Foça, Berfe'yi Özlemiş
İzmir-Tüyap Kitap Fuarı'ndaydık. Aylardan Nisandı, üstad dev cüssesiyle kalktı yerinden bizi görünce. Sarıldık uzun uzun... Özleşmişiz.
Ne var, ne yok hoş beşten sonra, Urla nasıl diye sordum. Aman sormaz olaydım! "Urla değil, İskele" diye parladı.
Üstad; Urla İskelesini Urla'dan çok ayrı tutuyor. Aynı gafı bir başkası da yapınca iyice dellendi. Aşağı kayan gözlüklerinin üzerinden "ben Urla'da değil, Urla İskelede yaşıyorum" diye patlattı gözlerini.
Özlemişiz Süreyya Berfe'yi ve onun kükremelerini... Foça'yı sordu bize. Dilimiz döndüğünce, bu defa ürkütüp kızdırmadan, usul usul anlattık Foça'yı. "Özlemediniz mi?" deyince yine kükreyiverdi ve ardından sessizliğe gömüldü sanki...
-Ahhh, hiç özlemez miyim Foça'yı...!
En son İzmir'de Tüyap Kitap Fuarında görüşmüştük. Özlemediniz mi Foça'yı dediğimizde aylardan Nisandı ya; Şimdi Temmuz, Berfe Foça'da.
Birçoğundan daha Foçalı olan Süreyya Berfe'yi Foça sokaklarında izlemelisiniz. Upuzun boyu, hafif öne eğilen irice cüssesiyle doldurur yolları. Eli kolu gazete ve dergileriyle doludur, bir gazete bayiinden diğerine aceleci adımlarla telaşlanmaktadır, ya biterse o az sayıdaki filanca dergi!
Bir kent ki; belli adamlarını severek adımlatır sokaklarında. Birileri ona benzer, aaa şu falanca değil mi deriz. Kent ile bütünleşen şahsiyetlere benzetilir birçok insan uzaktan. Sadece uzaktan!
Adam, çook uzaklara da gitse, hafızalarda kalan onun görüntüsüdür habire arşınlayan o bildik kentin sokaklarını...
Kaldırım taşları en şanslı materyalleridir aslında o kentin, gözü, kulağı, sesi, soluğudur. Kaldırım taşları da mı özlemiş ne şairi!
Arnavut kaldırımları sinip bir köşeye inlemekteler, yeni döşenen köşeli parke taşlarına bakarak; "Ah bizim akıbetimiz bu mu ola" diye. Dert yanıyorlar şaire bir bir... Söktüler bizi, attılar bir köşeye, sözüm ona daha güzelini kaplayacaklarmış Foça sokaklarına!
Aynı foklar gibi, kaldırım taşları da dile gelmiş, anlatıyorlar bir bir olup bitenleri. Şair kulağı hassastır duyar dinler ve sonra döker Allah ne verdiyse dizeden yana bol kepçe...
//
Balık yoksa, ağlara bakarız
yine yoksa, aç kalırız.
Uzun uzun uzaklara bakarız.
Bütün yönleri denedim:
Balık yok.
Akıntıya bıraktım kendimi.
Denizler
siz değil
biz yaşadıkça
temiz kalır.
Yüzemediğim
balık yutamadığım günler
insan gördüğüm günlerdir.
Süreyya BERFE
(Foklar Söyledi Ben Yazdım)
Berfe, avurtlarını şişirmiş homurtusunu örten bir telaşla çabukluyor adımlarını Nargileci Mehmet Efe'ye doğru.
Acele işi olan adamların telaşesi tüm cüssesine yapışmış gibi. Bir eli cebinde, yüreği ağzında, ağzı kulaklarında kükrüyor Mehmet Efe'ye gevrek gevrek ve hoş sohbetle beraber gelsin demli çaylar, kahveler yanında suyla adabınca.
Özlemiş Foça'yı belli.
Kabına sığamayan bir afacan gibi, çat Nimet Anne'de, çat Menendi'de, Foça Karası'nda. Her köşe, her sandalye nasibini alıyor nostalji kokan Berfe'den. Sevdikleri onu özlemiş, o; kentini, Foça'sını...
Foça da özlemiş Berfe'yi.
iletisim@focafoca.com
|