
Işık Teoman
Pagos Dağı ve Kale’nin bakla
Bakla yetişen tarlaların yerinde, kalenin sırtları bir anda kaçak yapılarla sarıldı.
Her sabah katırların sırtında sebze ve meyve getiren manavların; “Kale’nin bakla” sesleniÅŸleri hala kulaklarımdadır. O yıllarda kale ve bakla kelimeleri benim için bir anlam ifade etmiyordu. Çocuk aklımla yorumlar yapardım, “Kalede bakla nasıl yetiÅŸir!” diye. Gidip görmek hiç aklıma gelmemiÅŸ nedense. Daha sonraki yıllarda, “Kale’nin bakla” sesleniÅŸleri kesildi.
Kadifekale’den günümüze yalnızca kalenin batısındaki 5 kulesi ile güneyindeki duvarlarının bir bölümü kaldı. Bunlara dayanarak kalenin uzunluÄŸunun 6 km olduÄŸu ve sur duvarlarını destekleyen kulelerin 20-25 metre yüksekliÄŸinde olduÄŸu anlaşılıyor. Kalenin bunun dışında kalan doÄŸu ve kuzey kısımları tamamen yıkılmış durumda. Kale içerisinde ise bir dehliz ve su sarnıcı kalıntısı var.

ÇocukluÄŸum Tepecik semtinde geçti, orada doÄŸdum büyüdüm. Annem de Tepecik’te doÄŸmuÅŸ. Anneannem ve dedem de İştip’ten göç edip doÄŸru aynı semte gelip yerleÅŸmiÅŸler. EÅŸrefpaÅŸa Hastanesi’nin karşısındaki 1145 Sokak’ta yaÅŸadım üniversiteyi bitirene kadar. Apartman nedir bilmezdik, semt tek katlı evler ile doluydu; hala da öyle, ancak çok bakımsız kaldı. O yıllarda sokağın ucundan başımızı kaldırıp baktığımızda Kadifekale’yi tüm muhteÅŸemliÄŸi ile görmek mümkündü. Her sabah katırların sırtında sebze ve meyve getiren manavların; “Kale’nin bakla” sesleniÅŸleri hala kulaklarımdadır. O yıllarda kale ve bakla kelimeleri benim için bir anlam ifade etmiyordu. Çocuk aklımla yorumlar yapardım, kalede bakla nasıl yetiÅŸir diye, gidip görmek hiç aklıma gelmemiÅŸ nedense. Daha sonraki yıllarda, “Kale’nin bakla” sesleniÅŸleri kesildi.

Kalenin taşlarından temel
O yıllarda yoÄŸun bir göç alan İzmir, gecekondudan da nasibini aldı, bakla yetiÅŸen tarlaların yerine kalenin sırtları bir anda yapılar ile donatıldı, hatta kalenin içine bile onlarca kaçak bina inÅŸa edildi. Kaleyi ziyarete gelen turistler bu evlere ÅŸaÅŸkınlıkla bakardı. Ben de o dönemde nasıl izin verdiler diye düşünürdüm. İşin içinde siyaset olunca, ne kültür, ne sanat ne de tarih kalıyor. Hele eski denilince; “Yık gitsin” mantığı iÅŸliyor. Kalenin taÅŸlarını temel yaptılar, çocukluÄŸumda sokağın ucundan seyrettiÄŸim kale küçüldükçe küçüldü ve gecekondulardan görünmez oldu. 2000’li yıllara gelindiÄŸinde İzmir BüyükÅŸehir Belediyesi’nin yaÅŸama geçirdiÄŸi proje ile büyük heyelanların yaÅŸandığı bölge gecekondulardan ve diÄŸer yapılardan arındırıldı. Kale yine muhteÅŸem görüntüsüyle ortaya çıktı. Restorasyonun ardından tekrar eski görüntüsüne kavuÅŸacak gibi görünüyor Kadifekale.

Yıkımları Piriştina başlattı
Ahmet PiriÅŸtina’nin İzmir BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanlığı yaptığı yıllarda Kadifekale’nin içindeki yapıların yıkıldığı gün oradaydım. İçinde yaÅŸayanları ikna etmek ve oradan çıkarmak için yıllarca mücadele verildi. Yıkım sırasında evlerin temellerinden çıkan binlerce yıllık kale taÅŸlarını görünce oldukça hüzünlenmiÅŸtim. Kadifekale’nin çevresinin bir gün tamamen yapılardan temizleneceÄŸini ve Pagos Dağı’nın tüm haÅŸmetiyle ortaya çıkacağı günlerin en kısa sürede gelmesini diliyorum. Tüm bunlar olacak ama “Kale’nin bakla” seslerini hiçbir zaman duyamayacağız.

