşe yazarı, coşkuyla yazıyor:

''... yıllardır yıkmaya uğraşıp da yıkamadığım büyük bir Türk yalanı var. Nereye gitsem bu Türk yalanıyla karşılaşıyorum. Neymiş? Türkler gazete okumazmış. Neymiş? Türkler, gazeteyi okumaz, sadece bakarmış. Yani hem Türk halkına, hem gazete okuyucusuna, hem de gazetecilere hakaret.'' diyerek sevincini ve tepkisini ortaya koyuyor.

Zaten köşe yazısının başlığı da, ''Büyük Bir Türk Yalanı Yıkıldı'' şeklinde.. yazı şöyle devam ediyor:

''Dünyada gazetenin en uzun süre elde kaldığı ülke Türkiye olmuş. (...) Bu rakam geçtiğimiz yıllarda 54 dakikaydı. En uzun süre okuyan ülke Belçika idi ve orada bu rakam yanılmıyorsam 62 dakikaydı. Bu yıl Türkiye, Belçika'yı da geçmiş ve 74 dakikaya çıkmış.''

Dünya Gazeteler Birliği'nin ciddiyeti tartışılmaz, ancak sonucun hangi verilerle, nasıl oluştuğu da açıklansaydı keşke.. biz de yerimizden fırlamak, bağırmaya başlamak(!) istiyoruz.. 74 dakika gazete okuma süresi.. pardon, ''elde kaldığı'' süre ne demek ki?

* * *

1 saat 14 dakika süre, evde veya işyerinde ya da kahve, berber, çay bahçesi, otobüs yazıhanesi gibi umuma açık yerlerde, tek bir gazetenin elden ele dolaşması ile mi ölçülmüş?

Bu süreye, otobüste dolmuşta gazete okurken, yandan veya yukardan enseden, birer çift gözün dolaylı etkisi olmuş mudur? Yani ''sayfayı değiştirsem mi, acaba okudu mu? gazeteyi katlasam kabalık mı olur?'' diye takılıp huysuzlaşınca, okuyacağımızı karıştırıp, ne okuduğumuzu anlamadan geçen zaman eklenmiş midir?

Yoksa, derbinin golleri için spor sayfasını birine, yılın etek döpiyes boyları için öbür sayfayı başka birine, televizyon sayfasını bir diğerine verince, ''Hanım.. okumadın mı daha, bitmedi mi? Oğlum ver şunu hadi, manşet sayfası da sende.. Kızım, bak bakiim, cuma günki dizinin tekrarı bu akşam mı?'' derken derken, geçen süre mi acaba?

* * *

Biz Türklerin, gazete satın almamız ile doğrudan ilgili durum ise, başka bir hadise..

''Gazete satışları açısından en önemli göstergelerden biri de, her 1000 kişiye satılan gazete sayısı.

(...) Avrupa'da en yüksek rakamlar, genellikle İsveç, Norveç gibi kuzey ülkeleri. Ama Türkiye, Avrupa'nın geriye kalan kısmında çok parlak bir yerde bulunuyor.

Bu yılki rakamı henüz alamadım, ama geçen yıllarda bu sayı 169'du. Yunanistan'da 1000 kişiye satılan gazete sayısının 59 olduğunu düşünürseniz, Türkiye'nin nerede olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz.''

Lütfen Sayın köşe yazarı, Türkiye'nin nüfusu 70 milyon, Yunanistan'ın kaç? Hem Yunanlılar pek gazete okumasalar da, öldürülen genç bir insan için yeri göğü polisin, medyanın, iktidarın başına yıktılar.. demokrasi adına şiddete başvurdular ama cahil olmadıkları kesin..
Diyelim ki, Türkiye'nin rakamı 169'dan 200'e vardı.. yani binde 200, yüzde 20, onda 2 kişi gazete alıyor ve okuyor.. 70 milyonluk Türkiye'de 14 milyon gazete okuyucusu.. ikinci el okuyucuları da katarak bu rakamı abartalım, 20 milyon olsun.. 7 kişiden 2'si gazete okuyucusu(!?)

Ya geri kalanlar, gazete okumayanlar.. onlar kimler?

