GAME OF KOALİSYON
Davut, yanında adamları olduğu halde Kemal’le görüşmeye gider. Ancak görüşmeye sivil plakalı bir araçla gittiği için kimse tanıyamaz. “Levent Kırca lan bu…” diyenler olur. Kemal, Davut’un burnuna ve kulaklarına parmağını sokar. Ancak o zaman ikna olur. Davut, yanında getirdiği simitleri kendisini karşılayan Kemalgillerin bileklerine altın bilezik gibi tek tek geçirir. Kameralar, simit takı merasimini hatıra olsun diye kayda alır. Ardından usulca görüşmeye geçilir. Görüşme, çok sıcak bir ortamda geçer. O kadar sıcak ki, herkes üzerinde ne varsa çıkartır. Şeffaf bir görüşme olur yani. Taraflar birbirlerine, “İçiniz dışınızdan güzelmiş” deyip gülümser. Ayrıca niyet beyanında bulunmak amacıyla birbirlerinin kulaklarına, “Valla kötü bi niyetim yok, kendini rahat bırak” şeklinde fısıldar. Toplantı sonunda, Kemal’in adamlarından Halûk, al kınalı koçlar gibi bir açıklama yapar. İç gıcıklayıcı bir ses tonuyla, “Çok soru sormayın, bu bir ön görüşmedir” der. O anda, bir gazeteci çıkar ve “Nasıl yani, ön sevişme gibi mi?” diye sorar. Herkes, bu soruyu soran gazeteciyi ayıplar. Soruyu duymamış gibi davranan Koç, her iki taraftan irtibat noktası olarak belirlenen kişilerin birbirleriyle temas halinde olacağını, temastan önce ve sonra ellerin yıkanacağını belirtir. Bu kez, bir başka gazeteci, “Benim bildiğim irtibat noktaları sabittir. Bu noktalar nasıl temas edecek?” diye sorar. Bu soru da yanıtsız kalır. Ancak, “Güven tesisi nolcak?" sorusu yanıtsız kalmaz. Yanıt şöyledir: "O tesisatçıların işi.”
Davut, “Bu iş, devletin işi” der ve adamlarını yanına alıp, Devlet ile görüşmeye gider. Ancak giderken, püskevit almayı unutur. Püskevitsiz görüşme, 1 saat 44 dakika sürer. Neden 1 saat 45 dakika değil de, 1 saat 44 dakika? İşte bu soru kafalara takılır. Adının açıklanmasını istemeyen Devletgillerden biri sorunun yanıtını ağzından kaçırır. “45 rakamı, 45 gün sonra seçim olacak anlamına geliyor. O anlama gelmesin de, ne anlama gelirse gelsin” der. Sonra da, ‘Seninle Bir Dakika’ şarkısını dinler. Görüşmenin bitiminde konuşan Davut, “Hükümet kurma çalışmaları bağlamında bizim çizdiğimiz tablo çok beğenilince, onu duvarımıza astık. Partilerle eşit mesafeyi muhafaza ediyoruz. Aramızda en az 5 metre olacak” ifadelerini kullanır. Devlet ise, “Kemal’e simit, hani bana püskevit? Alacağın olsun Amet. Hükümetler portatif olmalı. İstenildiği zaman kurulmalı, istenildiği zaman bozulmalı. Temini, taahhüt, hassasiyetle muhtemel koalisyon ifa edecek istikrar ve mutabakatla vakit kaybetmeksizin sağlansın. TOKİ, üç partili bir koalisyon hükümetini derhal inşa etsin” şeklinde konuşur ama söylenenlerden kimse bişey anlamaz.
Davut, adamlarını yanına alır ve görüşmek amacıyla bu kez Selo’ya gider. Selogiller, sıcak bir karşılama olsun diye yanlarında UFO bulundurmaktadır. Görüşme 1 saat 58 dakika sürer. Selo, Davut’a, “Abi 2 dakka daha kalsadınız, iki saat görüşmüş olacaktık” der. Davut, “Koalisyonla ilgili görüşlerimi yarı yarıya paylaştım. Fazlası varsa halali hoş olsun. Daha ne istiyorsun? Görüşmeye devam edersek yeriz içeriz, sonra göbek yaparız” şeklinde yanıt verir. Görüşme sonrası ilk açıklamayı Selo’nun arkadaşı Sırrı yapar. Sırrı, şöyle der: “Gördüğünüz mütevazi salonda oynayıp, zıplayamadık. Kusurumuza bakmayın. Çünkü görüşme yapacak başka yerimiz yok, olan da çok dar.”
Davut, “Bayram geldi, ilgilenmezsek ayıp olur. Koalisyon biraz beklesin” der. Herkes, Davut’a hak verir ve Bayram’ın gönlünü hoş tutmak için koşuştururlar. Bayram’la birlikte kurabiye yerler, çay içerler. Şakalaşırlar. Sonra kahve içip fal bakarlar. Falda, üç vadeye kadar seçim çıkar. Kimi üç ay der, kimi üç yıl. Bu sırada vatandaşlar, kapıda bekler durur. Sonra dışarıdan biri seslenir: “IŞİD’i işittiniz mi?”
|