Amazon kadınların hakimiyeti
MÖ 4. yüzyılda kurulan kentte bugüne kadar varlıklarını sürdüren Helen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar bulunuyor. İzmir'in ve körfezin kuÅŸbakışı seyir noktası olan Kadifekale, ÅŸehrin güneyinde 186 metre yükseklikteki bir tepe üzerindedir. Eski adı Pagos olan Kadifekale'de yaÅŸayan Amazon kadınlarının, dağın eteklerinden Meles Çayı kıyılarına indikleri, hakimiyetlerini uzun yıllar sürdürdükleri rivayet edilmektedir. Büyük İskender'in generallerinden Lysmachos tarafından yaptırılan kalede halen bu döneme ait kalıntılara rastlanmakta, Bizans dönemine ait sarnıçlar bulunmaktadır. Åžu an ise bu kale yıkık bir durumdadır ve restorasyonu devam etmektedir. İzmir BüyükÅŸehir Belediyesi'nin yürüttüğü bir proje ile turizme daha çok katkı saÄŸlanmasına yönelik çalışılıyor. Helenistik ve Roma Dönemi Kentinin Akropolü. M.Ö. 334’te Pagos Dağı eteklerinde bir tepe üzerinde bulunan kale Anadolu’yu Pers egemenliÄŸinden kurtaran Makedonya Kralı Büyük İskender’in isteÄŸi ile yapılmıştır. Bugün Kadifekale olarak adlandırılan Pogos Dağı’nın adı antik kaynaklarca Grekçe ’de ‘Tepe’ anlamına geliyor.

İskender yeni şehri kuruyor
İskender’in Anadolu’ya çıkışı ve Pers egemenliÄŸine son vermesi üzerine bölgede M.Ö. 334-133 arasında Helenistik dönem baÅŸlar. Helenler beraberlerinde kendi ÅŸehircilik anlayışlarına uygun ÅŸehirleÅŸme projeleriyle gelirler. Helenlerin istedikleri Bayraklı Tepekule’de sıkışmış olan Smyrna Kenti’nin yeniden inÅŸa edilerek Efes, Bergama, Rodos, İskenderiye gibi zamanın ticarette ve liman iÅŸletmesinde ileri gitmiÅŸ ÅŸehirleri ile boy ölçüşebilecek bir ÅŸehir düzeyine eriÅŸmesidir. Böyle bir ÅŸehrin eski İzmir’de kurulması hem konum ile hem de alanın küçüklüğü nedeniyle imkânsız olduÄŸundan, İskender, bugün Kadifekale olarak bilinen Pagos Tepesi ve eteklerine yeni ÅŸehri kurmayı düşünür.
Efsaneye göre; İzmir’e gelen Büyük İskender, o zaman ormanla kaplı “Pagos Tepesi“ denilen Kadifekale’de Nemesis Kutsal alanında (İzmirliler çifte Nemesisi yani ikili su perisini kutsal sayarlardı) avlanırken bir ara ulu bir çınarın altında uykuya dalar, rüyasında gördüğü iki Nemesis, İskender’den yeni İzmir kentini uyuduÄŸu tepenin eteklerinde kurmasını ister, uykusundan uyanan İskender, Klaros’un Apollon kâhinine gördüğü rüyayı anlatarak fikrini sorar, kâhin rüyayı tek bir cümlede yorumlar: “Kutsal Meles Çayı kenarındaki Pagos Tepesi eteklerinde yerleÅŸecek İzmirliler, eskisinden dört kez daha mutlu olacaklardır. “

