Pakize Suda da Yemekçi Olmuş!
Yaşamlarımız hızlıca akarken, olup biteni takip edebilmek gitgide zorlaşıyor...
Ve
Nedense herşey yiyip içmeye dair!
Yetişebildiklerimiz ilgi alanımızdakilerdir çoğunluk. Geçen gün Kanal1 televizyonunda "Lezzete Yolculuk" isimli bir programa takıldım gün ortası. Griple savaştığım için, ağrılı baş ve sulu gözlerle yatakta en iyi yapılan şey tv izlemek oldu ve üst üste birkaç gün devam ettim, meğer program da çok yeniymiş daha geçen hafta başlamış.
İlk başta biraz önyargıyı da elimde tutup ve işte dedim; yine birileri almış eline mikrofonu "hıımm çok güzel olmuş" diyecek her ağzına attığına!
Pakize Suda'nın hazırlayıp sunduğu bu programın birçok eksiği kusuru var, öncelikle o devasa boğuk sesli mikrofonun, yemek tarifleri veren kişiler arasında anlamsız gidiş gelişleri ve ses düzensizliği izleyeni rahatsız ediyor. Pakize Hanım'ın o kendine has (!) döver gibi tavrı da bazan can sıkabiliyor. (Hatta saygısızlık boyutuna ulaşabiliyor)
Fakaattt; Bütün olumsuzluklarına rağmen Pakize Hanım çok iyi bir işe soyunmuş. Kaybolmaya yüz tutan halk mutfağını ekranlara taşımış. Otantik isimleriyle, yapılışı ve ev hali köy hali içindeki doğal mutfak düzenleriyle, çok da kolay ulaşılamayacak bir görsel arşive imza atmaya başlamış. Başlamış... Belirttiğim gibi henüz geçen hafta başlamış program, umarım Anadolu'nun her köşe bucağına kadar uzanır bu lezzetli ve bilgilendirici yolculuk. (Mekan tanıtımı yapılmıyor, salt köylerin sokakları, evlerdeki ocaklara, sofralara, evin kadınlarına yönelik bir çalışma, o yüzden güzel.)
Köy, kasaba ve beldelerden gelen davetler üzerine iletişime geçildikten sonra, yollara düşülen bu programda elbette çok fazla kusur kesir var ama, benzerleri arasında fark yarattığı kesin. Her ne kadar Çerkez mutfağındaki Çerkez hanımlara ısrarla "Boşnaksınız değil mi?" diye gafları sıralasa da, cevapları dinlemese de, etnik mutfakların gün yüzüne çıkarılmasında yararlı bir çalışma diyorum.
Az önce, asmayapraklı mısırunlu bir tepsi pidesi yapılışı verdiler Dağıstan Mutfağından. Her programda en az yirmi çeşit yöresel lezzet tanıtılıyor. Pişiler, dızmanalar, baklava, şekerleme, börek, pideler, kaçamak, kuymak ve tencere yemekleri, hele de sirkede beklemiş etle hazırlanan tatar böreği gibi bir hamur işi vardı ki saçörgü gibi elde sarılışı ilginçti. Aynı tarz hazırlanan yiyeceklerin farklı topluluklarca adlandırılışını, kendi anadilleri içinde ifade edişleri bir farktır. Bunu yazılı tarih içinde okumak mümkündür lakin; görsel ve işitselliğin gücünü yadsımamalı.
Ben, otantik kültürün ip uçlarını kitaplardan okumayı sevenlerden değilim pek. Yaşayanlara yetişebilmiş şanslılar olarak, bizzat tatmak dinlemek ve öykülenmek çok daha cazip geliyor belki o yüzden sevdim Pakize Suda'nın programını. Tabii gaf ve potlarını az yapsa, haa bir de programın kameramanına bir uyarı; sevgili Suda'yı gösterecem derken ocakbaşı ve aşçının can alıcı el marifeti görüntülerini ıskalıyor!
Televizyon kanalları arasında gezinip, gazete ve dergileri karıştırırken insanın dudaklarından şu sözler dökülüyor; "Yemek ve yemek kültürüne dair hiçbir şey, hiç bu kadar popüler olmamıştı." Umarım başımıza taş yağmaz!
Kalın sağlıcakla
www.ascifok.com
|