YETTİ GARİ!!!
Erkek deyip geçmemek lazım!
Onların bizim için yaptıklarını bilmemek, görmemek hatta dile getirmemek haksızlık olur. Hele de yapılanları kayda geçirmemek külliyen ayıp olur.
Bu arada unutmadan söyleyeyim. Yazımda, unuttuğum veya atladığım konular varsa şayet, her biri için ayrı ayrı hemcinslerimden şimdiden özür dilerim.
Bakalım erkekler bu güne kadar bizim için neler yapmış?
Yapılanlar bizde ne tür bir davranış değişikliği yaratmış?
Daha annemizin karnında minnak bir fetüs iken, birçoğu tarafından, doğar doğmaz başımıza gelecekler muazzam bir öngörüyle tahmin edilmiştir. Bu nedenle, bir mucizenin gerçekleşip de cinsiyetimizin değişmesi için dualar edip, adaklar adanmıştır. Çoğunluğun erkek çocuk istiyor oluşunun altında da zaten böylesine iyi niyetli bir tutum yatmaktadır. Bu durumda fesatlık yapmaya da gerek yoktur.
Kız bebeklerin kısmetiyle doğuyor olması da yine erkekler sayesindedir. Doğan bebeğin kız olduğu haberi babaya ulaşır ulaşmaz, vakitlice uygun bir yenidoğanın bulunup, beşiklerin biran evvel kertilmesi de bundandır zaten.
Hal böyle olunca, anne içeride sıcak yatağında keyifli keyifli bebeğini doğururken, baba da dışarıda, kan ter içinde kalarak uygun beşiği ve beşiğin içindeki uygun damat adayını bulabilmek için var gücüyle uğraşıp durmuştur.
Zaten kızın aşılarının tamamlanması, az biraz da ele gelmesi fazla uzun sürmeyeceğinden, böylesi bir durumda vakitli davranmak en doğru tutumdur. Sabrın selamete çıktığı nokta işte tam da burasıdır.
Aşılarımız bitti, az biraz da olsa ele avuca da geldik, tamamdır artık.
Beşik kertiğimiz gurbette değilse şayet ya da gurbetteyim ayağı çekmiyorsa, şükürler olsun ki namusumuza zeval gelmeden çocuk çocuğa baş göz ediliriz.
Düşündükleri gibi olmadığında ise, zaman kaybetmeden “b” planı devreye girer. İvedilikle, kendimizden otuz ila kırk yaş büyük olan bir damat adayı bulunur ve müstakbel damada en körpesinden gelin adayı tayin ediliriz.
En münasip olanı da budur aslında. Adam görmüş geçirmiştir, deneyimlidir, acemilik çektirmez. Aksine bize pek çok faydası olur.
Örneğin; daha çocukken kadın oluruz, anne oluruz, avrat oluruz, ırgat oluruz… Daha neler oluruz neler.
Daha çocuk yaşta on parmağımızda on marifet olur. Değil dört çeker, sekiz çekeri bile kıskandıracak ayarda, çok fonksiyonlu ırgatlar oluruz. Bu kadar nitelikli ırgat olmak kaç kişiye nasip olabilir ki?
Eğitim hayatımıza gelince; bu kadar işin gücün arasında, okula git, okuldan gel, ödev yap, üstüne bir de gece gündüz ders çalış. Onca işin arasında bir de bunları yapmamız, hangi erkeğin vicdanını sızlatmaz ki?
Hele bir de meslek sahibi olursak değmeyin gitsin. Emekli olana kadar uğraş dur. Yazık değil mi bize. Zaten ölümlü dünya, ne gerek var bunca zorluğa katlanmaya.
Sırf rahat edelim diye, bize özel listeler hazırladıkları da doğrudur. Yapılacaklar ve yapılmayacaklar listesi hazırlayarak bizi düşünme zahmetinden kurtarıyor olmaları da büyük incelik doğrusu.