İskender’in rüyası
Bu yeni İzmir’in kuruluÅŸunda İskender’in Pagos Tepesi’nde gördüğü rüyanın yorumuna dayanmak yerine, dönemin deniz ve karada geliÅŸen ticari potansiyelinin geliÅŸmesinin dayattığı zorunluluk nedeniyle burada kurulmuÅŸ olduÄŸuna inanmak, günümüz için çok daha bilimsel bir yaklaşımdır. Nihayet, rakibi General Antiganos’u M.Ö.302’de öldüren Lysimachos Yeni İzmir’in kuruluÅŸunu gerçekleÅŸtirir. Åžehri Pagos tepesi ile İç Limana bakan yamaçlarda kurmaya baÅŸlar. Böylece 400 yıl önce Lidyalıların istilası ile yurtlarından edilen Meles Çayı etrafında küçük köysel yerleÅŸimlerde yaÅŸayan Homeros’un hemÅŸerisi İzmirliler, İzmir’e gelip yerleÅŸtiler. Smyrna, Kadifekale’de ikinci kez kurulduktan sonra güçlü bir liman kenti olarak öne çıkmış. Helenistik, Roma ve Bizans Dönemleri ile OrtaçaÄŸ’da Smyrna; diÄŸer çaÄŸdaşı kentlerdeki gibi, Akropol, Tiyatro, Stadion, Bouleuterion, Prytaneion, Tapınaklar, Su Kemerleri, Sur Duvarları, geniÅŸ revaklı caddeleri ve tepeden denize doÄŸru uzanan yapı adaları ile canlı bir ticaret ve liman kentiydi. Özellikle Roma Döneminde Küçük Asya’nın en önemli kentlerinden birisiydi. O dönem Strabon Smyrna’yı ‘İonya’nın en güzel kenti’ olarak anmıştır. Ancak kale Roma Döneminden sonra OrtaçaÄŸ’da Timur orduları tarafından tahrip edilmiÅŸ, bunu İzmir’deki 1668 depremi izlemiÅŸ.

