ISSN 1308-8483
SUCUK, SOSİS VE KIRMIZI ET SUÇLANDI AMA / Tayfun ÖZKAYA
Tayfun ÖZKAYA    
  Yayın Tarihi: 6.11.2015    


SUCUK, SOSİS VE KIRMIZI ET SUÇLANDI AMA

Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) bağlı olarak çalışan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın (IARC) işlenmiş et (sucuk, sosis vb.) ve kırmızı etin ne ölçüde kansere yol açtığı konusunda yaptığı bir değerlendirme sonuçlandı. WHO 26 Ekim 2015’de yaptığı açıklamada kırmızı et tüketimini kendi ifadesi ile “muhtemelen kanser yapıcı” buldu. WHO kanserojen olabileceği düşünülen maddeleri birden beşe kadar sıralanan beş ana grup şeklinde sınıflandırıyor. On ülkeden 22 uzmanın oluşturduğu bir ekip kırmızı et ile ilgili sınıfı Grup 2A şeklinde belirledi. Grup 2A herhangi bir madde hakkında insanlarla ilgili kısıtlı kanıtın olduğu ve bununla birlikte deney hayvanları (kobay vb.) üzerinde yeterli kanıt bulunduğu durumları belirtmektedir. Kırmızı etin daha çok kalınbağırsak kanserine yol açtığı ileri sürüldü, ancak pankreas ve prostat kanseri için de bu kanserojen ilişki saptandı. Hatırlanacağı gibi bir süre önce aynı kuruluş Türkiye’de de kullanılan ve dünyada ise GDO’lu ürünlerde yaygın kullanılan ot öldürücü olan glyfosatı da (etken maddenin ismi) Grub 2A’ya koymuş idi.

Sosis, sucuk, salam gibi et ürünleri ise “muhtemelen” ifadesi olmaksızın özellikle kalın bağırsak için kanserojen bulunmuştur. Et ürünleri için sınıflandırma grup 1 olarak belirlenmiştir. Bu grup insanlarla ilgili olarak yeterli kanıt olduğunda veya hayvanlarda yeterli kanıtın yanında ilgili maddeye maruz kalan insanlarla ilgili kanser gelişiminin görüldüğü yeterli kanıt bulunuyorsa belirtilmektedir. Grup 1, Grup 2A’dan daha kuvvetli olarak kanser yapıcı olduğunu belirtmektedir. Grup 2A’da “muhtemelen kanserojen” sözcüğü kesinlikle hafife alınmamalıdır. İnsanlar üzerinde deney yapmanın imkânsızlığı dikkate alınarak gereken önem verilmelidir. Türkiye’de et ve ürünleri ile ilgili bir meslek kuruluşu bu sonucu kısmen hafife almış, ABD’deki araştırmalar üzerinde değerlendirmenin yapıldığı ve ABD’de et tüketiminin çok fazla olması nedeniyle bu açıklamanın Türkiye için çok önemli olmadığını ifade etmiştir. Bu doğru değildir. Kanser Ajansı’ndaki on ülkeden 22 uzman, 800’den fazla araştırmayı değerlendirmiştir. Uzmanlar günde tüketilen her 50 gram işlenmiş etin kalın bağırsak kanserini % 18 arttırdığını ileri sürmektedir. Kırmızı ette ise günde tüketilen her 100 gram kalınbağırsak riskini %17 arttırmaktadır. Az miktarda yapılan tüketimlerde bu risk küçük olabilmektedir. Ancak tüketim tırmandıkça risk de artmaktadır. Ajansın direktörü Dr. Wild kırmızı etin besin değeri de olduğunu bu açıklamaların kırmızı etin tamamen yenilmemesi şeklinde anlaşılmaması gerektiğini de belirtmiştir.

Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı bu çalışmalar değerli fakat çok eksiktir. Örneğin etin üretim yöntemi, ayrıca et ürünlerine katılan nitritler veya et işleme yöntemleri ile ilgili değerlendirmeler yapılmamıştır. Sonuçlar çok kabadır. “Başka Bir Hayvancılık Mümkün” çalıştay ve kitabımızda (Yeni İnsan Yayınevi) belirttiğimiz gibi meralarda beslenen özgür gezen hayvanların eti ile yoğun yemlerle beslenen hapis hayvanların etleri arasında büyük farklar vardır. Ayrıca sucuk vb. üretiminde kimi şirketlerce çok zararlı koruyucu kimyasallar kullanılmaktadır. Bütün bunların kanser üzerinde etkileri Dünya sağlık Örgütü’nce değerlendirilememiştir. Açıklama hafife alınmamalı, ancak daha eleştirel ele alınıp tartışılmalıdır.

Yurt Gazetesi 4.11.2015


Tayfun ÖZKAYA



2045










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)