Daha neler yaptılar neler? Bu defa, yaptıklarını birinci ağızdan onlara iletelim.
Dövdünüz, sövdünüz. Yetmeyince de öldürdünüz.
Öfkenizi, vücudumuzda bıraktığınız izlerle dindirdiniz.
Sesimizi unutturdunuz, sözümüzü gücendirdiniz.
Bizi her daim, günahlarınıza sebep bildiniz.
Ne vicdanınızdan nasiplendirdiniz bizi ne de şefkatinizden.
Savaşı seçen siz oldunuz, cepheye gidense biz.
Kadın kimliğimizle ayakta kalabilmek için, sayenizde o kadar çok direndik ki, cinsiyetimizi dahi unuttuk.
Sırf işinizi kolaylaştırmak için, hiç üşenmeden kategorize bile ettiniz bizi.
- Sevilesi kadınları; eğlenilesi kadınlar gurubuna,
- Evde sizi beklemeye itiraz etmeyecek kadınları; evlenilesi kadınlar grubuna,
- Her iki gruba da bir türlü dahil edemediğiniz kadınları ise; sövülesi, dövülesi, taciz ve tecavüz edilesi, edilemezse en azından yeltenilesi kadınlar grubuna dahil ettiniz.
Ama, YETTİ GARİ..
Biraz da biz bir şeyler yapalım sizin için. Aksi halde size haksızlık etmiş oluruz. Ama açık konuşmak gerekirse, biz sizin gibi cevval olamayız. Her yaptığınızı da yapmayız.
Mesela;
Namus bekçiliğinizi yapmayız.
Sizi evde öyle boş boş oturtmayız.
Dövmeyiz de sövmeyiz de.
Ne taciz edebiliriz ne de tecavüz.
Cinsiyetinizi de unutturmayız.
Sesinizi unutturmadığımız gibi sözünüzü de gücendirmeyiz.
Ne geliş gidiş saatlerinize karışırız ne de kıyafetinize.
Peki, ne mi yaparız?
Sizin yaptıklarınızı asla yapmayacak çocuklar yetiştiririz.
Çocuk yapmak ve kariyer yapmak gibi işleri bir arada yürütebiliriz.
Vicdanımızdan da nasiplendiririz sizi, şefkatimizden de.
Hak ettiğimiz koltuğa oturur, oturduğumuz koltuğun hakkını vermeyi de gayet iyi beceririz.
Saygı gördüğümüz kadar saygı gösterir, sevildiğimiz kadar da severiz.
Ne hak yeriz ne de hakkımızı yediririz.
Şayet savaş kararı verilecekse, o kararı mutlaka sizinle birlikte veririz.
Kapanış öncesinde, bazı hemcinslerim için de söylemek istediklerim var elbet.
Kadın kimliğimiz bu kadar örseleniyorken;
Bütün bu yaşananlara göz yumanlar, yaşananları görmezden gelenler, rahatını bozmayıp keyfini kaçırmayanlar, tecavüze tacize sessiz kalanlar, size yapılmasını istemediğiniz ne varsa başka bir hemcinsine bunları yapabilecek zihniyette erkek evlat yetiştirenler, lütfen az ötede oynayın. Madem bir şeyler yapmıyorsunuz bari yapana mani olmayın.
Erkeklerden artık;
Bunca yaşadıklarımızdan sonra, haksızlık edenlerden değil, haksızlığa dur diyenlerden olmanızı dileriz.
Bu güne kadar bir yerlerde alıkonulan haklarımızı ve hakkıyla yapacağımız her türlü görevi en kısa zamanda devralmak istediğimizi belirtmek isteriz.
Bir an evvel, kendi kendimize, önce hayır sonra da uğur dileyip, daha fazla gecikmeden yolumuza bakmak isteriz.
Sadece hakkımız olanı isteriz, başkaca da bir şey istemeyiz.
|