Hülya için
Aynı yaş çocukları gibiydik bir dönem. Yaşantılarımızın sadece belirli bir dönemine tanıklığımız, olduğumuz haliyle bir birimizi kabullenişlerimizi getirmişti. Foça’ya attığımız demirin halatına tutunmuş orta yaş insanlarıydık. Kimimiz eleğini görünmez duvarlara çoktan asmış gibi görünse de, çoğumuz yeni bir hayatın bahar çiçeklerini deriyordu gizliden. Tedbirli, tutak adımlarla dolaşıyorduk Küçükdeniz ile Büyükdeniz sahilini. Bazılarımız yalnız kalmayı kutsal görev sayarken, çoğumuz kalabalıklaşan meydan kahvelerinde dost masalarına ilişirdi, birer ikişer.
Diyorum ya aynı yaş insanlarıydık. Kimimizin çoluk çocuğu, eşi yoldaşı vardı, kimi de tek tabanca. Her birimizi, büyük kentlerden güzelim Foça’ya savuran bin sayısız neden vardı. Onun nedenlerinden en önemlisiydi biricik oğlu Doğaç’ın okulu. Oğluşuyla tatlı beraberliğiydi ilk dikkatimizi çeken. Sonraları dünya tatlısı kızı Ezgi’yle, eşi Mustafa Bey ile tanıştık. Gün güne merhabalarımız uzarken, farklı yanlarımızı keşfettik.
Nerede karşılaşsak illâ ki bir ot, baharat, sebze konusu açardı. Pek çok şeyi bilse de tekrar tekrar sorardı. Sormaktan hiç çekinmezdi; pazının, ıspanağın ya da herhangi bir otun farklı pişirimlerini merak ederdi. Mutfağının sağlıklı olmasını çok önemsediğini hepimiz bilirdik. Aynı yaş gurubundan arkadaşlar arasındaydık. Foça küçük yer, sokağa çıkan her insanla günde en az iki üç defa karşılaşmak kaçınılmazdır. Karşılaşır, selamlaşır, bazen oturup halleşip külleşirdik. Mütevaziliği, insancıllığı, iyi niyeti ve doğaya düşkünlüğüne olan hayranlığımı hiç gizlemedim, sürekli yürürdü, yüzerdi, okurdu… Hep yapılacak işleri vardı, yardımlaşma konusundaki hassasiyeti empati yeteneğini güçlü kılmıştı.
Ölüm hiç kimseye yakışmıyor, ona hiç yakışmadı. Tam rahat edeceği zamanlarını yaşayacakken, tam hayat ona geri dönüşümü sunacakken…
Kınalı kuzusu olanın gözü arkada kalır derler. Kalmasın güzel insan. Yavruların senin bıraktığın bayrağı sana yakışacak güzelliklerle taşıyacaklardır. Madem ki, zamansız gittin, madem ki artık yoksun aramızda, ruhun huzura ersin. Huzur içinde ol gittiğin yerde.
Sırt çantası en çok sana yakışırdı bunu hiç söylemiş miydim? Bir de, insan gibi insandın sen Hülya.
Off… Yaşarken söylenmeli pek çok şey. Hayattayken…
Fotoğraflar:
Bülent Akyöndem
Turgay Tezgin
www.ascifok.com
|