Åžehre ÅŸebeke suyu
Kadifekale’den günümüze yalnızca kalenin batısındaki 5 kulesi ile güneyindeki duvarlarının bir bölümü kalmıştır. Bunlara dayanarak kalenin uzunluÄŸunun 6 km olduÄŸu ve sur duvarlarını destekleyen kulelerin 20-25 m. YüksekliÄŸinde olduÄŸu anlaşılmaktadır. Kalenin bunun dışında kalan doÄŸu ve kuzey kısımları tamamen yıkılmış durumdadır. Kale içerisinde ise bir dehliz ve su sarnıcı kalıntısı vardır. Zemin seviyesinin altındaki tonozlu yapılar ve sarnıçlar kalenin zenginliklerindendir. Aralık 1667 ve Mayıs 1668 de İzmir’i ziyaret ettiÄŸi bilinen Fransız Robert De Dreux, ‘Burada (Pagos) çok güzel bir sarnıç gördüm. Sarnıç tıpkı kiliseler gibi tonozlar üzerine inÅŸa edilmiÅŸtir’ demiÅŸtir. Roma Döneminde yapılıp Bizans Çağı’nda yenilenerek kullanıldığı sanılan bu yapıların önemi Smyrna’nın su ÅŸebekesinin merkezini oluÅŸturmasından antik kentin can damarı olmasından ileri gelmektedir. Buradaki sarnıçlara, Åžirinyer’deki, su kemerleri yoluyla gelip biriken sular, künk ve kanalizasyon sistemleri ile kentin her yerine dağıtılıyormuÅŸ. Zira bu dağıtım ağının örneklerine Agora kazılarında da rastlanmıştır.
Restorasyon başladı
Kadifekale’nin surlarının bir kısmının Çelebi Mehmet tarafından yıkıldığı bilinmektedir. Yalnızca doÄŸu yönündeki surlardaki rektangonal (çok iri taÅŸlar) parçalardan bir, iki adedi Basmane Gar’ından Tilkilik’e uzanan ve Altınpark’a giden yolun başında bulunuyor. Tarihi Kadifekale bölgesinde yürütülen kazı çalışmaları sırasında, M.S. 2. yüzyıla ait olduÄŸu tahmin edilen kadın başı figürü ile İzmir'deki Türk-İslam dönemine ait ilk camilerden biri olduÄŸu tahmin edilen yapı ortaya çıkarılmıştır. Kadifekale sur duvarları restorasyon çalışmalarına destek kazılarında, Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından Güney sur duvarları bölümünde sürdürülen kazılara ek olarak yapılan çalışmalarda, 3 noktada kazı çalışması yapılmış ve cami yapısı ortaya çıkarılmıştır. Yrd.Doç. Dr. Akın Ersoy, "Caminin kapısındaki bir kitabe de Evliya Çelebi tarafından okunmuÅŸ. 1308- 1309 tarihlerine ait olduÄŸunu Evliya Çelebi bize ifade ediyor. Gerçekten elde ettiÄŸimiz buluntularımız da bize bunu gösteriyor" demiÅŸtir. Çalışmalarda, Bizans Sarnıcı içindeki dolgu temizlenmiÅŸtir. Kale'deki kazılarda Osmanlı dönemine ait seramik atölyesi buluntuları da elde edilmiÅŸ.
16 bin kiÅŸilik tiyatro
Yapılan kazılarda, İzmir'in antik çaÄŸdan bugüne bir liman ve ticaret kenti olma özelliklerinin net bir ÅŸekilde ortaya çıkarılmasının yanı sıra son zamanlarda yapılan çalışmalarla genç Bizans döneminde ve beylikler döneminde İzmir Limanı'nın ne kadar iÅŸlek olduÄŸunu gösterir bulgular elde edilmiÅŸtir. Ayrıca kazılarda SaruhanoÄŸlu BeyliÄŸi'ne ait iki sikke bulunmuÅŸ ve bu sikkeler, beylikler arasındaki ticaret iliÅŸkilerini göstermesi açısından çok önemlidir. Çünkü İzmir, AydınoÄŸulları BeyliÄŸine ait bir toprak parçası. Ayrıca, burada yine 13. yüzyıldan Fransız sikkeleri elde edilmiÅŸtir ki bu da Bizans döneminde, henüz Türklerin bu bölgeye hâkim olmadığı süreçteki ticaret iliÅŸkilerini açıklaması adına güzel bir veridir. Pagos’ta yer alan 16.000 kiÅŸilik tiyatronun, kuzeye bakan seyirci tribünü denize karşı romantik ve muhteÅŸem bir manzara sunduÄŸu ve 1638’e kadar tiyatronun duvarlarının ayakta olduÄŸu bilinmektedir.
Tiyatro tamamlandığında, Altınpark projesi yaÅŸama geçirildiÄŸinde Agora ile bir bütünlük saÄŸlandığında; tarihi Kemeraltı Çarşısı, Saat Kulesi ve Birinci Kordon’a kadar uzanan bir aks içinde yerli ve yabancı turistlerin vazgeçemeyecekleri bir tarihi ve turistik zincir oluÅŸturulacak.
Fotoğraflar (APİKAM)
Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi
Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
Bakla yetişen tarlaların yerinde, kalenin sırtları bir anda kaçak yapılarla sarıldı.
Her sabah katırların sırtında sebze ve meyve getiren manavların; “Kale’nin bakla” sesleniÅŸleri hala kulaklarımdadır. O yıllarda kale ve bakla kelimeleri benim için bir anlam ifade etmiyordu. Çocuk aklımla yorumlar yapardım, “Kalede bakla nasıl yetiÅŸir!” diye. Gidip görmek hiç aklıma gelmemiÅŸ nedense. Daha sonraki yıllarda, “Kale’nin bakla” sesleniÅŸleri kesildi.
Kadifekale’den günümüze yalnızca kalenin batısındaki 5 kulesi ile güneyindeki duvarlarının bir bölümü kaldı. Bunlara dayanarak kalenin uzunluÄŸunun 6 km olduÄŸu ve sur duvarlarını destekleyen kulelerin 20-25 metre yüksekliÄŸinde olduÄŸu anlaşılıyor. Kalenin bunun dışında kalan doÄŸu ve kuzey kısımları tamamen yıkılmış durumda. Kale içerisinde ise bir dehliz ve su sarnıcı kalıntısı var.

ÇocukluÄŸum Tepecik semtinde geçti, orada doÄŸdum büyüdüm. Annem de Tepecik’te doÄŸmuÅŸ. Anneannem ve dedem de İştip’ten göç edip doÄŸru aynı semte gelip yerleÅŸmiÅŸler. EÅŸrefpaÅŸa Hastanesi’nin karşısındaki 1145 Sokak’ta yaÅŸadım üniversiteyi bitirene kadar. Apartman nedir bilmezdik, semt tek katlı evler ile doluydu; hala da öyle, ancak çok bakımsız kaldı. O yıllarda sokağın ucundan başımızı kaldırıp baktığımızda Kadifekale’yi tüm muhteÅŸemliÄŸi ile görmek mümkündü. Her sabah katırların sırtında sebze ve meyve getiren manavların; “Kale’nin bakla” sesleniÅŸleri hala kulaklarımdadır. O yıllarda kale ve bakla kelimeleri benim için bir anlam ifade etmiyordu. Çocuk aklımla yorumlar yapardım, kalede bakla nasıl yetiÅŸir diye, gidip görmek hiç aklıma gelmemiÅŸ nedense. Daha sonraki yıllarda, “Kale’nin bakla” sesleniÅŸleri kesildi.

