ISSN 1308-8483
Festivalin ardından / Nurdan ÇAKIR TEZGİN
  Yayın Tarihi: 17.9.2014    


Festivalin ardından


Şu bildiğimiz kocaman şehirler büyükşehir oldu olalı her şey tepetaklak oldu!

Ne köylerin köylüğü kaldı ne de eski beldelerin özerkliği. Olan belde belediyeleri ile köylere oldu. Daha önce kendi belediyesi kendi bütçesi kendi festivali olan beldeler mahalle statüsüne indirgenip yetim evlat gibi ortada kalakaldılar.

Ya köylerimize ne demeli? Hayvan ağılı kokan tarım yapılan köyler artık birer şehir mahallesi oldular, su ücretleri ve çöp vergileri çoğaldı, köylük hakları ellerinden alındı. Bir gecede mahalle olan köylerimizin bütün gelirleri büyükşehire mi geçti? Hayır tabi… Köy meralarıyla köyün ortak malları hazineye devredildi biliyorsunuz değil mi?

İşlerin epeyce karıştığı bu dağınıklık içinde ilçe belediyeleri de yeni duruma uyumlanacağım, herkese yaranacağım diye kendilerini paralar konuma düştüler. Hele ilk uygulamaya geçtikleri birinci dönemlerinde işin içinden çıkamaz hale geldiler, öyle ki; ellerindeki yetki ve görev dağılımları iyice azalmasına rağmen halkın beklentilerinin çoğalmasını engelleyemediler.

Foça’da, Yenifoça, Gerenköy, Bağarası belediyelikleri bir çatı altına toplanınca sanıldı ki, tek elden daha kocaman yönetilecek daha paylaşımcı olunacak!

İşler öyle olmadı tabi…

Festival odağında bunun ne denli komik ve gereksiz bir uygulama olduğu neredeyse ayyuka çıktı. Dumanı üzerinde henüz biten Foça Uluslararası Kültür Sanat ve Balıkçılık Festivali pek çok gerçeği su yüzüne bir kez daha çıkardı.

Festival, balıkçılıktan kültür sanatın çeşitli alanlarına, tarıma, yerel ve uluslararası besin komitelerine değin her telden çeşitliliği bünyesinde barındırırken, bir de 20 - 25 kilometre mesafedeki belde ve köylerini (pardon mahallelerini) festival şamatasının içine katma çabası oldukça düşündürücüydü!

Foça’da bir etkinlik yapılırken, Gerenköy, Bağarası, Kozbeyli ya da Yenifoça’da da bir etkinlik yapma telaşındaki zorlama, dikkat çekiciydi. Dağınık bir festivalin oradan oraya koşturan haylaz çocukları gibiydi halk. Yazık oldu görevlilere ve belediye çalışanlarına! En çok onlar çekti zahmeti. Tabi, Foça dışından gelenlerle Foça’da yaşayıp diğer yerdeki etkinliği merak edenlere de yazık oldu, onca sosyalliği bir kısacık döneme sıkıştırmak zorunda kaldılar. İnsanlar tepe sersemi olup ne nerede, kim nasıl napıyor diye uçuşan sorularıyla dolaştılar ortalarda.

Bu festival işlerini kim akıl edip organize eder, niye böyle yapılır akıl sır ermez!

Bunca velveleyi bir araya toplamanın ne gereği var! Turizm sezonu çuvala mı girdi? Ki, sezonu uzatma sorunu herkesin derdi olması gerekirken! Her yıl av sezonu açılınca gerçekleştirilen Rasgele Balıkçılık Festivali’ne kıran mı girdi de adı sanı değişti? Başkalaşım geçiren çok sesli koroya bile benzemeyen garip tuhaf bir şekle büründü?

