Seçim Aşı Pişirelim mi?
Arada sırada ocak başından kafamı kaldırıp mutfağımın dışına gözüm iliştiğinde görüp duyduklarım pek hoş şeyler olmuyor. Ne yakın çevrem ne de ülke ve dünya işleri hiç iç açıcı değil gibi. Bir seçim furyasıdır aldı başını gidiyor. Önceki gün Menemen'de bir matbaaya düştü yolum. Matbaa makineleri şakır şakır el ilanı basıyordu, belediye başkan adaylarının seçim ilanlarıymış!
Bu el ilanları ve broşürler büyük bir ihtimalle çevre kirliliği yaratıp dev gibi çöpler oluşturacaklar. Yaklaşan yerel seçimlerin konfeti ve broşürleri için gece gündüz çalışan matbaaları görünce en azından kriz matbaacıları vurmamış diyebildim...
Kriz başka kimleri vurmamış olabilir? Partililerin ciddi görünmek için tercih ettikleri takım elbise satanları kriz etkilemiyor olmalı, ayrıca ayakkabı üreten ve satanları da, malum takım elbisenin altına yeni ayakkabı şart. Protesto için de yanında mutlaka yedek ayakkabı taşımak isteyenler olacaktır mutlaka!
Ne ilginç! Eskiden insanlar protesto etmek için meydanlarda boş tencerelerini gösterirler, kepçe ve kaşıklarıyla boş tencerelere vurup gürültü yaparlardı. Yemek, aş pişiremediklerini anlatmanın yolu buydu sanırım. Şimdilerde çok şükür pek aç insan yok herhalde ki boş tencere protestoları da yok televizyon ekranlarında.
Belki iyi giden bir şeyler var da bizler görmüyoruz, görmek istemiyoruz kim bilir!
Tarihin gösterdiği bir gerçektir aç insanın vahşileştiği! Tencerede aş varsa, kimseye atılacak taş da olmaz öyle değil mi?
Haydi, şimdi bir tencere dolusu sıcak seçim aşı pişirelim.
Önce o yüksek kulelerimizden inip ocak başını tutalım. Ocağın altına elimizi uzatıp ateşi yakalım, sonra yanan ateşe kocaman bir tencere oturtalım. Tencereye önce biraz zeytinyağı, ardından tereyağı koyup kıyılmış soğanları kısık ateşte pembeleştirelim. İki kaşık unu da ilave edip bir güzel kavuralım ve yarım tencere suyla doldurup kaynamaya bırakalım.
Diğer tarafta, bekleyen zerzevat ve bakliyat çeşitlerimize bir göz atıp, uygun bulduğumuz taze baklaları limonla ovuşturarak ve de incecik kıyarak, ocaktaki tenceremizin içine atalım.
Baklalar pişmeye yakın bir avuç pirinç yada bulgur atıp bir süre daha kaynatalım ve en sonunda kıyılmış dereotu ve gerekli baharatları da (karabiber, nane, kırmızı biber, tuz) ilave edip tadına bakalım, etrafımızda hasta, yaşlı, çoluk çocuk kim varsa bir kasecik de onlara götürüverelim ne dersiniz?
9 Şubat 2009
www.ascifok.com
|