Kalenin taşlarından temel
O yıllarda yoÄŸun bir göç alan İzmir, gecekondudan da nasibini aldı, bakla yetiÅŸen tarlaların yerine kalenin sırtları bir anda yapılar ile donatıldı, hatta kalenin içine bile onlarca kaçak bina inÅŸa edildi. Kaleyi ziyarete gelen turistler bu evlere ÅŸaÅŸkınlıkla bakardı. Ben de o dönemde nasıl izin verdiler diye düşünürdüm. İşin içinde siyaset olunca, ne kültür, ne sanat ne de tarih kalıyor. Hele eski denilince; “Yık gitsin” mantığı iÅŸliyor. Kalenin taÅŸlarını temel yaptılar, çocukluÄŸumda sokağın ucundan seyrettiÄŸim kale küçüldükçe küçüldü ve gecekondulardan görünmez oldu. 2000’li yıllara gelindiÄŸinde İzmir BüyükÅŸehir Belediyesi’nin yaÅŸama geçirdiÄŸi proje ile büyük heyelanların yaÅŸandığı bölge gecekondulardan ve diÄŸer yapılardan arındırıldı. Kale yine muhteÅŸem görüntüsüyle ortaya çıktı. Restorasyonun ardından tekrar eski görüntüsüne kavuÅŸacak gibi görünüyor Kadifekale.

Yıkımları Piriştina başlattı
Ahmet PiriÅŸtina’nin İzmir BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanlığı yaptığı yıllarda Kadifekale’nin içindeki yapıların yıkıldığı gün oradaydım. İçinde yaÅŸayanları ikna etmek ve oradan çıkarmak için yıllarca mücadele verildi. Yıkım sırasında evlerin temellerinden çıkan binlerce yıllık kale taÅŸlarını görünce oldukça hüzünlenmiÅŸtim. Kadifekale’nin çevresinin bir gün tamamen yapılardan temizleneceÄŸini ve Pagos Dağı’nın tüm haÅŸmetiyle ortaya çıkacağı günlerin en kısa sürede gelmesini diliyorum. Tüm bunlar olacak ama “Kale’nin bakla” seslerini hiçbir zaman duyamayacağız.

Amazon kadınların hakimiyeti
MÖ 4. yüzyılda kurulan kentte bugüne kadar varlıklarını sürdüren Helen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar bulunuyor. İzmir'in ve körfezin kuÅŸbakışı seyir noktası olan Kadifekale, ÅŸehrin güneyinde 186 metre yükseklikteki bir tepe üzerindedir. Eski adı Pagos olan Kadifekale'de yaÅŸayan Amazon kadınlarının, dağın eteklerinden Meles Çayı kıyılarına indikleri, hakimiyetlerini uzun yıllar sürdürdükleri rivayet edilmektedir. Büyük İskender'in generallerinden Lysmachos tarafından yaptırılan kalede halen bu döneme ait kalıntılara rastlanmakta, Bizans dönemine ait sarnıçlar bulunmaktadır. Åžu an ise bu kale yıkık bir durumdadır ve restorasyonu devam etmektedir. İzmir BüyükÅŸehir Belediyesi'nin yürüttüğü bir proje ile turizme daha çok katkı saÄŸlanmasına yönelik çalışılıyor. Helenistik ve Roma Dönemi Kentinin Akropolü. M.Ö. 334’te Pagos Dağı eteklerinde bir tepe üzerinde bulunan kale Anadolu’yu Pers egemenliÄŸinden kurtaran Makedonya Kralı Büyük İskender’in isteÄŸi ile yapılmıştır. Bugün Kadifekale olarak adlandırılan Pogos Dağı’nın adı antik kaynaklarca Grekçe ’de ‘Tepe’ anlamına geliyor.