Foça’ya, deniz, balık ve balıkçıya ait koskoca bir festival yakışıp dururken dallanıp budaklanmanın ne alemi vardı, anlaşılır gibi değil! Rastgele Balıkçı Festivali’ni yap, içine balıkçılık ve deniz konulu fotoğraf ve resim, heykel, seramik sergilerini koy, Balıkçı ve deniz filmleri, belgeselleri koy, paneller yap, (yapılmıştı yıllar önce) deniz öyküleri yarışmasını, kitap ödül törenini, deniz ürünleri yemek yarışmalarını da koy içine tastamam. Ne güzel.

Ha, diğer mahallelerde de eskisi gibi bir şeyler yapılacaksa ki yapılmalı; oraların öne çıkardığı ürünleri ve tarihi özellikleriyle ilgili şenlikler ayrıca yapılmalı. Farklı ve başka zamanlarda… İlla da bu festivalin eş zamanlı içine sokulmamalı. Yetişen alıyor misali kaçarcasına ardı ardına yapılan etkinliklerin günlere yayılıp uzaması, organizasyonun anlam ve önemini baltaladı. Bunu birileri fark etmiyor olamaz!

Uzayan etkinliklerin fıtratında vardır bu!

Temmuz ya da Ağustos ayında “Gerenköy Domates / Kuru domates Şenliği” adı altında Gerenköy’ü de mutlu edecek adını duyuracak özel bir şenlik ayrıca yapılamaz mı? Festival bünyesi içine sokulan sıradan bir Gerenköy etkinliğinin dikkat çekmekte yetersiz kaldığı ortada.

Yine Bağarası’nda zeytincilik ya da üzüm bağlarını yeniden canlandırmaya yönelik bir güz hasat şenliği yapılamaz mı? Ekim ya da Kasım aylarında.

İlla, hepsi bir arada tek bir festival ile harmanlanmak zorunda mı? Bu hareketlilik bütün bir seneye bölünemez mi, esnafın, çiftçinin, turizmcinin daha çok işine gelmez mi böylesi?

Sadece Yenifoça, Kozbeyli’de yapılacak bir şenlik çok farklı zamanlarda dillendirilse, ille de tek bir festivale sokulmaya çalışılmasa ne güzel olur. Bahar ile beraber “Kozbeyli Dibek Kahvesi şenliği” veya “Ekşi Maya Ekmek Şenliği” fena mı olur?

“Yenifoça’da Caz Festivali” ya da “Komşu Ezgileri Festivali” yapılsa, (hiç de imkansız değil!) hem de iki üç gün sürse, yine bahar aylarına denk gelse… Bütün mahallelerden otobüsler kaldırılsa, içerden dışarıdan misafirler oraya akın etse o küçük beldecik pardon mahallecik kalabalıklardan nasibini alsa, esnafının, halkının gönlü gözü şenlense…

Yok. İlla da bir haftalık bir süreye tek sefere, hem de okulların açılacağı haftaya sıkıştırılacak, ki dostlar alış verişte görsün!

Geçmiş yıllardaki yazıp çizdiklerimin büyük bir çoğunluğu zamanla gerçekleşti bu küçük ilçede. Umuyorum ki bu yazdıklarım da gerçekleşecek. Bundan eminim.

Nice keyifli festivallere Foça.

Not 1: Lütfen, artık festival kortejini ve fener alayını şu eski Barbaros Kafe’den başlıyor diye anons etmeyin! Şimdi orada çok şık bir “Kavala Cafe” var farkındasınız değil mi?

Not 2 : Bir husus daha; Hangi festival veya şenlik düzenlenirse düzenlensin, bunun günler hatta aylar önceden duyurulması gerektiğinin altını çizmek gerek. Bu festivaller kimin için yapılıyor? Asıl amaç Foçalıların kendi aralarında eğlenmesiyse mesele yok, ama Foça’ya dışarıdan misafir bekleniyorsa ve tanıtımı amaçlanıyorsa, gelecek olanların kendi programlarını belirlerken bunu bilmeleri önemli. Son dakikaya sıkıştırılmış festival programı ve tarih belirsizlikleri “biz bize eğlenelim” konseptinden öteye geçemiyor.





Nurdan ÇAKIR TEZGİN



2805










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)