ISSN 1308-8483
YATAY VE DİKEY YALAKALIK / Tuncay ARSLAN
Tuncay ARSLAN    
  Yayın Tarihi: 8.2.2009    


YATAY VE DİKEY YALAKALIK

”Yalakalık deyip geçmeyin. Bu bir sanattır. (Bence hiç de şirin olmayan kişilere şirin gözükerek ve tesadüfi olarak onları şirin bulmaktır.) Bu sanat sahibinin sırtı yere gelmez. Kişiyi basamaklarının en yükseğinde tutar. Köleci toplumdan beri vardır.”

“Nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilenlerin durumu.”

”Yalakalık korkaklıktan gelir.”

”Türkiye'nin başlıca sorunlarından birisidir. Hatta buraya yalakalar cumhuriyeti de diyebiliriz.TV'yi açıp kanallar arasında şöyle bir gezinirsek hemen yalakaları görür yalakalıklarına şahit olursunuz. Siyaset zaten vıcık vıcık olmuş. İş yerlerinde ise -patron ve müdürün olduğu her yer- arkası sağlam kişilere ya da dominant karakterlere yalakalık yapan palyaçolara rastlanır.”

Alıntılarla birlikte ben yalakalığı yatay (genel) ve dikey (üst) olmak üzere ikiye ayırıyorum. Yatay yalakalık konum, sosyal sınıf, meslek vb. itibarıyla kendisi gibi olanlara yapılan yalakalıktır. Amaç popüler olmak, çevre yaparak kendini olduğundan farklı ve üstün göstermektir. Bu, yalakaya çok büyük pirim kazandırır. Bu kişiler herkesle aşırı sağlıklı diyaloglar kurar. Herkese aşırı saygısı ve sevgisi vardır. Herkesle mutlaka ve mutlaka iyi geçinir. Sinirleri alınmış gibidir. Hep güler yüzlü ve sempatiktirler. Masumiyetlerine ise laf yoktur.

Yatay yalakalığın pirimi ise üstlerince hep olumlu görülmek ve değerlendirilmektir. Ayrıca dikey yalakalık yapmalarına gerek kalmaz. Dikey yalakalık teknik anlamda üslerle karşılaştıklarında yapılır.

Dikey (üst) yalakalık ise malumunuz. Ayrıntıya girmeyeceğim. Asli ve genel yalakalıktır. Yalama(k) sözcüğünden türemiştir. Neyin yalandığı ise aşikardır.

Yalakalık ve avantalık sözcükleri ses bakımından uyumludur. Dikey yalakalık içerisinde neden -sonuç ilişkisiyle birbirine bağlıdır. Neden (sebep) -yalakalık, sonuç- avantalık.

Her şeye rağmen size bazı önerilerde bulunacağım.

Kariyerinizin uzun devam etmesini istiyorsanız, fark ettirmeden 'yağcılık' yöntemlerinden faydalanabilirsiniz.

Eğer patronunuz sizin yağcılık yaptığınızı fark edebiliyorsa, yağcılık işini yanlış yapıyorsunuz demektir. Gösterişli numaralar çekmek işe yaramaz. Eğer amirlerinizin sizi sevmesini ve takdir etmesini istiyorsanız onların çalışma stilini öğrenmeniz ve oyunu o kurallara göre oynamanız lazım.

Patronun kravatına veya ayakkabısına iltifat etmeyi boş verin. Ofise dönerken 'düşünceli bir çalışan' rolü oynayıp yöneticinize kahve getirmenin de modası geçti.

GÜVEN İLİŞKİSİNİ GELİŞTİRMEK

Yağcılık bir sanattır ve yöneticiniz -veya iş arkadaşlarınız- sizin bu türden ince işler çevirdiğinizi fark ederlerse bütün bu çabalarınız ters teper. Sizin asıl hedefiniz yöneticinizle aranızdaki güven ilişkisini geliştirmek olmalı çünkü üstünde çalıştığınız proje veya önümüzdeki dönemde terfi alıp almayacağınız doğrudan doğruya yöneticinizin kararlarına bağlıdır.

Başkaları ne derse desin, işteki başarının anahtarı budur. Liderlik koçu Faith Ralston "Ben buna 'kendi kendine hayatta kalma' becerisi diyorum. Oynaması eğlenceli bir oyun değildir ama şöyle düşünün: Eğer bunu 'sonuçta başarılı olmak' adına yapıyorsanız, sadece patronunuzu memnun etmek için yağcılık yaptığınızı düşünmek yanlış olur" yorumunda bulunuyor.

İşin ince noktası bunu açık etmemekte yatıyor. Öncelikle yöneticinizin stilini kavrayın ve ona uyun. Stil denince her şey bunun içine girer. Yöneticinizin konuşma şekli, kiminle konuştuğu, nasıl iş yaptığı vs. Çok hızlı ve direkt mi konuşuyor yoksa yavaş ve metodik mi çalışıyor? Gündelik iletişim içinde koyduğu sınırlar ve normlar nedir? Bu konulardan iyice haberdar olmanız şart.

PATRONUN STANDARTLARINA UYUN

Yöneticinizin iş yapma anlayışını ve çalışanlardan beklentilerini doğru olarak analiz edebildiğiniz ölçüde, işinizi teslim ederken patronunuzun istediği normlara uymanız mümkün olacak.

Sizin tercih ettiğiniz çalışma şekli bu olmayabilir ama önemli olan yöneticinizin tercihleridir. Yöneticinizin çalışma tercihlerinden dolayı şikâyetçi olmayın ve onunla bu konuları asla tartışmaya bile kalkmayın. Hiçbir yönetici kendisiyle tartışan elemanları sevmez.

ARTI PUANLARI YÖNETİCİNİZE VERİN

Patronun fikirlerinden yola çıkarak yarattığınız çalışma sonucunu raporlarken veya patronunuza sunarken, sunuş şeklinize çok dikkat edin. Daha açık bir şekilde söylemek gerekirse, sakın ortaya çıkıp da "Benim daha iyi bir fikrim var!" demeyin. Bunun yerine 'parlak fikrinizi' sanki patronunuzun fikriymiş gibi göstermeyi tercih edin.

Unutmayın: Patronu gururlandırarak kariyerinizde daha hızlı adımlar atabilirsiniz.

Ben size iki yol gösterdim. Seçme hakkı size ait.

Dostça kalın.



Tuncay ARSLAN



2358










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)