İskender yeni şehri kuruyor
İskender’in Anadolu’ya çıkışı ve Pers egemenliÄŸine son vermesi üzerine bölgede M.Ö. 334-133 arasında Helenistik dönem baÅŸlar. Helenler beraberlerinde kendi ÅŸehircilik anlayışlarına uygun ÅŸehirleÅŸme projeleriyle gelirler. Helenlerin istedikleri Bayraklı Tepekule’de sıkışmış olan Smyrna Kenti’nin yeniden inÅŸa edilerek Efes, Bergama, Rodos, İskenderiye gibi zamanın ticarette ve liman iÅŸletmesinde ileri gitmiÅŸ ÅŸehirleri ile boy ölçüşebilecek bir ÅŸehir düzeyine eriÅŸmesidir. Böyle bir ÅŸehrin eski İzmir’de kurulması hem konum ile hem de alanın küçüklüğü nedeniyle imkânsız olduÄŸundan, İskender, bugün Kadifekale olarak bilinen Pagos Tepesi ve eteklerine yeni ÅŸehri kurmayı düşünür.
Efsaneye göre; İzmir’e gelen Büyük İskender, o zaman ormanla kaplı “Pagos Tepesi“ denilen Kadifekale’de Nemesis Kutsal alanında (İzmirliler çifte Nemesisi yani ikili su perisini kutsal sayarlardı) avlanırken bir ara ulu bir çınarın altında uykuya dalar, rüyasında gördüğü iki Nemesis, İskender’den yeni İzmir kentini uyuduÄŸu tepenin eteklerinde kurmasını ister, uykusundan uyanan İskender, Klaros’un Apollon kâhinine gördüğü rüyayı anlatarak fikrini sorar, kâhin rüyayı tek bir cümlede yorumlar: “Kutsal Meles Çayı kenarındaki Pagos Tepesi eteklerinde yerleÅŸecek İzmirliler, eskisinden dört kez daha mutlu olacaklardır. “

İskender’in rüyası
Bu yeni İzmir’in kuruluÅŸunda İskender’in Pagos Tepesi’nde gördüğü rüyanın yorumuna dayanmak yerine, dönemin deniz ve karada geliÅŸen ticari potansiyelinin geliÅŸmesinin dayattığı zorunluluk nedeniyle burada kurulmuÅŸ olduÄŸuna inanmak, günümüz için çok daha bilimsel bir yaklaşımdır. Nihayet, rakibi General Antiganos’u M.Ö.302’de öldüren Lysimachos Yeni İzmir’in kuruluÅŸunu gerçekleÅŸtirir. Åžehri Pagos tepesi ile İç Limana bakan yamaçlarda kurmaya baÅŸlar. Böylece 400 yıl önce Lidyalıların istilası ile yurtlarından edilen Meles Çayı etrafında küçük köysel yerleÅŸimlerde yaÅŸayan Homeros’un hemÅŸerisi İzmirliler, İzmir’e gelip yerleÅŸtiler. Smyrna, Kadifekale’de ikinci kez kurulduktan sonra güçlü bir liman kenti olarak öne çıkmış. Helenistik, Roma ve Bizans Dönemleri ile OrtaçaÄŸ’da Smyrna; diÄŸer çaÄŸdaşı kentlerdeki gibi, Akropol, Tiyatro, Stadion, Bouleuterion, Prytaneion, Tapınaklar, Su Kemerleri, Sur Duvarları, geniÅŸ revaklı caddeleri ve tepeden denize doÄŸru uzanan yapı adaları ile canlı bir ticaret ve liman kentiydi. Özellikle Roma Döneminde Küçük Asya’nın en önemli kentlerinden birisiydi. O dönem Strabon Smyrna’yı ‘İonya’nın en güzel kenti’ olarak anmıştır. Ancak kale Roma Döneminden sonra OrtaçaÄŸ’da Timur orduları tarafından tahrip edilmiÅŸ, bunu İzmir’deki 1668 depremi izlemiÅŸ.

