ISSN 1308-8483
Kilometremiz Dolmadan / Müge Sandıkçıoğlu
  Yayın Tarihi: 16.2.2009    


Kilometremiz Dolmadan

Çok sevgili Begüm,

Seni en son gördüğümde Mayıs idi, onda da çok az yan yana durabildik; yeni sahibim ve senin çok eski arkadaşın Hakan’la benden söz ettiniz. Nasıl sevindim gördüğüme… Çok özleyince sana yazasım geldi. Ne de olsa otuz yedi yıllık dostuz, hatta kardeşiz. Babanın beni park ettiği yokuştan aşağı bakınca, fark edildiğim anda gözlerinin kocaman olup, bana doğru yokuş yukarı koşmanı unutabilmem mümkün değil. Çok sevinmiştin! Yanıma geldiğinde hemen koltuklarıma oturman, neşeyle zıplaman, benim gibi küçük bir otomobilin içinde bile minicik kalman da beni sevindirmişti. Sonradan duymuştum ki, aslında sen benden bir yaş büyüktün; çünkü ben 1965 yapımıydım. Sizden önceki sahibim doktor diye, plakam da DR olarak alınmıştı ve sen bununla çocukça bir gurur duymuştun.

Annenle babanın iki kız çocuğundan sonra aileye benim katılmamla, benim de evin oğlu olduğum esprileri yapılırdı. Arka koltuklarımda ablanla senin kâh uslu, kâh kıpır kıpır ve neşeli halleriniz beni de çok mutlu ederdi. Bak, şimdi biz üç kardeş, üçümüz de ayrı yerlerde hayatımızı sürdürüyoruz.

Ablan hâlâ Ankara’da sanırım. Geçen yaz annenle enişten uğradı Hakan’lara da, o zaman kulağıma çalındı sanki. Anneni, ben satıldıktan sonra ikinci görüşüm oldu. İkisinde de ağladı, kaportamı ve çamurluklarımı sevdi. Gözünden anladım, yeni rengimi beğenmedi. Hâlbuki sen beni annenden önce görmüş, rengimi de biliyordun. Annen şaşırınca anladım ki, üzülmesin diye, ona bundan söz etmemişsin. Hassasiyetin aynen devam ediyor anlaşılan. Ne yalan söyleyeyim, ben de sevmiyorum. Sizinle olduğum onca yıl, o güzel gök mavisi rengimi daha çok severdim. Şimdiki siyah çok kasvetli inan ve yazın çok ısınıyorum bu yüzden. Dedikoducu ya da şikâyetçi olmak istemem; Allah için Hakan bana çok iyi bakıyor, ama bilirsin biz sevmeyiz siyah araba… Neyse, yine de beni bu yaşımda hâlâ koruyor ve ilgileniyor olmasına şükretmeliyim, değil mi?

Mayıs’tan beri içime dert oldu. Bu mektubu biraz da o yüzden yazmak istedim açıkçası. Seni solgun ve zayıflamış gördüm. İyi misin? Mutlu musun? Çocuklar kaç yaşında oldular? Senden ve ablandan sonra torunları da taşıdım ya, araba mezarlığına gitsem de gam yemem.

Hatırlar mısın, sizin daha yeni yeni ilkokula başladığınız yıllardaydı, Çeşme’de bir kampa giderdiniz? O zamanlar şimdiki gibi otoban olmadığı için yol epey uzun sürerdi. Gittiğinizde gün ölmesin diye de, sabah 5’te yola çıkardık. Baban valizleri tepemdeki “port-bagaj”a dengeli bir şekilde yerleştirir, lastikli örümcekle sıkı sıkı bağlardı. Annen de kampta yemek için kek yapardı, şekerler ve çerez alırdı. Kahvaltıyı genelde yoldaki kahvaltıcıda ederdiniz. O arada baban arkamdaki kapağımı açar, motorumu soğuturdu. Vosvosluk bunu gerektirir.

Biliyor musun bir dolu anı var sana yaşatmak istediğim, ama sanki sen bu anılarla hüzünlenirsin gibi geliyor bana. Çünkü artık baban yok ve ben de başkasının oldum. O ve vosvosu özdeşleşmişti. Öyle ki, babanın vefatında hem camiye, hem mezara benimle gitmiş, son vedaya kadar beni yanında tutmuştun. Ne kadar dirayetliydin o gün… “Bak, işte, hayatı kâh arkada, kâh şoför koltuğunda geçmiş olan Begüm, babasına yakışanı yaptı” demiştim.

Şimdi artık sen kendi dünyanda, bense zor alıştığım ama sevdiğim, iki çocuklu yeni sahibimle yaşayıp gidiyoruz. Umarım hayatın çocukluğundaki gibi neşeli, mutlu ve gözlerinde ışıldayan bakışlarınla geçiyordur. Çünkü sen insanları seversin, üzmek istemezsin. Umarım onlar da seni üzmüyorlardır. Bil ki, bir gün bir arabaya ihtiyacın olursa, diye kendimi ayakta tutmaya çalışıyorum. Annene söyle, ben de onu çok özlüyorum.

Sahi, arasana Hakan’ı beni sana getirsin, hatta o gün annen de sana gelsin. Hepimizin bu hasreti gidermeye ihtiyacı var. Kaportam çürümeden, torpido kapağım düşmeden, sileceklerim kırılmadan bir kez daha görüşmek istiyorum.

Sevgilerimle

Vosvos kardeşin


Müge Sandıkçıoğlu



2225










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)