* * *

''Basın Reklam Platformu''.. Bu başlık altında bir araya gelen Akşam, Bugün, Cumhuriyet, Fanatik, Fotomaç, Fotospor, Güneş, Hürriyet, Milliyet, Posta, Radikal, Sabah, Star, Takvim, Türkiye, Vatan, Yeni Asır, Yeni Şafak ve Zaman gazeteleri, geçtiğimiz bir bayram öncesinde ''Kimler Gazete Okumaz'' başlıklı tam sayfa ilanlar yayınladılar.. İlan metnini okuyalım, bakalım kimler gazete okumuyorlar..

''Kırmızı ışıkta geçmeyi marifet sananlar. 'Bu memleket adam olmaz!' diye hayıflanıp cümlenin devamını getiremeyenler. Cumhurbaşkanının adını sorduğunuzda 'Ay dur şimdi hatırlicam?' diyerek boş gözlerle gülümseyenler. Vapur iskeleye yanaşmadan atlamaya çalışanlar. Tribündeki koltukları yerinden sökenler. Kaçak elektrik kullananlar. Hayırsever geçinip otoparkta özürlü yerine park edenler. Arabanın camını açıp yola tükürenler. 'Erkek dediğin döver!' diyerek böbürlenenler. Gecenin bir yarısı araba kornasıyla gürültü koparanlar. Lugatına eklediği yeni sözcükler, küfürden ibaret olanlar. Arabasını kaldırıma park ederek aklıyla övünenler. Turiste çifte tarife uygulayanlar. Alkollü araba kullanarak şoförlüğünü ispatlayanlar. Başkasının emeğiyle takdir toplamaktan gocunmayanlar. Çok iyi yalan söylemeyi, kıvırmayı meziyet sayanlar. Trafikte ambulansın arkasına takılanlar. Altında çalışanlara kötü davranmayı zenginlik göstergesi kabul edenler. GAZETE OKUMAZ.''

Aah, ne kadar ironik! Okumuyorlar, dünyayı umursamıyorlar.. Ama onlar bu ülkenin çoğunluğu.. Medyamızın attığı taş kurbağaları ürkütecek kadar..

İlanın son cümlesi - nasıl bir pohpohlama, nasıl bir sırt sıvaması - takdire değer..

''Gazete okuyanlar, okuduklarını anladıkları gibi hayatı da anlar. İnsanları anlar. Gazete okuyucusu, gazete okumayandan farklıdır. Hayata farklı bir gözle bakar.''

Kendi payıma, farklı bir gözle baktığımda, okuyan/düşünen bir insanın bu ülkede nasıl ağır bir yük altında ömür tükettiğini görüyorum. Farklı bir gözle bakınca, insanların neleri kaybedeceklerini fark etmemeleri için, neredeyse hissedilmeyen, hissettirilmeyen ağır bir değişim görüyorum.

''Kimler Gazete Okumaz'' sınıflamasındakilerin okuyan/düşünen insanların hayatını nasıl boğduğunu görüyorum.

Kendine güveni dürüstlüğünden gelen, korkmadan hakkını arayanlar, namusuyla çalışınca aç kalmayacağına iman edenler, medyasıyla bankasıyla, belediyesiyle siyasetçisiyle gururlanmak isteyenler, huzur ve güvenle ülkesine sırtını dayayıp, ''Oooh be Vatan! İyi ki varsın Türkiye’m, canım memleketim!'' hayaline sarılanlar, günbe gün, bir bir yok oluyorlar!

* * *

Eh, ne kadar düşünedursak, çırpınsak da, yerimizden fırlayıp bağırmaya başlayamıyoruz.. çünkü olan bitenin, bırakın okurluğumuzu, bizimle bile ilgisi dolaylı ya da hiç yok.. Sayın köşe yazarı, hadiseyi ''çoktan'' bağlamış şöyle..

''Bence bu reklamcıların ve reklam verenin çok iyi okuması gereken bir rakam..''

* * *

''Gülümsemenin hem maliyeti sıfırdır,
hem de bedeline paha biçilmez.''
MOLIERE



Zeynep Ayşe EDİRNE



1846










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)