Åžehre ÅŸebeke suyu
Kadifekale’den günümüze yalnızca kalenin batısındaki 5 kulesi ile güneyindeki duvarlarının bir bölümü kalmıştır. Bunlara dayanarak kalenin uzunluÄŸunun 6 km olduÄŸu ve sur duvarlarını destekleyen kulelerin 20-25 m. YüksekliÄŸinde olduÄŸu anlaşılmaktadır. Kalenin bunun dışında kalan doÄŸu ve kuzey kısımları tamamen yıkılmış durumdadır. Kale içerisinde ise bir dehliz ve su sarnıcı kalıntısı vardır. Zemin seviyesinin altındaki tonozlu yapılar ve sarnıçlar kalenin zenginliklerindendir. Aralık 1667 ve Mayıs 1668 de İzmir’i ziyaret ettiÄŸi bilinen Fransız Robert De Dreux, ‘Burada (Pagos) çok güzel bir sarnıç gördüm. Sarnıç tıpkı kiliseler gibi tonozlar üzerine inÅŸa edilmiÅŸtir’ demiÅŸtir. Roma Döneminde yapılıp Bizans Çağı’nda yenilenerek kullanıldığı sanılan bu yapıların önemi Smyrna’nın su ÅŸebekesinin merkezini oluÅŸturmasından antik kentin can damarı olmasından ileri gelmektedir. Buradaki sarnıçlara, Åžirinyer’deki, su kemerleri yoluyla gelip biriken sular, künk ve kanalizasyon sistemleri ile kentin her yerine dağıtılıyormuÅŸ. Zira bu dağıtım ağının örneklerine Agora kazılarında da rastlanmıştır.
Restorasyon başladı
Kadifekale’nin surlarının bir kısmının Çelebi Mehmet tarafından yıkıldığı bilinmektedir. Yalnızca doÄŸu yönündeki surlardaki rektangonal (çok iri taÅŸlar) parçalardan bir, iki adedi Basmane Gar’ından Tilkilik’e uzanan ve Altınpark’a giden yolun başında bulunuyor. Tarihi Kadifekale bölgesinde yürütülen kazı çalışmaları sırasında, M.S. 2. yüzyıla ait olduÄŸu tahmin edilen kadın başı figürü ile İzmir'deki Türk-İslam dönemine ait ilk camilerden biri olduÄŸu tahmin edilen yapı ortaya çıkarılmıştır. Kadifekale sur duvarları restorasyon çalışmalarına destek kazılarında, Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından Güney sur duvarları bölümünde sürdürülen kazılara ek olarak yapılan çalışmalarda, 3 noktada kazı çalışması yapılmış ve cami yapısı ortaya çıkarılmıştır. Yrd.Doç. Dr. Akın Ersoy, "Caminin kapısındaki bir kitabe de Evliya Çelebi tarafından okunmuÅŸ. 1308- 1309 tarihlerine ait olduÄŸunu Evliya Çelebi bize ifade ediyor. Gerçekten elde ettiÄŸimiz buluntularımız da bize bunu gösteriyor" demiÅŸtir. Çalışmalarda, Bizans Sarnıcı içindeki dolgu temizlenmiÅŸtir. Kale'deki kazılarda Osmanlı dönemine ait seramik atölyesi buluntuları da elde edilmiÅŸ.
16 bin kiÅŸilik tiyatro
Yapılan kazılarda, İzmir'in antik çaÄŸdan bugüne bir liman ve ticaret kenti olma özelliklerinin net bir ÅŸekilde ortaya çıkarılmasının yanı sıra son zamanlarda yapılan çalışmalarla genç Bizans döneminde ve beylikler döneminde İzmir Limanı'nın ne kadar iÅŸlek olduÄŸunu gösterir bulgular elde edilmiÅŸtir. Ayrıca kazılarda SaruhanoÄŸlu BeyliÄŸi'ne ait iki sikke bulunmuÅŸ ve bu sikkeler, beylikler arasındaki ticaret iliÅŸkilerini göstermesi açısından çok önemlidir. Çünkü İzmir, AydınoÄŸulları BeyliÄŸine ait bir toprak parçası. Ayrıca, burada yine 13. yüzyıldan Fransız sikkeleri elde edilmiÅŸtir ki bu da Bizans döneminde, henüz Türklerin bu bölgeye hâkim olmadığı süreçteki ticaret iliÅŸkilerini açıklaması adına güzel bir veridir. Pagos’ta yer alan 16.000 kiÅŸilik tiyatronun, kuzeye bakan seyirci tribünü denize karşı romantik ve muhteÅŸem bir manzara sunduÄŸu ve 1638’e kadar tiyatronun duvarlarının ayakta olduÄŸu bilinmektedir.
Tiyatro tamamlandığında, Altınpark projesi yaÅŸama geçirildiÄŸinde Agora ile bir bütünlük saÄŸlandığında; tarihi Kemeraltı Çarşısı, Saat Kulesi ve Birinci Kordon’a kadar uzanan bir aks içinde yerli ve yabancı turistlerin vazgeçemeyecekleri bir tarihi ve turistik zincir oluÅŸturulacak.
Fotoğraflar (APİKAM)
Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi
Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...