Esmer delikanlıya ağıt
Ismarlama yazılar ısmarlama elbise gibi illa ki şurasını burasını düzeltmeyi gerektiriyor. O yüzden özgürleşemediğim satırlarda suskun kalmayı tercih etme hakkımı kullanıyorum. Uzunca süredir bazı konulara giremiyor, yazamıyorum...
Başta babam olmak üzere, pek çok saydığım sevdiğim insanı kaybettim bu 2015 yılı içinde. Üzülmenin tarifi olmaz, olsa da yeterince anlatılamaz bilirim. Ne var ki yokoluşların ardından en gerilere çekilip en derinlerde kaybediş duygularıyla başbaşa kalmak, tek seçenek olabiliyor. Bazı cevapsız soruların titrek gölgesine acele etmeden, yavaşça dokunmak gerekiyor!
Sessizlik iyidir. Gürültülü zamanları özletir, ışığı, sevgiyi, barışı özletir. Sıcacık bir şeyleri özletir. İnsanca şeyleri; adı sarılmak, kucaklaşmak, barışmak ve birlik olmak gibi şeyleri...
Ne ilgisi varsa! Niye onların ardından böylesi şeyler dökülüyorsa yüreklerimizden...
Bir şeylere tutunma çabası bu olsa gerek. Sevdiklerimizin ardından güzel şeylere tutunma arzusu. Güzel ve iyiyi hissetme dürtüsü...
Şöyleydi, böyleydi, şunu yaptık, bunu yapamadık! Sayısız bitmeyen sincap düşüncesi. Hızlı değişken ve alabildiğine karmaşık. Olsun.
Yaşadı ve göçtü gitti öteye, hiçbirimizin görmediği Zümrüt-ü Anka'nın kuyruğuna tutundu belki! Bilmiyoruz ki. Bildiğimiz; Yaşamının son yıllarını Karşıyaka Foça arasında geçirmişti Tarık Dursun K.
Foça’ya kasaba demeyi sevmişti. Karşıyaka'nın arka bahçesi, oyun alanı gibiydi Foça onun için. Kasabanın çarşı esnafını, eşraftan belli başlı ailelerin şeceresini, dışarlıklı seçkinlerin entelektüel olanlarını bilir tanırdı.
Merhabalaştığı insanların ilgi alanlarını fark eder, her karşılaşmalarında mutlaka bam tellerine basıp, karşısındakine onu önemsediğini hissettirmenin yolunu bulurdu. Tarık Dursun K. tarafından adam yerine konulduklarını gören gençler, yaptıkları işe daha bir canhıraş sarılırdı. Onca yaşına rağmen dinlemeyi bilen bir insandı. Keskin zekâsını muziplikle örtüştürmeyi sevdiğinden, karşısındakine şaşırtan sorular sorardı.
Espri ve keyif anlayışı sıradan insanlarınkinden çok farklıydı sanıyorum. Onun yanındayken boş bulunup muhabbeti dinlememe şansınız olamazdı. Öyle inceydi ki nükteleri!
Ah o kalın tuğla kitapların büyük ustası esmer delikanlı, seni nasıl unuturuz…
Ne biz, ne de Foça’nın kaldırım taşları, ne de poyrazı, balıkçıları, cümleten tüm ahali nasıl unuturuz seni. Tüm ülke, bizim kuşak bizden sonrakiler de seni unutmayacağız.
Bunca unutmamaktan söz ediş bile belleklerimize unutmanın altını çiziyor!
Hey hayat.
|